Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Ebru Demetgül | Bize bir dünya yetmez.
10 Aralık 2012 - 11:12 | Çocuklarıyla tek görüşme alanı "Everquest" adlı MMORPG olan bir babanın hikayesinden yola çıkan Robbie Cooper, "AlterEgo" serisini oluşturdu.
Avatar’la sınırlı kalan simülasyon maceram, sanal dünyalar içinde saatlerini geçiren insanları anlamama biraz olsun yardımcı olmuştur. Bir bildikleri, bir aradıkları varmışAvatar filmi ilk vizyona girdiğinde heyecana kapılmıştım, birçok anlamda bir ilk gerçekleşiyordu. Bambaşka bir dünya, 3 boyut deneyimi ve gözlükler. Huşu içinde geçen iki saatin sonunda Pandora’nın yeşiline, toprağına, ağacına aşık olmuş, orada gördüğüm bütün hayvan türlerini evde beslemek ister hale gelmiştim. Keşke diyordum bizim de böyle bir dünyamız olsa, üzerine bastıkça pembe ışıklar yanan ağaç dallarımız, içinde turkuaz ışıkların döndüğü ırmaklarımız mesela… Bu Disneyland’den çıkmış 7 yaşındaki çocuk halim bir iki gün sonra sönüverdi. İyi ki de söndü, kendime geldim. Klasik hikaye bir kez daha çekilmişti o kadar. Peki içimde canlanan Pagan’ın durumuna ne denebilirdi? Bir simülasyona aldanmıştım. Yanıbaşımda duran ağacın, çimenin, denizin, yosunun değerini bilmez haldeydim. Varolanın içi boşalmıştı çünkü. Kıymetini bilmem zordu. Pandora dünyası daha imkanlı geliyordu gözüme. Avatar’la sınırlı kalan simülasyon maceram, sanal dünyalar içinde saatlerini geçiren insanları anlamama biraz olsun yardımcı olmuştur. Bir bildikleri, bir aradıkları varmış.

Cooper üç yıl boyunca birçok ülke gezerek sanal dünya oyuncularını ve avatarlarını karşılaştırmış.


Robbie Cooper’ın “Alter Ego” isimli serisi bu konuya kafa patlatmanın sonucu ortaya çıkmış. Cooper, 1969 İngiltere doğumlu bir fotoğraf, video ve 3D sanatçısı. Çalışmaları çoğunlukla sanal deneyimler üzerine. Sanatçının Alter Ego serisine başlama hikayesi oldukça ilginç. 2003 yılında, fotoğraflarını çektiği bir şirket CEO’su çocuklarıyla “EverQuest” isimli bir sanal dünya oyunu oynadıklarından bahsediyor Cooper’a. Kendisi karısından yeni boşanmış ve çocuklarını görme hakkını kaybetmiş davada. Çocuklarıyla buluşabildiği tek yer “EverQuest”. Oyun içinde kendilerine avatar’lar yaratmışlar ve her akşam orada buluşuyorlar. Çocuklar o gün yaptıklarından, derslerinden, annelerinden bahsediyorlar babalarına. Baba ve çocuklar arasındaki duygusal ilişkinin, fantastik bir bilgisayar oyunu dünyası içinde yaşanıyor olması ve bütün diyaloğun “text”lerden ibaret olması düşündürüyor Cooper’ı. 3 yıl boyunca başta Kore, Çin, Fransa ve Almanya olmak üzere birçok ülke geziyor, sanal dünya oyuncularını ve yarattıkları avatar’ları karşılaştırıyor. Bu seriyi, “gerçek hayatta aradığını bulamamışların ikinci şansı yakaladığı dünyalar” gibi bir alt başlıkla sınırlamamak gerek. Bu seri aynı zamanda gerçek olan dünyamızı, gerçek olan ilişkilerimizi getirdiğimiz halin berbatlığından veya bazen sadece kaderimizden nasıl koşarak kaçtığımızı belgeliyor. Bu dijital dünyanın bize ikinci bir şans veriyor olması, umut vermesi, kendi imkansızlığımızı nasıl inşaa etmiş olduğumuzu gösteriyor. Şimdilik kaçış planımız bu.

