Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Ebru Demetgül | Gerilla usulü fotoğraf
17 Aralık 2012 - 10:12
Sokakta sakin sakin dolaşırken bir mağazaya girip yakalanma korkusuyla bir sürü fotoğraf çektikten sonra aynı sakinlikte sokakta dolaşmaya devam etmek, Elle’e hayat içinde başka bir hayat olasılığı yaşatıyorÖncelikle “Gerilla Fotoğrafçısı” hiç de fena bir sıfat değil, profesyonellik ve bütçe de gerektirmiyor. Ama bu sıfata sahip olabilmek için bazı şartları yerine getirmek gerek. Fotoğraf çekerken birilerine yakalanma, tutuklanma, kapkaça uğrama, dayak yeme, tartaklanma gibi tehlikeler altında olmak lazım örneğin.

Rus model Elle Muliarchyk, "gerilla moda fotoğrafçılığı ve modelliği" yapıyor.


Yapanlar nasıl yapmış diye anlamaya çalışırken sıradışı bir kadınla tanıştım. The New York Times tarafından “guerilla model” hatta “dünyanın ilk gerilla fotoğrafçısı ve modeli” olarak tanımlanan 21 yaşındaki Rus model Elle Muliarchyk.

Tam olarak ne yaptığını anlamak adına görüntüler ararken Fashion TV tarafından yayımlanmış, bir çekime rastladım. Elle kıyafetlerini giyiyor, çantasını alıyor ve gecenin bir körü kendini sokağa atıyor. Adrenaline karşı giderek artan bir istekle çalıştığını söylüyor. Gece 2:30’da Central Park’a varıyorlar. Elle, loş ışıkla aydınlatılmış bir köprü altının karşısına tripodunu kuruyor ve tepesine amatör fotoğraf makinesini oturtuyor. Ardından self-timer’ı ayarlayıp, koşa koşa köprünün altındaki yerini alıyor ve pozunu veriyor. Şehrin ıssız yerlerinde kendi kendini fotoğraflayan bu kız birçok kez saldırıya uğramış, montunu, ayakkabılarını, cüzdanını, telefonunu kaptırmış. Ve oldukça mutlu.



Başlangıçta mekan olarak mağazaların soyunma kabinlerini tercih etmiş. Bir kıyafet deneyecekmiş gibi kabine girip, tripodunu kuruyor ve sanki stüdyodaymış gibi güzel bir arka plan ve kadraj oluşturup poz veriyor. Prada, Cavalli, Gucci, Balenciaga gibi mağazaların çalışanları perdeyi açar açmaz yerde 10.000 dolarlık kıyafetlerle yatıp flaş patlatan bu kadınla birkaç kez karşılaşmışlar. Bir keresinde, Londra’daki bir Gucci mağazasında, kıyafet çalıyor şüphesiyle tutuklanmış bile. Sokakta sakin sakin dolaşırken bir mağazaya girip yakalanma korkusuyla bir sürü fotoğraf çektikten sonra aynı sakinlikte sokakta dolaşmaya devam etmek, Elle’e hayat içinde başka bir hayat olasılığı yaşatıyor. Ödeyemeyeceği kadar pahalı kıyafetlere bakıp iç geçiren, başka bir hayatı yaşamak isteyen biri gibi, güzel bir yemekten bir kaşık alıyor ve oradan uzaklaşıyor.

Muliarchyk daha önce bir Gucci mağazasında hırsızlık şüphesiyle tutuklanmış.


Bu fotoğrafları çevresiyle paylaşmış ve İngiliz tasarımcı Bella Freud’un dikkatini çekmiş. Ortak çalışmaları için ilk çekim Londra’da yapılıyor. Elle özellikle çeteleriyle ünlü bir bölgeyi seçiyor neredeyse ve girdiği bu risk sonucunda yine saldırıya uğrayarak her şeyini kaptırıyor. Sıra fotoğraf makinesine geldiğinde ise bütün gücüyle mücadele ederek bir şekilde makineyi kaptırmamayı başarıyor. Kendini eve atıp makineyi bilgisayara bağladığında bir video dosyasıyla karşılaşıyor. Uğradığı saldırı sırasında makinenin video kısmı açılmış ve bir kaç saniyeyi kaydetmiş. Video tahmin edileceği üzere karanlık görüntüler ve çığlıklardan oluşuyor. Bunları anlatırken bile Elle, “bir daha olsa yine yaparım, kesinlikle buna değdiğini düşünüyorum” diyor.

Sırf adrenalin ve macera tutkusuyla yapılıyor gibi görünen bir şeyin içinden ne çıkabilir diye baktığımda şu ana kadar gördüğüm en özgün moda fotoğraflarına bakıyor olduğumu düşündüm. Şehri bu kadar iyi kullanması ve kendi kendini çekmesine rağmen son derece güzel sahneler yaratmış olması çok etkileyici. Hatta buna annesi bile şaşırıyor. Çoğu anne baba gibi, çocuğunun yetenekli olduğuna dair en ufak bir bilgisi yok tabii ki.

Elle Muliarchyk'in kendi kendini çekmesine rağmen yaratabildiği sahneler çok etkileyici.


Bella Freud, Elle’in tarzını şu şekilde tanımlıyor: “Hüzünlü ve çocuksu. Tıpkı Alman ve Rus masallarındaki çocuklar gibi. Bir şekilde kadersiz ve çocukluğunu yaşamaya çalışıyor.”

“Belarus’ta büyüdüğüm dönemde, bir çok genç ve yalnız kızın intihara kalkıştığını ve çoğu zaman da başarılı olduğunu duyardık. Kızların hepsi yüksek binaların, özellikle 9. katından atlamayı seçiyorlardı. Anneler bu duruma bir çare bulmak adına küçük kızlarını yükseklik korkusu içerisinde yetiştirmeye başlamışlardı. Ne zaman yüksek bir yere yaklaşsam, annem beni bir köşede saatlerce ayakta tutarak cezalandırırdı.” Elle’in bu cümleleri gerilla taktiklerini ve zorladığı sınırları açıklıyor belki de.