Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Filiz Aygündüz | Fotoğraf karelerindeki büyük aşk

Fotoğraf karelerindeki büyük aşk

03 Şubat 2013 - 07:02
Pera Müzesi “Bir Fotoğrafçının Portresi” isimli yeni sergisinde 1920-30 yılları arasında New York’taki en başarılı portre ve moda fotoğrafçısı olan Nicholas Muray’ın fotoğraflarından oluşan muazzam bir seçkiye yer veriyor
18’inde okuldan eve dönerken geçirdiği trafik kazası sırasında trenin demir çubuklarından birinin vücuduna saplanması sonucu hiç kıpırdamadan bir yıldan fazla yattığı yatakta başlar resme Frida Kahlo. Yatağının tavanına bir ayna yerleştirir ailesi. İlk otoportrelerini ağzına aldığı bir fırçayla bu aynaya bakarak yapar. Doktorlar, hastaneler, 32 kez girdiği ameliyatlar, korkunç korseler hayatının orta yerindedir; resminin de… Bu yüzden “Frida Kahlo…” diye başlayan bir cümlede boşlukları dolduracak onlarca sıfat, fiil arasında onun acı karşısındaki cesur duruşunu ifade edenler ön sıradadır. Yaşama sevincidir Frida Kahlo. İradedir. İnattır. Meydan okumaktır. Fotoğraflarına dikkatle bakıldığında, her biri ona ait özelliklerden bir parça sızdırır aslında. Bu fotoğraflar içinde en aşina olduklarımızın ardındaki isim ise Nickolas Muray'dır.

Sergilenen fotoğraflar arasında 1948
civarında çekilen bu Elizabeth Taylor resmi
de yer alıyor.
Pera Müzesi “Bir Fotoğrafçının Portresi” isimli yeni sergisinde 1920-30 yılları arasında New York’taki en başarılı portre ve moda fotoğrafçısı olan Nicholas Muray’ın fotoğraflarından oluşan muazzam bir seçkiye yer veriyor. Salomon Grimberg küratörlüğünde hazırlanan sergi, Muray’ın 50 yıla yayılan kariyerini özetliyor. Sergide kimler yok ki… Greta Garbo’dan Marilyn Monroe’ya, Elizabeth Taylor’dan Martha Graham’a oyuncular, dansçılar, sanatçılar... Muray’ın çektiği Lucky Strike, Coca Cola, General Foods gibi markalara ait ilk renkli fotoğraflar… The New York Times’tan Vanity Fair’e ve Vogue’a, Harper’s Bazaar’dan Dance, Shadowland ve Theater Magazine’e dönemin belli başlı dergileri için çektiği fotoğraflar.... Veee Frida Kahlo portreleri.

Nickolas Muray Frida’ya olan tutkusuyla da biliniyor… Bir arkadaşının daveti üzerine gittiği Meksika’da tanışıyor Frida Kahlo ile… Diego ile iki yıllık evli o sıralarda Frida. Büyük yalnızlığının ilk yılları. Biri korunmak kollanmak istiyor, öteki korumak, kollamak. Birbirlerine karşı koyamıyorlar. O günden sonra Frida’nın bir gün kendisine dönmesini bekliyor Nick. Bu süreçte çok sayıda da Frida fotoğrafı çekiyor.

İşte bu fotoğrafların önemli bir bölümü Pera Müzesi’ndeki sergide. Muray'ın Frida fotoğrafları, Frida’yı o kadar iyi anlatıyor ki… Onu gerçekten iyi tanıyan ve aşkla bakan bir göz değmiş bu fotoğraflara. En güzel Frida fotoğrafları bunlar, ‘en Frida Kahlo olan’lar... Frida'nın şefkati, Frida'nın çapkınlığı, dikbaşlılığı, hüznü, şefkati, yalnızlığı... "Frida Kahlo..." diye başlayan o cümleyi tamamlayacak ne varsa gözüyle fotoğraf karelerine yazmış Nickolas Muray.

"Hayatımda iki ağır kaza geçirdim. Bunlardan biri Diego'ydu" diyen Kahlo, 'diğer yarısı' Diego'yu bırakamıyor. Nick de Frida'yı. Tam 10 yıl. Sonunda olmayacağını anlayıp vazgeçse de şu sözü etmekten alamıyor kendini Nick: "Benim bütünüm, senin yarının cömertçe verdiği mutluluk için sonsuza kadar minnettar olacak..."
Pera Müzesi'ndeki Muray'ın fotoğrafları bu büyük aşkın belgeleri aynı zamanda...