Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Filiz Aygündüz | “2018 partilerle geçsin”
02 Ocak 2018 - 04:01
Milliyet Gazetesi Hafta Sonu Ekleri olarak yeni yılı çocuklarla birlikte kutladık. Etfal Hastanesi Onkoloji servisinde yatan dünyalar güzeli çocuklarla yeni yıla gülümseyerek girelim istedik. Başlıktaki sözler dokuz yaşındaki Ela Nur’un: “2017 benim için biraz kötü geçti. 2018’in partilerle geçmesini istiyorum”

Uzun, beyaz, tertemiz bir hastane koridoru. Sağlı sollu odalarda, yaşları bir ile on bir arasında değişen çocuklar yatıyor. Saçsız başlarında annelerinin elleri… Güleryüzlü doktorlar, hemşireler, bir odadan çıkıp diğerine giriyor. Hava veriliyor kimilerine, kimilerine serum takılıyor, ilaçlar, iğneler… Pijamalarının içinde incecik bedenleri… Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Onkolojisi Bölümü burası… Hava ağır doğru. Çocuk cıvıltısı yok. Buna halleri de yok… Ne hissediyorum? Acı çekiyorum evet. Ama acımak… Hayır. “Hayatta ne dertler var” deyip teselli bulmak, bunun yazısını yazmak gibi bir niyetim yok. Ben kimim ki? Hayat hediye edilmiş, vakti geldiğinde ölümle sınanacak bir fani. İki ay sonra bir hastanenin onkoloji servisi hastalarından biri olmaya adayım. Hepimiz gibi. Orada bulunma sebebim, Milliyet Gazetesi Haftasonu Ekleri olarak yeni yılı çocuklarla birlikte kutlamak. Gülmeye, eğlenmeye, moral bulmaya, sağlıklı yaşıtlarından biraz daha fazla ihtiyacı olan çocuklarla kutlamak. Gülmek endorfin salgılatır, bağışıklık sistemini güçlendirir ya… Yeni yıla gülümseyerek girsinler istiyoruz. Birlikte gülümseyerek girelim…

 
Mahçup mahçup gülümsüyor
 
Koridorda haftasonu eklerindeki çalışma arkadaşlarım yeni yıl ağacı kurarken odaları dolaşıyorum. İlk ziyaret ettiğim odada Abdurrahman yatıyor. Ona kendimi tanıtıyorum. Az sonra bir yeni yıl partisi yapacağımızı söylüyorum. Gözleri ışıl ışıl: “Palyaço da olacak mı?” Olmaz mı? Yedi yaşında Abdurrahman. Kanser böbreğinde başlamış, karaciğerine sıçramış. Gördüğü tedaviyle toparlanmış ama sonra da kan kanseri… Annesi Fatma Yavuz anlatıyor bunu. Son üç yılı bu uzun koridorda geçen güçlü mü güçlü bir kadın. İyi haber; kardeşinin iliği tutmuş. Arada dışarıdan ziyaretçiler gelip, çocukları eğlendiriyormuş. “Önemli olan gönül almak” diyor Fatma Hanım. 
 
Abdurrahman’a göz kırpıyorum: “Çok yakışıklısın yalnız”. Mahçup mahçup gülümsüyor. Anlatmaya başlıyor sonra. “Şimdi okula gidemiyorum ama hâlâ bir şansım var. İyileşiyorum. Büyüyünce de doktor olacağım”. Yeni yıldan ne bekliyorsun Abdurrahman? “Dualarınızı bekliyorum” diyor: “Siz bizim için dua edin biz de sizin için. Yeni yıl hepimize sağlık getirsin”. Tam yanından çıkacakken çağırıyor beni: “Buradaki doktorları, hemşire ablaları çok seviyorum. Çok iyiler biliyor musun?”
 
