Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Filiz Aygündüz | Bir resim sergisi insanı ferahlatır mı?

Bir resim sergisi insanı ferahlatır mı?

29 Aralık 2013 - 07:12
Bana son dönemlerde en iyi gelen şeylerden biri Nişantaşı’ndaki Linart Gallery’de gezdiğim Pınar Du Pre’nin 'Snapshot' adlı sergisi oldu. Serginin ana fikri evrenin büyüklüğünden hareket ediyor
 
Son iki haftadır oldukça kaotik bir dönemden geçiyor Türkiye. An be an yaşanan gelişmeler baş döndürüyor. Gazetelerden, haber sitelerinden ve sosyal medyadan servis edilen dudak uçuklatıcı haberlerin ardı arkası kesilmiyor. Ülkenin yaşadığı gerginlikten etkilenmemek imkansız. Kimsenin tadı yok. Bu büyük resim. 
 
Bir de kendi kişisel hayatlarımızda yaşadığımız gündelik sıkıntılar var tabii. Büyük resme müdahale edip, etrafı gül bahçesine çevirme şansımız yok belki ama kendimiz için bir şeyler yapmak mümkün. Kendi elimizle kendimize dar ettiğimiz hayatlarımız için. 
 
Bana son dönemlerde en iyi gelen şeylerden biri Nişantaşı’ndaki Linart Gallery’de gezdiğim Pınar Du Pre’nin 'Snapshot' adlı sergisi oldu.
 
Serginin ana fikri evrenin büyüklüğünden hareket ediyor. 100 milyon ışık yılı büyüklüğündeki Samanyolu galaksisinin bir kolunda orta ölçekli bir güneş sisteminin 3 numaralı gezegeninde yaşadığımıza dikkat çekiyor. Devasa bir büyüklüğün içinde küçücük kalan bu gezegende, trafiğe sinir oluyoruz, gelmeyen asansöre, yakın mesafe için bindiğimiz taksi şoförlerinin surat asmasına, insanların anlayışsızlıklarına; hatta bazıları daha ileri götürüp kırılan tırnağı yüzünden  isyan noktasına gelebiliyor.  
 
“Evrenin bu büyüklüğünü düşünsek, normal hayatımızdaki koşuşturma sırasında dert edindiklerimiz komik gelecek aslında,” diyor Du Pre. “Dahası, bununla yetinmeyip kendi içimize bir baksak ve asıl oradaki evrenin büyüklüğünü ve derinliğini görebilsek, bütün o sıkıntıların anlamsız olduğunu fark edeceğiz.”
 
Ünlü kuantum fizikçi Dr. David Byrne'in "Saklı Düzen" teorisine gönderme yapıyor aslında. Ve diyor ki “Bu sergiyle birazcık uyanalım diyorum”.
 
7-8 senedir meditasyon yaptığını söylüyor sanatçı. Kendi içindeki saklı düzeni keşfetmeye çalışıyor. Sergisinde yaptığı, sanatla bu keşfi aktarabilmek. Bu keşiften sonra haftalarca onu kemiren basit şeylerin ağırlığından kurtulmuş, ufak tefek şeylere sinirlenmekten de...  
 
Peki sergisine nasıl yansımış bu? Kendisine ilham veren snapshot’ları, anlık görüntüleri seçmiş sanatçı. Sonra o pozların içini resmetmiş. Bu resimlere baktığımızda, rengarenk desenler görüyoruz verilmiş farklı farklı pozların arkasında. Bu desenlerle içimizdeki zenginliği anlatmaya çalışıyor Du Pre. Ve her bir resimde benzer desenler var. Kimse kimseden daha az renkli daha karanlık değil. Bakabilsek göreceğimizi iddia ediyor sanatçı. Ayrıca içimizdeki o zengin desenler sürekli değişiyor; aynı kalmıyoruz hiç. Anlık varoluşlarımızın resimleri bunlar.   
 
Cam boyaları, akrilik, bazen oje, yaldız kullanıyor çalışmalarında sanatçı, aslında eline ne geçerse; bazen kum da olabiliyor bu. 
 
İnsanların kendi içindeki renk ve desenlerin muazzamlığını keşfetmelerine yardımcı olabilecek bir sergi “Snapshot”. İçerinin rengarenkliğine vurgu yapıp, karanlığı yaratanın bizzat kendimiz olduğuna dikkat çeken. 
 
Bir resim sergisi insanı ferahlatır mı? Bu sergi bunu yapıyor gerçekten. Evrenin ve içimizin büyüklüğünün yanında sorunlarımızın ne kadar küçük olduğunu fark ettiriyor. Görün derim.