Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Filiz Aygündüz | Fatih ve Harbiye'nin bugününü anlamak

Fatih ve Harbiye'nin bugününü anlamak

01 Eylül 2013 - 06:09 | Yunus Emre Yıldırımer, Neslihan Atagül ve Kadir Doğulu, "Fatih-Harbiye" dizisinin başrollerinde.
Bugünün Fatih-Harbiye'sini enine boyuna incelemek gerek. Bu anlamda diziden beklentim büyük. Öte yandan keşke bir yazar da çıkıp, edebiyatın olanaklarıyla yapsa bunuDoğu'yla Batı arasındaki kültürel çatışmayı en yetkin anlatan romanlardan biri de Peyami Safa'nın "Fatih-Harbiye"si hiç kuşkusuz. 1932 yılında basılan roman Safa'nın olgunluk döneminde kaleme aldığı en önemli eserlerinden. Kesin bir veri olmamakla birlikte olay örgüsünün 1927 yılında geçtiği söylenir. Fatih-Harbiye bir tramvay hattının adıdır aslında. Fatih, Doğu'yu ve geleneksel, muhafazakar yaşam tarzını simgelerken, Harbiye İstanbul'daki Batılılaşmanın, alafranga kültürün temsilcisidir. Yoğun bir kültürel değişimden geçen ülkede, bu değişimin Fatih ile Harbiye üzerindeki etkilerini sosyolojik ve psikolojik açıdan ustalıkla yansıtır Safa. Esasında her iki kültürü de anlatıp, bir seçim yaptırır romanın sonunda. Bu görevi de bir kadın karaktere, Neriman'a verir. Ne var ki, Safa'nın çizdiği tiplemede kadın bu seçimi sağlıklı şekilde yapamayacak kadar 'gösteriş'e düşkün, iyiyle kötüyü ayırt edemeyecek kadar zayıf yaradılıştadır. Neyse ki (!) onun yardımına koşan makul erkekler vardır, mahalleden sevgilisi Şinasi, babası Faiz Bey gibi... Yine de Safa'nın bu tartışmalı 'erkek' bakışı, romanın değerini azaltmaz. Kadın imgesi konusunda onunla hemfikir olmaya gerek yoktur, romanın hakkını teslim etmek için.

Romanın ana karakteri olan Neriman, muhafazakar bir ailenin kızı olup Fatih'in yoksul bir mahallesinde oturur. Dönemin konservatuvarı Darülelhan'ın alaturka bölümünde ud dersleri alır. 22 yaşındadır, yaşadığı semtten, evden, hayattan nefret etmektedir. Zira kentin 'Harbiye' tarafının renkliliğini fark etmeye başlamıştır. Pera'daki konfetili, serpantinli baloları, Beyoğlu'nun eğlenceli yaşamını, Löbon Pastanesi'ndeki 'ince münasabet'leri... İki kültür ve bu kültürleri temsil eden iki erkek arasında kalmıştır: Keman çalan Macit ve kemençe çalan Şinasi. Artık Fatih kızı olmak istemediğini söyleyen Neriman, Harbiye kızı da olamaz. Bu ikilem yüzünden küçük sinir krizleri geçirir sık sık. Romanın sonu malumunuz, Neriman özüne döner ve tercihini Şark'tan yana yapar.

"Fatih-Harbiye", işlediği çatışma açısından, bugün de çok önemli bir roman. Dün Fox TV'de romandan uyarlanan, aynı adlı bir dizi başladı. Dizinin bir dönem dizisi olmadığını, bugünün İstanbul'unda geçtiğini öğrenince çok heyecanlandım doğrusu. Aslında edebiyattan beklediğim çıkışı, 2000'li yılların Fatih-Harbiye çatışmasını anlatmayı, bir TV dizisi yapabilir mi acaba diye heyecanım. Evet kültürel anlamda hala bir Fatih - Harbiye ayrışması var. Ama bu iki kültür, romanın yazıldığı tarihlerdeki kadar kesin çizgilerle ayrılmıyor artık. Birbirlerine giderek daha çok yaklaşıyorlar; yaklaştıkça karşılıklı öfkeleri de artıyor. Dahası Fatih'in içinde bir Harbiye, Harbiye'nin içinde bir Fatih var. Kendi içlerinde de farklı katmanlara ayrılıyorlar. Fatih'in Nerimanları Safa'nın romanındaki kadar aciz değil; öte yandan Harbiye'nin kadınlarının da salt gösteriş budalası, satıhta kadınlar olduğu söylenemez.

Bugünün Fatih-Harbiye'sini enine boyuna incelemek gerek. Bu anlamda diziden beklentim büyük. Öte yandan keşke bir yazar da çıkıp, edebiyatın olanaklarıyla yapsa bunu. Bizim bugünkü Fatih Harbiye sosyolojisini anlamaya çok çok ihtiyacımız var.