 
 
 
Girdiğim diğer odada yatan Ela Nur, dokuzunda. “2017 benim için biraz kötü geçti. 2018’in partilerle geçmesini istiyorum,” diyor. “E hadi o zaman” diyorum, “İlki başlasın”. Azime Hemşire çocukları ve annelerini koridora alıyor. Ağacımız tamam. Masanın üstünde rengarenk süsler. İstedikleri renkte topları seçip ağacın dallarına takmaya başlıyorlar. Başlarında parti şapkaları…  Gözlerinde pırıltılı maskeler. “Ben kırmızı toplardan istiyorum” diyor biri, ötekisi lameli doreli süslere yöneliyor. Annelerle birlikte balonları şişiriyoruz.  Servisin lideri 2.5 yaşındaki Miraç. Yanında boyunun üç katı büyüklükte tekerlekli bir serum aparatı, ağacın etrafında dört dönüyor. Elinden topu düştüğünde çığlığı basıyor. Hemen yenisini veriyoruz, ağırbaşlı bir edayla alıp ağaca takıveriyor. Arada yorulanlar, “belim ağrıyor” diyenler oluyor. Ama asla vazgeçmiyorlar. 
 
 
 
Ve Noel Baba geliyor...
 
Koridordaki minik sandalyelerden birini ağacın yanına çekip, oturarak süslemeye devam ediyorlar. Az sonra, korsan abimiz ve palyaçomuz da gelince, ortalık iyice şenleniyor. Küçük kıkırdamalar. Şaşkın bakışlar… Veee Noel Baba giriyor içeri, kırmızı çuvalı sırtında… Çocuklarla sohbet ediyor. Robin Williams’ın canlandırdığı Dr. Patch Adams gibi, onlara türlü şakalar, komiklikler yapıyor. Hep birlikte “ho ho ho” diye bağırıyorlar Noel Baba çanını çalarken. Sakalını çekiştiriyor, ona dokunuyorlar, gözlerini üstünden ayırmıyorlar. Balonlar, renkler, süsler arasında o anın tadını çıkarıyorlar güçleri yettiğince. Cahit Sıtkı Tarancı’nın şiirindeki gibi “Hiç bitmesin horoz şekerim” telaşındalar. Noel Baba ağacın önüne oturup çuvalını açıyor. Paketlerin üzerinde yazılı isimleri yanına çağırıp, hediyelerini veriyor. İsimlerini beklerken gözlerindeki heyecanı, paketleri açarken yüzlerine yayılan gülümsemeyi özetle mutluluklarını anlatacak kadar kuvvetli bir kalem var mı emin değilim. Sadece onlar da değil, anneleri, bizim ekip, ben, hemşireler, doktorlar hepimize bulaşıyor mutlulukları. Onları bilmem ama ömrümün en güzel yeni yıl partisindeyim.  Aynı çatı altında yaşamasak da aile gibiyiz. Yeni yılı birlikte karşılayan aileler gibi sevinçliyiz. 
 
Yılbaşında o sevinci sizinle paylaşmanın haberiydi bu. Mutluluğun öyle çok uzaklarda filan değil, bir hastanenin çocuk kliniğinde de bulunabileceğinin. Karşılıklı mutluluğun… 
 
 
 
“Herkese mutluluklur diliyorum” 
 
Elif, su gibi… Altı yaşında. Neşeli mi neşeli bir kız çocuğu. Lösemi hastası olduğunu söyleyen annesini düzeltiyor: “Lösemi AML”. “Yeni yılda herkese mutluluklar diliyorum, sağlığıma kavuşmak istiyorum” diyor sonra. Annesi de onun kadar güleç. Şefkat bir anneye bu kadar mı çok yakışır? Sıkıca sarılıyor kızına. “Önce çocuklarımızın sağlığı… Daha ötesi yok…” sözleriyle koklayarak öpüyor Elif’i.
 
 
“Evde oynamayı çok özledim”
 
Burak, on ikisine girecek yeni yılda. Küçük bir adam. “Yeni yılda kurtulacağım bu hastalıktan. Evde oyun oynamayı çok özledim. Ama az kaldı…” Onun bu kararlılığına hiçbir hastalık galebe çalamaz. Annesi Nazire Çamcı da destekliyor oğlunu. Ana oğul bana bakıp “Hayatta hiçbir şey sağlıktan önemli değil. Hiçbir şeye üzülmeye değmez” diyorlar. Onlar bana umut veriyorlar, en usta işi olanından hem de.