Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Asu Maro | Kılık kıyafetle kafayı bozduk

Kılık kıyafetle kafayı bozduk

24 Ocak 2014 - 12:01 | Isabelle Delobel ve Olivier Schoenfelder, buz pateninin başarılı ikililerinden.
Dün ne çıktı karşımıza? 7 Şubat’ta Rusya Soçi’de başlayacak olan 2014 Kış Olimpiyatları’nın yayın haklarını alan TRT, kadınlar ve çiftler dalında buz pateni yarışmalarını yayınlamama kararı almış
Memleketimizde her gün Zaytung’u aratan yaratıcılıkta gelişmeler oluyor çok şükür. Mizahçıların işi zor, ne diyeyim... Gerçekler komediyi zorluyor.
 
Dün ne çıktı karşımıza? 7 Şubat’ta Rusya Soçi’de başlayacak olan 2014 Kış Olimpiyatları’nın yayın haklarını alan TRT, kadınlar ve çiftler dalında buz pateni yarışmalarını yayınlamama kararı almış. Sebep? Kadın sporcuların kıyafetleri rahatsızlık yaratıyormuş.
 
Yetti artık gerçekten bu kafayı kılık kıyafetle bozma hali. Sunucunun, şarkıcının ve de sporcunun dekoltesinden, bacağından alamıyoruz kafamızı. Sunucular kıyafetleri yüzünden işlerinden olurlar. Programlara katılan sanatçıların dekolteleri kapatılır. Kadınlarımız atletizmde altın madalya alıp Avrupa şampiyonu olur, kafalar kıyafetlerine takılır, “Bir madalya uğruna Türk kızlarını soyuyorsunuz”a varır iş. Belediye başkanları şort giyiyorlar diye voleybol takımlarını kapatmaya kalkar.
 
Şaka mı yapıyorsunuz?
 
TRT sosyal medyada yer yerinden oynadıktan sonra haberleri yalanlayıp meselenin fiyat konusundaki bir anlaşmazlıktan kaynaklandığını, şimdi çözüldüğünü, yarışların tamamını yayınlayacaklarını açıkladı.
 
İnanırsınız, inanmazsınız, fiyatta anlaşamayınca niye kadınlardan feragat ediliyor diye sorarsınız, sormazsınız, size kalmış. Ama sorun şu ki, gündemimizde sürekli bir kadın kıyafeti konusu mevcut. Halbuki bu ülkede kadınlarla ilgili düşünülecek çok başka meseleler var. Millet bacakla şunla bunla uğraşırken takır takır öldürülüyorlar mesela. Biraz oralara harcasak enerjimizi.
 
 
Dinlemem zaman aldı
 
Model’in ilk albümünü çok sevmeme rağmen ‘Levla’nın Hikayesi’ni can kulağıyla dinlemem gecikti. Şahane çıkış şarkısı ‘Ağlamam Zaman Aldı’ o kadar da can acıtıcı ki; tamamını dinlersem depresyona gireceğimden korktum herhalde.
 
Albüm baştan sona bir hikaye anlatıyor, bir ayrılık hikayesi. İlk bölümü ‘Yas Bahçesinde 5 Gün’, yasın inkar, öfke, pazarlık, depresyon ve kabullenme evrelerini anlatıyor. ‘Ağlaması zaman alan’ kahramanımız; sonunda terk eden sevgilinin artık başkasına aşık olduğunu kabulleniyor. Ama o son şarkı, ‘Sen Ona Aşıksın’, kabullenmiş değil, acı çeken birinin vedası aslında ve her ilişkinin nasıl aynı şeyleri baştan yaşamak olduğunu, insanın içine işleyen sözlerle anlatıyor:
 
“Şarkınız falan olacak / Yeni bir diziye başlanacak / Tatiller planlanacak / Fotoğraflar konulacak/ Neyse... / Seni çok seviyormuş ne tatlı / Ona da her şeyim demişsin / Bana ne kaldı?”
 
İkinci bölümün adı ‘Hafifle’.
 
Can Temiz insanın yalnız da mutlu olabileceğini anlatmak istediğini söylüyor. Özellikle Fatma Turgut’un Gonca Vuslateri’yle düet yaptığı ‘Kehanet’, kimi mutluluk vaatleri içeriyor. Gonca da çok güzel söylemiş. Ama son şarkı ‘Sarı Kurdeleler’e geldiğimizde hâlâ elimizde hüzün var. “Mutluluk başka kalplerde sanan küçük kız ölmüş, ruhu büyüyüp kadın olmuş!” Diyor ki: “Kimse yeni yara açamaz artık/Çok canım yandı acımaz artık.”
 
Onca yolun sonunda varılan ‘mutluluk’ noktası bu yani. Şarkılar çok güzel, bir o kadar hazin. Bunca zaman dinlemeyi ertelemekte haksız mıymışım? Pek değil. Ama kaçırılacak bir albüm de hiç değil.