Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Asu Maro | Nedir bu Abulkasem?
08 Mart 2017 - 12:03
Sami Berat Marçalı yeni kurduğu B Planı'nın ilk oyunu, Jonas Hassen Khemiri'nin yazdığı 'İstila'yı metni tıkır tıkır akan, hiçbir ayağı aksamayan, konusunun ağırlığı kadar da komik bir hâle getirmiş
İSTİLA / B PLANI
 
Yazan: Jonas Hassen Khemiri, Çeviri ve Reji: Sami Berat Marçalı, Oynayanlar: Barış Gönenen, Hakan Kurtaş, Efe Tunçer, Seda Türkmen, Dramaturji: Dilek Tora, Sahne Tasarımı: Jesse Gagliardi, Giysi Tasarımı: Hilal Polat, Işık Tasarımı: Alev Topal, Koreografi: Gizem Erdem, İllüstrasyon: Dilan Sarıoğlu, Fotoğraf-Teaser: Çağla Çağlar
 
Çok şey söyleniyor, ‘ötekileştirme’den söz ediliyor, ‘yabancı düşmanlığı’nın alıp yürüdüğünden, Batı’nın ‘kendinden olmayana’ duyduğu korkuyla karışık nefretten...
 
Ve doğal olarak bu konu son dönem üretilen pek çok tiyatro metnine de konu oluyor. Fakat ben hiç bu kadar meseleyi net ortaya koyup lafı dolandırmadan bütün ikiyüzlülüklere ayna tutanını, bunu da “Bak nasıl empati yapıyorum” diye tepeden bakmadan yapanını izlemedim.
 
Şaşırtıcı değil, çünkü yazarı Tunuslu bir baba ve İsveçli bir aneden dünyaya gelen, İsveç’in parlayan yıldızlarından, 1978 doğumlu Jonas Hassen Khemiri.
 
Yani ‘yabancılık’ meselesine her taraftan, hem içeriden, hem dışarıdan bakabilen, bunu da zekice bir kurgu ve parlak mizahla yapan bir yazar.
 
“İstila”, kurucularından olduğu İkinci Kat’tan ayrılan Sami Berat Marçalı’nın yeni topluluğu B Planı’nın ilk oyunu olarak Türkiye prömiyerini yaptı bu sezon.
 
Bütün hikaye, ya da hikayecikler diyeyim, ne anlama geldiğini kimsenin tam olarak bilmediği, ama ‘ağır bir isim’ olduğunda birleştiği ‘Abulkasem’ etrafında dönüyor.
 
 
Lübnan’da yaşayan, mafyatik şeyleri seven bir dayı da olabilir, dünya çapında ün yapmış Müslüman bir tiyatro yönetmeni de... Bir hafta ‘salaş, b.ktan, eğri büğrü’ niyetine kullanılabilir, öteki hafta ‘süper, enfes; deli güzel’. Bazen aşağılama, bazen iltifat. Bir bakıyorsun isim, az sonra sıfat.
Nereye koyacağını bir türlü bilemediğin, aslında anlamını kullanan kişiden alan bir sözcük. O kişi ‘tanımadığı’, ‘yabancı gördüğü’ şeyden korkuyorsa dehşet verici, ona karşı hayranlık duyuyorsa nefes kesici.
 
“İstila”nın en güzel tarafı bu zaten. Irk, din, dille ilgili önyargıları bir bir ortaya dökerken, ‘öteki’ olarak görülene değil, tam tersi, kendi ‘elit’ penceresinden ona bakana çeviriyor aynasını. 
Hikaye aralarında üç tane ‘uzman’ bir açık oturuma katılıp Abulkasem meselesine yorum getirmeye çalışıyorlar ki, evlere şenlik ve ziyadesiyle tanıdık. Kimsenin bir dediğinin bir dediğine uyması gerekmiyor, zırvalamak serbest.
 
Sami Berat Marçalı bu parça parça başlayıp bütün detayların sonunda bütünü oluşturduğu metni tıkır tıkır akan, hiçbir ayağı aksamayan, konusunun ağırlığı kadar da komik bir oyuna dönüştürmüş. Çevirinin de katkısı büyük buna, aralarda 'herıld yani'ler, 'ikoncan'lar, 'Gıybet' şarkıları uçuşuyor ve bunlar metne çok yakışıyor.
 
Oyuncuların dördü de çok iyi. Barış Gönenen, Hakan Kurtaş, Efe Tunçer, Seda Türkmen sürekli değişen karakterleri canlandırıyorlar. Arada hafıza akışlarıyla anlatılan hikaye canlanıyor sahnede ve biraz önce anlatıcı olan oyuncu bu sefer gözümüzün önünde hikayenin kahramanına dönüşüyor. Hem de hiç kafa karışıklığına meydan bırakmadan. Özellikle Efe Tunçer’in İranlı Abulkasem olarak hikayesini anlattığı, Seda Türkmen’in de İsveçli çevirmen olarak onun dediklerini Batılı gözüyle ters yüz edip bir sanatçıdan azılı bir bombacı çıkardığı sahne müthiş.
 
Peki sonuç olarak; kimdir bu Abulkasem? Lübnan’da doğduğuna dair kesin veriler var, yok yok, Filistin’de, kesinlikle Libya’da. Ne fark eder, Kaf dağının ardında adını sanını duymadığımız bir ülkenin ücra bir köyünde işte.
 
Tamamen normal bir mülteci kampında, tamamen normal bir çocukluk geçirmiş, ileride azılı bir terörist olacağına dair ‘yobazlık emareleri’ yok.
 
Yazılarında ABD’nin yabancı basınına övgüler düzerken Amerikan karşıtı gösterilere katılan, oturma izni politikası konusunda İsrail’e teşekkür ederken Yahudi karşıtı sloganlar atan bir adam. Batı için potansiyel tehlike, Arap dünyası için bir hain. Herkese muhalif.
 
İşte öyle bir şey... Saçma mı buldunuz? Çok Abulkasem’siniz doğrusu.
 
'İstila' 8/9 Mart’ta Kumbaracı50’de, 14 Mart’ta Taşra Kabare’de.
 
 
Kadınlar Aladağ’lı kızları anıyor
 
Bugün 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ya, Tiyatro D22, Adana’nın Aladağ ilçesindeki öğrenci yurdunda çıkan yangında kaybettiğimiz on bir kız çocuğunu on bir kadın yazarın kaleminden metinlerle anıyor. Aylin Alıveren ve Berkay Ateş’in proje tasarımını gerçekleştirdiği “Aladağ” okuma tiyatrosunda metinleri okuyacak oyuncular Tilbe Saran, Tülin Özen, Funda Eryiğit, Meltem Cumbul, Nergis Öztürk, Sevinç Erbulak, Füsun Erbulak, Ecem Uzun, Esra Şengünalp, İpek Büyükakın, Özlem Öçalmaz, Pınar Yıldırım. Saat 20:30'da Ses Tiyatrosu’nda yapılacak geceye katılanlar, 10 TL karşılığı alacakları biletle Yazarlar Ormanı’na bir fidan bağışlamış olacak. (Rezervasyon: 0531 332 85 68)