Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Filiz Aygündüz | “Deniz Batur diye bir yazar görülmüyor”

“Deniz Batur diye bir yazar görülmüyor”

16 Temmuz 2023 - 11:07
.
Geçen ay sosyal medyasında şöyle bir paylaşım yaptı Murathan Mungan: “İstiklal Caddesi’ndeki bir kitapçıda, bu konuda geçmiş deneyimlerimden ötürü yazarın, kitabın ve yayınevinin adını tane tane ‘artiküle ederek’ bir kitap sordum. Kitabevinin ilgili çalışanı bilgisayar ekranına baktıktan sonra, ‘Beyefendi burada Deniz Batur diye bir yazar görülmüyor’ dedi.” 
 
Büyük ticari kuruluşlar olan zincir kitabevlerinde durum böyle. Bir görevliyi yakalamaya çalışıyorsunuz önce. Ardından birlikte bilgisayar başına geçip almak istediğiniz kitabı söylüyorsunuz. Görevli yerini tespit edip, eğer doğru anladıysa kitabı-yazarı, bulup size veriyor. Enis Batur’un adını hiç duymamış olup Deniz Batur sanmadıysa… Tıka basa dolu bir hipermarkette “Peynirler nerede?” sorusuna aldığınız yanıt kadar soğuk, kitabın ruhundan uzak deneyimler. Elbette ekmek parası kazanmak için bir zincir kitabevi şubesinde göreve başlayan 20’li yaşlarındaki bir gencin bütün yazarları tanımasını bekleyemeyiz ama el insaf “E-nis Ba-tur” diyor Mungan.  
 
Bu sohbeti bir sahafta asla yaşamazsınız. Şak diye kitabı çıkarıp verir sahaf, kafasındaki bilgisayardan bulup. Bir de döner size Enis Batur’un misal “Elma” kitabının ilk baskısının olduğunu söyler, görmek isteyip istemeyeceğinizi sorar. Tatlı bir sohbet başlar. Enis Batur’un kitapları üzerine. Hem birkaç dakika içinde almak istediğiniz kitap elinizdedir hem de nitelikli hoş bir sohbetin içinden geçmişsinizdir. İlle de mutlu ayrılırsınız sahaftan. 
 
Mücevher gibi kıymetlidir 
 
Kent kültürünün taşıyıcısıdır sahaf. Mücevher gibi kıymetlidir. Yakın bir arkadaş evi gibidir. Bir bardak demli çay içip sohbeti koyulaştıracağınız, yazarlar ve kitaplar üzerine konuşabileceğiniz. Eski, baskısı tükenmiş bir kitabı bulma sevinci yaşayacağınız. Sahafın “Tam sana göre bir kitabım var” deyişiyle heyecanlanacağınız. İşte bunlardan biri de Tarsus’taki 25 yıllık Antik Sahaf Kitabevi. Yayıncı ve yazar Nazlı Berivan Ak, bir buçuk yıllık bir çalışmanın ardından hazırladığı ilk belgeseli olan “Kitapçı”da Antik Sahaf Kitabevi’ni ve sahibi İsmail Kün’ü anlattı. Hazirandaki gösterimlerini kaçırmıştım, sağolsun Ak, özel bir kopya gönderdi, oradan izleme şansım oldu. Ama eylülde farklı kentlerde ve mecralarda gösterime girecek, üzülmeyin.
 
Belgeselde bağımsız kitabevi kavramını, seçtiği örnek üzerinden tartışmaya açıyor Nazlı Berivan Ak. 2015 yılında, çalıştığı yayınevinin kitaplarının satış trafiğini incelerken Tarsus’ta Antik Sahaf adında bir kitabevinden düzenli sipariş aldıklarını fark ediyor. Ardından bu kitabevinden yazarları için imza günü teklifleri geliyor. Birçok yazardan Antik Sahaf Kitabevi deneyimlerini dinliyor. Ve belgesel söz konusu olunca da örneğini Antik Sahaf Kitabevi üzerinden kuruyor. 
 
Belgeselde kitaba ulaşmanın zor olduğu taşrada bir sahafın ne denli büyük bir işlev gördüğüne tanıklık ediyoruz. Harçlıklarını toplayıp “Kamelyalı Kadın”ı almak için dükkâna gelen bir lise öğrencisine, parası yetmeyince adını soyadını sormadan kitabı verip, kalanı eline geçince ödersin diyen biri İsmail Kün. Yeni kitaplar, eski kitaplar hepsi var dükkânında. Entelektüel kesimin sohbet açlığını envai çeşit kitapla hazırlanmış ziyafet sofralarında gideriyor. Akşamları canlı müzik yapılan mekânda buluşanlar, önce uzun kitap sohbetleri yapıyor ardından profesyonel müzisyenlerle birlikte bir sahaf korosu oluşturup şarkılar söylüyorlar. Hepsinden önemlisi, taşrada kentli yetiştiriyor İsmail Kün. Okuma kültürünün dinamosu oluyor. Bilge kişiliğiyle, kitaplarla el ele vererek.  
 
Çok kıymetli bir belgesel “Kitapçı”. Eylül ayındaki gösterimlerini kaçırmayın. Ne güzel ki Nazlı Berivan Ak, yayıncılık ekosistemiyle ilgili belgesellere devam edecek. Daha ilk sınavını başarıyla verdi. Bir sahafın bir günü üzerine kurulu belgeselde yaptığı söyleşilerle, anlatılarıyla bizi o sahafın dükkânına sokuyor âdeta. Buram buram kitap kokusu alıyoruz belgesel boyunca. Sahafları pamuklara sarıp sarmalamamız gerektiğini anlıyoruz. Ben diğer belgeselleri şimdiden merak etmeye başladım. Tebrik ederim Nazlı. Yolunuz açık olsun. 
 
İyi pazarlar.