Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Filiz Aygündüz | “Deniz için Elif’i yazar mısın?”

“Deniz için Elif’i yazar mısın?”

28 Ağustos 2018 - 02:08
16 Eylül 2012. Bostancı’dan Heybeliada’ya giden bir motor. İçinde 42 yaşında hayatını kaybetmiş genç bir kadının tabutu.
Elif Daldeniz Baysan. Oğlu Deniz henüz yedi yaşında. Evde bir yakınlarıyla olmalı. İnsan o yaşta annesinin cenazesine gider mi? Tabutun başında kocası Serhat Baysan. Dört de arkadaşı. İçlerinden biri Ayşe Sarısayın. Serhat Baysan, Ayşe Sarısayın’a dönüp sorar: “Elif’i yazar mısın?” Şaşırır Sarısayın. Her ne kadar Behçet Necatigil’in kızı olarak edebiyat dünyasının içine doğmuş, son 15 yıldır birbirinden güzel ve özel kitaplara imza atmışsa da, bir arkadaşını yazma fikri, daha cenazesi bile kalkmamışken... “Nasıl?” der ‘duyulur duyulmaz bir sesle’ Serhat Baysan’a... Yol arkadaşını, oğlunun annesini kaybetmiş, acıya kesmiş baba şöyle yanıtlar yazar arkadaşını: “Deniz çok küçük, annesini hatırlamayacak büyüdüğünde. Deniz için Elif’i yazar mısın?” 
 
 
 
/* */
 
Hiç düşünmeden evet der Ayşe Sarısayın. Deniz için Elif’i yazacaktır. Deniz’e yazacaktır. Ve böylelikle başlar geçtiğimiz hafta Can Yayınları’ndan çıkan “Denize Yazıldı”nın hikâyesi.
 
Kitap, biyografiden anıya uzanan, zaman zaman Tanrı yazarın sözü aldığı, tanıklıklar, e-postalar, mesajlar da içeren, tüm bunların Sarısayın’ın kılı kırk yaran, zarif kalemiyle harmanlandığı çok özel bir çalışma.   
 
Çocukluğu Almanya-Türkiye hattında geçmiş, çift dil ve çift kültür arasında yetişmiş, bunun dezavantajlarını yaşamış ama avantajlarını da hayata geçirebilmiş çeviribilimci Elif Daldeniz Baysan’ın hikâyesi hayata ve yakınlarına hediye gibi gelmiş bir kadının hikâyesi aslında. MS hastalığıyla başlayıp kansere uzanan sağlık sorunları sırasında hiç kimseye yük olmadan     yaşayan, zehir gibi bir çocuk yetiştiren, son anına kadar akademik çalışmalarına devam eden güçlü bir kadın. Sarısayın “Bir insan nasıl olur da birbirinden çok farklı kişiliklerdeki bunca insanda aynı etkiyi yaratabilir?” diye soruyor. Yazarın görüşlerine yer verdiği herkes, tıpkı onun dediği gibi aynı hisleri paylaşıyor. Her biri zarafetine dikkat çekiyor Elif Daldeniz Baysan’ın. Hayatı hafifletmedeki maharetine... İşine saygısına. İnsanları rahatlatan ses tonuna, yaşama duyduğu bağlılığa, bunu insanlara bulaştırma konusundaki hünerine... Mantığıyla duygularını birbirine teyelleyip ortaya çıkardığı kumaşın güzelliğine... Çalışkanlığın, disiplinin demode görüldüğü bu çağlarda her iki hasleti de giyinip müthiş bir şıklık sergileyişine... Farklılıklarla zenginleşme bilincini hayatına uygulamadaki yetkinliğine... Kendini göstermek için taklalar atmadan, kimsenin ayağını kaydırmadan da başarılı olabilme konusundaki hassasiyetine...
 
Ayşe Sarısayın bu kitabı yazmasaydı muhtemelen birçoğumuzun haberi olmayacaktı Elif Daldeniz Baysan’dan. İyi ki yazdı. İyi ki Deniz’e yazıldı bu kitap. O ileride annesini tadı damakta kalan bir edebi lezzette yeniden keşfedecek. Bizim içinse, kendi köşesinde namuslu, ahlaklı, incelikli bir yaşam süren güçlü bir kadının biyografisini okuma şansı “Denize Yazıldı”. İnsan bu kitabı okuyunca anlıyor, dünyaya getirdiğimiz çocuklara bırakabileceğimiz en büyük miras sürdüğümüz yaşamın kalitesi belki de...