Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Asu Maro | Riya bütün çektiğimiz

Riya bütün çektiğimiz

25 Ekim 2017 - 11:10 | Tuğrul Tülek (Brick) ve Sezin Akbaşoğulları (Maggie), Mam'art'ın "Kızgın Damdaki Kedi"sinde.
Mam'art Tiyatro, sezonu çağdaş ve çarpıcı bir "Kızgın Damdaki Kedi" yorumuyla açtı. Tennessee Williams'ın eserini Serkan Salihoğlu, Feri Baycu Güler ve Tuğrul Tülek Türkçeleştirdi
"Kızgın Damdaki Kedi" / Yazar: Tennessee Williams Çeviri: Serkan Salihoğlu - Feri Baycu Güler - Tuğrul Tülek Yönetmen: Serkan Salihoğlu Oyuncular: Sezin Akbaşoğulları, Tuğrul Tülek, Ayten Uncuoğlu, Ünal Silver, Bennur Duyucu, Ömür Kayakırılmaz Sahne tasarımı: Serkan Salihoğlu - Feri Baycu Güler Işık: Serkan Salihoğlu Kostüm: Feri Baycu Güler - Sanem Türkkan Yönetmen yardımcıları: Dilek Köse, Orçun Soytürk.
 
Günü gelince ortaya dökülen aile sırları, sanatın favori konularından biri. Son derece sevgi dolu, nazik ve neşeli bir aile, birbirini bir süredir görmemiş kardeşler, özlem dolu bir kavuşma, muhtemelen bir kutlama. Birinin usulca halının altındaki birikintiden görünen ipliğin ucunu tutup çekmesi, aralarında kan -ya da evlilik- bağı olduğu için birbirlerinin en yakını olduğu varsayılan insanlar topluluğunu asıl bir arada tutanın yalanlar olduğunun anlaşılması... Ve perde.
 
Tennessee Williams’ın Pulitzer ve Tiyatro Eleştirmenleri Birliği oyunu ‘Kızgın Damdaki Kedi’, biraz da yazarı tarafından reddedilen 1958 yapımı Paul Newman - Elizabeth Taylor’lı filmi sayesinde, bu türün ‘ata’larından biri.
 
 
Yaş günü partisi
 
Ortada Güneyli bir Amerikan ailesi var. İki erkek kardeş; eski spor yıldızı, yeni alkolik Brick ve onun açgözlü ve silik abisi Gooper. Anneleri, babaları, karıları ve Gooper’ın beş ‘boyunsuz’ çocuğu.
 
Aile, kanserle mücadele eden büyükbabanın 65. yaş günü partisi nedeniyle toplanmış durumda. Biz olayları Brick ile uzun bir süredir arasında fiziksel ya da duygusal herhangi bir yakınlık olmadığı anlaşılan karısı ‘kedi Maggie’nin soğuk rüzgarlar esen yatak odasından izliyoruz. Maggie azimli bir şekilde kocasını yeniden baştan çıkarıp çocuk yaparak bu evliliği yürütmeye, kendi deyişiyle “Kızgın damdaki bir kedi olarak damın üzerinde dayanabildiği kadar durmaya” çalışırken Brick’in tek derdi “Kafasındaki tık sesini” duyacak kadar içip şalteri indirmek. Ne içerideki hengame umurunda, ne abisiyle yengesinin gözünü döndüren miras, ne annesinin sızlanmaları, ne karısının ısrarları. Varsa yoksa, yalanların, sahtekârlıkların, riyakârlıkların ruhunda yarattığı tiksintiyi alkolle boğmak.
 
İnsanlar aile kurmaya, o aileleri birbirlerine söyledikleri yalanlarla ayakta tutmaya devam ettikçe güncel kalacak “Kızgın Damdaki Kedi”, perdesini açtığından beri özenli seçimleriyle dikkat çeken Mam’art’ın yeni sezon oyunu olarak seyirciyle buluştu. Topluluğun ilk iki oyununu yöneten Tuğrul Tülek, bu kez son derece isabetli bir tercihle Brick olarak sahnede, rejide ise Dot’taki ‘İki Kişilik Yaz’ı da sahneleyen Serkan Salihoğlu’nun imzası var.
 
