Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Filiz Aygündüz | Kalben, en kalpten şarkılar
01 Mart 2016 - 10:03
Kalben'in şarkı sözleri hali vakti yerinde bir novella gibi. Bizi anlatan. Tattığımız, tatmasaydık dediğimiz, tadına doyamadığımız her bir duygumuzla
Kalben’i 2014 sonlarında, bir evin oturma odasında söylediği ‘Sadece’ adlı şarkının Youtube’da yayınlanmasıyla tanıdık.
 
 
Bu video geçen zaman içinde 2 milyondan fazla izlendi. Ama henüz bir albümü yoktu. Biz yine Youtube’da yayınladığı başka şarkıları dinleyerek, çeşitli şehirlerde verdiği konserlere giderek onu takibe devam ettik. Kimimiz ilk günden itibaren, kimimiz sonradan... Geç keşfin hayıflanmalarıyla... 
 
30 yaşındaki bu genç kadın müzik dolu bir evde büyümüş. Önce piyano, ardından gitar dersleri almış. Birkaç haftanın sonunda gitar derslerini bırakıp kendi kendine çalışmaya karar vermiş. Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünü burslu olarak bitirmiş. Sonra ver elini İstanbul... Bir süre devam ettirdiği senaristlik çalışmaları... Bir caz kafede arkadaşlarının ısrarıyla sahneye çıkıp şarkı söylemesi... Orada işe başlaması... Meşhur “Sadece” videosunun yayınlanması. Ve derken başladığı albüm çalışmaları... Nihayetinde 15 Şubat’ta piyasada oluşu kendiyle aynı adı taşıyan albümün.
 
Gitarların tamamını Kalben çalıyor. Albümdeki 13 şarkının 12’sinin sözü ve müziği Kalben’e ait. Bu şarkıları dinleme deneyiminin mutlulukla, huzurla bir ilgisi var sanki. Usul usul çaldığı gitarıyla hiç abartmadan su gibi akan sade bir müzik onunkisi. Hani böyle karşılıklı koltuklara oturmuşuz gibi... En kenarına kıvrılıp koltuğun, ayaklarımı altıma almışım gibi... Aslında biz iki arkadaşmışız gibi... O benim evime gelmiş gibi... Aramızdaki sehpaya bir kedi tünemiş gibi. Dertleşir gibi...
 
Şarkı sözlerine gelince... Dört beş yaşından beri şiir yazan, edebiyatla bağı hiç kopmamış birinin kaleminden çıkma her biri... Hüzünlü, eğlenceli, ironik, zeki... Kalp kırıklığına da iyi gelen, iyilik sağlık hallerine de...
 
Hem var hem yok birini kaybetme korkusu(zluğu) neler dedirtir insana: “Senden başkası kimmiş, neymiş, bilmiyorum / Birileri zile basmış, / Yok, ben duymuyorum. / Fırtına çıkmış göğsünde; dinliyorum seni sevgilim. / Büyük aşklar hep bitermiş. / Tamam, korkmuyorum.”
 
Bazen ayrılığı ilk fark edenin kalbin kendisi bile değil, ritmi oluşu: “/ İyi gelir taşikardi. / Anlarsın gittiğini. / Arkadaşlar sorar, / Bu soru yorar kalbi. / İyi gelir taşikardi. / Anlarsın bittiğini.”
 
 
Suçluluk duygusu, kendine küsmesi insanın, değer vermemesi... Bütün bunlara şifa niyetine gelen sevgiliye teşekkür: “Ben olsam almam beni. / Adamdan saymam beni.  /Uzun uzun soymam beni. / Deli miyim? / Ben olsam bakmam bana, /Bir çorba bile yapmam bana, / Tüm bunları sen öğrettin bana sevgilim.”
 
Kaç çeker derdi tasası insanın? Ağırlığınca mı? Kime yanmalı onu? İlle de annesi, artık yoksa bile ve ille de babası: “70 kilo derdim var, anne bana simit al. / Neden burada değilsin?/ Rahat bi’ yerde misin? / 70 kilo derdim var, baba bana kavun al. / Kavunu da hiç sevmem. / Sen bunu bilir misin?”
 
Özetle, albümdeki şarkı sözleri hali vakti yerinde bir novella gibi. Bizi anlatan. Tattığımız, tatmasaydık dediğimiz, tadına doyamadığımız her bir duygumuzla... İnsanın içini yağmurlarla yıkayıp paklayan sesi cabası... Müzikler saat gibi işleyen kalplerin de, taşikardisi olanların da sözcüsü... Kalben, en kalpten...