Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Filiz Aygündüz | Kendisi olamamak
28 Temmuz 2013 - 07:07 | Fransız yapımı filmde Juliette Binoche Camille rolünde karşımıza çıkıyor.
Bruno Dumont'un yönetmenliğini yaptığı “Camille Claudel 1915” filmi ile Rodin'in öğrencisi, sevgilisi ve ilham perisi Camille'in akıl hastanesindeki 1 haftasına ortak oluyoruzKardeşi Paul’e bütün hayatını etkileyecek sırrını açtığında 13 yaşındaydı Camille Claudel: “Heykeltıraş olmak istiyorum”. Babasının onayını da alınca, heykeltraş Alfred Boucher ile çalışmaya başladı. 18'inde dönemin en ünlü heykeltıraşlarından Rodin’in öğrencisi oldu. Rodin, Camille'in yeteneğini ilk görüşte fark etti. Ne var ki yıl 1882'ydi, sanatçılık ne haddine, kadın evinde oturup koca beklemeliydi. Hele heykel, tamamen erkek işiydi. Aykırılığının bedelini yalnız kalarak ödedi Camille Claudel; sanat çevresi onu, yeteneğini görmezden gelerek cezalandırdı.

Evli olan Rodin, fena halde aşıktı Camille’e. Hemen her heykelinde Camille vardı; öğrencisi, sevgilisi, ilham perisiydi Camille. Onu kaybetmekten ödü kopuyordu. Ama yıllarca her türlü kahrını çekmiş karısı Rose’u bırakmaya da niyeti yoktu. Ne kadar aşık olursa olsun "ikinci kadın" olmak ağır geldi Camille'e. Yaptığı işler de “Rodin’in sevgilisi” oluşunun önüne geçemiyordu. Gerçek bu değildi oysa. Rodin “Ona nerede altın bulacağını gösterdim belki ama bulduğu altın kendi içinde” demişti ya, ne fayda...
26 yaşına geldiğinde her şeyden bıkmıştı Camille. İnsanların nefreti, kıskançlıkları, sanat çevrelerinin kayıtsızlığı sürüyordu. Rodin ünlenmeye devam ederken Camille unufak oluyordu. 28’ine geldiğinde kararını verdi: “Hoşçakalın Mösyö Rodin!”

Kaçtı ama kurtulamadı Camille. Bir insana kendisi olma izni verilmediğinde aklın isyanını bastırmak her zaman o kadar kolay olmuyor. Camille için de olmadı. Takvimler 1913’ü gösterdiğinde ne zamandır kıyısında durduğu uçuruma yuvarlandı. 90 kadar heykelini kırdı, çizimlerini yok etti. Avignon’daki Montdevergues Akıl Hastanesi'ne kapatıldı. Teşhis şizofreniydi. Tam 30 yıl burada kaldı Camille. Hastaneye ait mezarlığa gömüldü; arazi istimlak edilince mezarı kayboldu.

Camille Claudel’in akıl hastanesinde geçen bir haftasını anlatan Bruno Dumont’un yönettiği “Camille Claudel 1915” bu hafta gösterime girdi. Filmde sanatçıyı Juliette Binoche oynuyor. Manastır havası veren gri, soğuk, puslu Montdevergues Akıl Hastanesi’nde zehirlenmekten korktuğu için yemeğini kendi hazırlıyor Camille. Gülen, ağlayan, dil çıkaran, masaya kaşıkla vuran, elleri, yüzleri hatta bakışları deforme olmuş akıl hastalarının hiçbirine benzemiyor, orada da ‘yapayalnız’, tüm hayatında olduğu gibi. Binoche’un eksiksiz fazlasız, ‘kararında’ oyunculuğuyla Camille’in çektiği tarifsiz acı perdeden salona yayılıyor; kaçacak yeri kalmıyor insanın.

Kardeşi Paul’ün onu hastanede ziyaret edeceği haberi ‘umut’ oluyor. Kimbilir belki bu defa Paul ona yardım eder; tek istediği evine ve işine dönmek. Bekleme odasında buluştuklarında “Burada yaşamak çok zor" diyor Paul'e: "Çok fazla gürültü var. Dayanamıyorum, beni buradan götür. Villeneuve’e dönmek, annemle yaşamak istiyorum”. Kendisinden nefret eden annesiyle... 51 yaşındaki bir kadının ‘anne teyidi’ ihtiyacını öyle bir gösteriyor ki Binoche, o ağlıyor, biz ağlıyoruz. Camille'in Paul’le konuşurken yaptığı yorum ise durumun özeti aslında: “Kadın istismarı bu. Rodin ondan daha büyük olacağımdan korktu”.

“Camille Claudel 1915”, tek kopya halinde Beyoğlu Sineması’nda gösterime girdi. Fazla zamanı olmayabilir. Gidip görün. Son sahnede, sırtını duvara vermiş oturan Camille’in yüzündeki gülümsemeyi özellikle...