Her adıma sadık
 
Üç perdelik, iki buçuk saatlik oyunu, bir buçuk saate indirip tek perdede bitirmiş Salihoğlu. Tiyatro dergisindeki söyleşisinde “Hikâyenin her adımına sadık kalarak” yaptıklarını söylüyor bunu. Hizmetçiler, doktor ya da rahip gibi yan karakterler ayıklanarak altı kişilik çekirdek aileye odaklanan oyunun bu yönüyle hikâyenin özünü daha da ortaya çıkardığını söyleyebiliriz. Başarılı bir çağdaş yorum, Salihoğlu’nunki.
 
 
Minimal dekor
 
Ayrıca bir yönüyle daha aslına sadık; zamanında Hollywood’un Hays yasalarına takılarak bir hayli üstü örtülü hale getirilen Brick ile Skipper arasındaki erkek arkadaşlığından öte ilişki, burada metnin izin verdiği açıklıkta yer alıyor. Richard Brooks’un yönettiği filmden bu nedenle nefret eden Tennessee Williams, Mam’art yorumundan hoşlanırdı bence.
 
Son derece minimal bir dekorla sahnelenen ‘Kızgın Damdaki Kedi’de her şeyden önce iyi oyunculuklar izliyoruz. Başta da söylediğim gibi Tuğrul Tülek şahane bir seçim. Brick insanı -tabii en çok Maggie’yi- çileden çıkaran kayıtsızlığını bütün vücudunda taşıyarak karşımızda. İçini nasıl bir acının yakıp yaşama sevincini öldürdüğünü tek kelime etmese de hissediyorsunuz. Sezin Akbaşoğulları bir kedinin kıvraklığını ve çekiciliğini taşıyan, kafasında kurduğu plana doğru yılmadan ilerleyip o kızgın damdan düşmemek için cambaz ustalığıyla direnen çok tatlı bir Maggie yaratmış. “Hamileyim” dediği sahnede "Cesur ve Güzel" izleyicilerinin kahkaha koparması boşuna değil, Maggie’ye sanki biraz Cahide karakterinden antrenmanlı gibi.
 
Anne (Ayten Uncuoğlu, soldan ikinci) hiçbir şey olmamış gibi doğumgünü partisini devam ettirirken bir noktada dayanamıyor.
 
Mutlu son mu?
 
Oyunun en etkileyici sahnesi, o evde birbirine yalan söylememiş, çünkü neredeyse hiç oturup konuşmamış iki kişi olan baba - oğulun hesaplaşması. Oğluna “Ben sahtekârlıkla geçirdim hayatımı. Sen neden geçirmeyesin?” değerli öğüdünü veren babanın alaycılıkla çaresizlik arasında gidip gelen ruh halini Ünal Silver’den izlemek büyük keyif. Aile bireylerinden aldığı bütün darbeleri göğsünde yumuşatarak neşeli doğum günü partisi oyununu oynamakta direnen annede Ayten Uncuoğlu’nu da öyle. Gooper’da Ömür Kayakırılmaz, gözünü para bürümüş karısı Mae’de Bennur Duyucu ile tamamlanıyor çekirdek aile.
 
‘Kızgın Damdaki Kedi’, nasıl geçtiği anlaşılmayan bir buçuk saatin sonunda alttan tarumar olsa da gülen yüzler, ortaya dökülüp saçılanların süpürülüp halı altında toplandığı, açığa çıkan yalanların yenileriyle örtülerek kutsal aile birliğinin yeniden tesis edildiği bir finale varıyor. Mutlu son mu? Nereden baktığınıza bağlı.