Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Asu Maro | Gazeteci rahat durmaz ki...

Gazeteci rahat durmaz ki...

04 Ekim 2013 - 12:10
Eskişehir Valisi Güngör Azim Tuna, hoşnut olmadığı bir haberden ötürü Radikal muhabiri İsmail Saymaz’a “Oğlum bi rahat dur, fena olacak” içerikli bir mail yollayabiliyor. Daha neler göreceğiz acaba?“Oğlum İsmail, yine rahat durmuyorsun.” Eskişehir Valisi Güngör Azim Tuna’nın hoşnut olmadığı bir haberden ötürü Radikal muhabiri İsmail Saymaz’a gönderdiği mail bu cümleyle başlıyor. Evet, ne kadar absürd göründüğünün farkındayım, bir vali, bir gazeteciye böyle bir cümle yazabiliyor.

Rahat durmamış da ne yapmış İsmail Saymaz? Valinin Ali İsmail Korkmaz davasının il dışında görülmesi yönünde görüş belirtmesi hakkında haber yapmış. Valinin CNN Türk’te canlı yayında söylediği “Kendi arkadaşlarına bile zarar verip onu polis yaptı süsüne büründürmeye çalışan gruplar oldu” sözünün üstüne gitmiş. Gençleri döven coplu ve gaz maskeli sivil polislerle eli sopalı sivilleri gösteren kamera kayıtlarını yayınlamış. Ali İsmail’in ölümünden önce alınan ifadesine, ona polis tarafından tekme atıldığı anın fotoğrafına, “Devletin polisine yardım ettik” diyen sanık ifadelerine ve en sonunda da dövülme anının kamera kayıtlarına ulaşmış. Görüyorsunuz ya, tam bir “baş belası”. Resmi açıklamalarla yetinmiyor, devamlı görünenin altını kazıyor ve ortaya çıkardıklarını yazıyor. Rahat durmuyor işte, vali haklı.

O zaman o da ne yapıyor? Oturup bu rahat durmayan gazeteciye bir uyarı maili yazıyor: “Failler belirlendi, tutuklandı, yargılanıyor. Bunlardan pek memnun olmadın herhalde. Sana malzeme kalmadı derken, mahkeme bize bir soru soruyor. Biz de savcılık da kamu düzenini düşünerek yüzbinlerce insanın yaşadığı bu şehirde olay çıkmasın diye görüşümüzü yazıyoruz. Bunlar her nasılsa yandaş avukatlarınız tarafından herhalde anında sizlere servis ediliyor. Kuşlar söyledi deme sakın inanmam!”

Bir garip “helalleşme”

Bu da hoş, değil mi, Sayın Vali savcılıkla arasındaki yazışmaya özel mektup muamelesi yapıyor. Nasıl oluyor da bu İsmail Saymaz’ın eline geçti, ona bozuluyor. Buradan da bir kez daha anlıyoruz ki, gazeteci dediğin kendisine resmi makamlarca servis edilen habere itibar etmesi gereken kişidir. Misal “Kamera görüntüleri kayıp” mı dendi, “Tamam, öyle diyorsanız öyledir” deyip oturacak, deşmeyecek. Öyle “özel görüntülere” filan ulaşmaya çalışmayacak. Mahrem şeyler bunlar, burun sokulmaz öyle.

Aksi halde, valinin gözünde “hem savcı, hem hakim, hem avukat” oluyor ve en sonunda da “Bir daha aynı şekilde yorum yaparak bu konuyu işlersen sen adi ve şerefsizsin. Yerin altı da var unutma, eninde sonunda orada görüşeceğiz.” diye “helalleşiyor” Saymaz’la.

İsmail Saymaz çok güzel bir cevap yazmış kendisine. Yerin altını unutmadığını da belirtmiş, “Yerin altında Ali İsmail var” diyerek...

Sanki aşk mektubu

Fakat bu kez neye bozulmuş vali? Aralarındaki “özel” yazışmanın yayınlanmasına... “Ben” diyor, “Kişisel e-postasına gönderdim, sitem amaçlı gönderdim, niye yayınladınız?” Sanki aşk mektubu... Şöyle diyor aynen: “Yansıtılmaya çalışıldığı gibi tehdit unsuru içermeyen ifadelerimin Sayın Saymaz tarafından farklı anlamlar yüklenmeye çalışılarak ve süratle kamuoyuyla paylaşılması oldukça manidardır.”

Manidar derken? Siz bu devletin bir valisi olarak bir gazeteciye “Oğlum bi rahat dur, fena olacak” içerikli bir mail yollayabiliyorsunuz ve bunun aranızda kalmasını mı bekliyorsunuz? Daha neler göreceğiz acaba?