Lucas Shaw, 26 yaşında, öğrenci, haftada 55 saat EverQuest oynuyor. Oyundaki adı “Gaenank”. Bir savaşçıyı oynuyor, canavarlarla çarpışıyor. Seviyesi oldukça yüksek, daha da yükseğe çıkmak için çok uğraşmış, uğraşırken okulunu, arkadaşlarını hatta sağlığını kaybetme noktasına gelmiş. Oyunun sınırsız olduğunu, bitirmenin imkansız olduğunu, ne yaparsa yapsın asla bu oyun hakkındaki her şeyi öğrenemeyeceğini ve bunu sevdiğini söylüyor. Oyundan tek istediği şey, en üst seviyede yer alan oyuncuların arasında olmak ve onların saygılarını kazanmak.

Jason Rowe, 37 yaşında, haftada 80 saat Star Wars Galaxies oynuyor. Karakterinin adı “Rurouni Kenshin”. Yarattığı karakterle kendisi arasındaki fark gayet açık. Jason, birçok fiziksel engelle sürdürüyor hayatını. Oyunda, her açıdan donanımlı karakteriyle, güçlü bedeni ve duruşuyla savaşıyor, araç kullanıyor, hatta arkadaşlarıyla barda içki bile içebiliyor. Bu oyunun Jason’ın hayatı olması oldukça anlaşılır. Hiçbir engelinin olmadığı bu dünyada arkadaşlar edinebiliyor, fiziğin önemi kalmıyor. Bu dünyada şanssız doğmak diye bir şey yok.

Kim Nyvang, 37 yaşında, Danimarka’da yaşıyor, kasaplık yapıyor. Haftada 27 saat EverQuest oynuyor. Karakterinin adı “Ligar”. Ligar, Kim’in aksine boylu poslu, yapılı, gür saçlı, kemikli ve sert yüz hatlarına sahip bir “savaşçı şaman”. Kim, bu oyun sayesinde birçok arkadaş edindiğini hatta “Tropical Storm” rumuzlu bir bayan oyuncuyla oldukça yakın arkadaş olduklarını ve bu arkadaşlığın onun için çok şey ifade ettiğini söylüyor. Gerçek hayatta hiç görüşmedikleri halde, zaman geçtikçe “Tropical Storm”la aralarındaki ilişki ilerlemiş ve sonunda “Ligar” kendisine evlenme teklifinde bulunmuş. Kim evli bir adam olduğu için karısından da izin almış. Karısı da bu sanal evliliğe onay vermiş. Kim’in arkadaş çevresi bu sanal evliliği anlamıyor, o da anlamalarını beklemiyor zaten.

Harisu 35 yaşında, Kore’de yaşıyor, ülkesinin ilk transseksüel ünlüsü. Önce küçük reklamlarda görünerek başlamış kariyerine, sonrasında tiyatro, müzikal ve albüm çalışmalarıyla ismini duyurmuş. Şuanda dördüncü albümüne hazırlanan Harisu haftada 13 saat Lineage oynuyor. Bu oyunda birçok avatarı var. Kadın, erkek, transseksüel, savaşçı, büyücü, peri vs şeklinde çeşitlenen karakterlerini partner olarak görüyor. Kendisiyle eşleştirmiyor. Bu yönüyle diğer oyunculardan ayrılıyor aslında. Ve gariptir ki diğerlerinin aksine sanal dünyanın değer yargılarının gerçek dünyadan aşağı kalır yanı olmadığını düşünüyor. Oyun esnasında transseksüel olduğunu açıkladığında diğer oyunculardan aldığı tepkinin ve dışlanmanın ona hiç yabancı gelmediğini söylüyor. Belki de bu yüzden Harisu, “öteki” dünyada eşleşemedi kendisiyle bir türlü.

Kendini kendiyle çarpa çarpa çoğalan dünyanın nereye doğru genişlediğine bakabileceğimiz daha birçok hikaye mevcut bu seride: http://www.robbiecooper.org/small.html