Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Filiz Aygündüz | Liv ile Ingmar
12 Aralık 2013 - 02:12 | Liv Ullman ve Ingmar Bergman, İsveç Sineması'nın belki de en ünlü çiftiydi.
Ullmann sadece sevgilisi, arkadaşı, oyuncusu olmadı Bergman’ın. Aynı zamanda ilham perisiydi de... Ama öyle sıradan bir peri değil, Bergman’ın deyişiyle Liv Ullmann onun ‘stradivarius’uydu
Papaz Erik Bergman, çocuklarını cezalandıracağı zaman bir dayak töreni düzenler, önce onların ifadesini alır, sonra da çırılçıplak soyunmuş evlatlarını yüzü koyun yatırıp halı dövme sopasıyla vurmaya başlardı. Annenin işlevi ise oğlanların dayaktan kabarmış bedenlerine pansuman yapmaktı. Bu iki çocuktan biri, 20. yy’ın efsanevi yönetmeni Ingmar Bergman’dı. Yönetmen olma kararını da bir başka ceza yöntemi sırasında aldı, ihtimal. Kapatıldığı karanlık dolaba yerleştirdiği ışıklı el feneriyle dolabın içinde görüntüler yaratıp, kendini sinemada varsayarak korkusunu geçiştirmeye çalıştığı günlerde.
 
Huzursuz bir hayat
 
Anne babalarımızın çocukluğumuzda yaptığı hatalar, bütün bir ömrü etkiler. Bergman’ınkini de etkiledi. Denetlemekte zorlandığı huzursuz bir ruhu oldu. Önceden kestiremediği şeylerle karşılaştığında hep acı çekti. ‘Ölüm korkusu’ onu dehşete düşürecek kadar yoğundu. Ağır bir ‘kaygı’ hali yaşadı; tıpkı son filmi ‘Saraband’de dediği gibi kaygısı kendisinden çok daha büyüktü. Etrafı kasıp kavuran öfkesiyle mücadele etti yıllarca. Ve bütün bu süreçte, insan ruhunun tüm girdaplarında kulaç attı, bu netameli deneyimlerini de filmlerine yansıttı.
 
Annesi ve babasıyla ilgili olarak yaptığı ‘anlamaya çalışma’ ve onları affetme mesaisi uzun sürdü. 1965’te 47 yaşındayken, 27’sindeki Norveçli oyuncu Liv Ulmann ile tanıştığında kadınlarda ‘annesini’ arıyordu hala. Ulmann ise babasını... Çocuk yaşta kaybettiği ‘kahverengi deri ceketli’ babasını... O da, sık sık kahverengi deri ceket giyen Bergman’da gidermeye çalıştı bu özlemini. Çocukluktan getirdikleri ‘boşluk ve yalnızlık’ duygularını birbirlerinde azaltmaya çalıştılar ama olmadı. Tanışmalarına vesile olan film ‘Persona’nın (1966) Farö adasındaki çekimleri sırasında tutkulu bir yakınlaşma başladı aralarında. Adada, birlikte yaptıkları uzun bir yürüyüşün sonrasında denize bakan taşlı gri bir bayıra oturup soluklanırken Ulmann’ın elini tutup “Dün gece bir düş gördüm. Senle ben, acılar içinde birbirimize bağlanmıştık,” dedi Bergman. Tam da böyle bir ilişkileri oldu, beş yıl süren. Narsisizm, kıskançlık, yoğun beklentiler, hayal kırıklığı...
 
Ullmann, Bergman ve Bibi Andersson, 1966 yapımı 'Persona'nın çekimlerinde.
 
Aşkın hatrı vardı
 
‘Birbirlerini ele geçirme’ savaşıyla geçen beş yıl, ayrılıkla sonuçlandı. Arkadaş kalmaya karar verdiler ve dostlukları Bergman’ın ölümüne dek, tam 42 yıl devam etti. Kendileriyle yüzleşmiş, yanlışlarını görmüştüler. 5 evlilik yapan Bergman yalnızken de hayatında biri varken de, Ulmann yeni aşklara yelken açmış evlenmiş boşanmışken de hep görüştüler. Onlarınki sadece birbirlerine ihtiyaç duyduklarında, bencilce diğerine ‘ses verdikleri’ türden bir arkadaşlık değildi. Bu arkadaşlığın karinesi ‘samimiyet’ti. Ayrıca iyi günlerin, vaktiyle birbirlerinden gördükleri desteğin, bitmiş bile olsa aşkın hatrı vardı. Öte yandan, 12 yapımda birlikte çalıştılar. ‘Utanç’ (1968), ‘Kurtların Saati’ (1968), ‘Tutku’(1969), ‘Çığlıklar ve Fısıltılar’ (1973), ‘Evlilik Yaşamından Sahneler’ (1973), ‘Yüz Yüze’ (1976), ‘Yılanın Yumurtası’ (1977), ‘Sonbahar Sonatı’ (1978), ‘Özel İtiraflar’ (1996), ‘Sadakatsiz’ (2000) ‘Saraband’ (2007).
 
TÜRVAK’a uğrayın
 
Ullmann sadece sevgilisi, arkadaşı, oyuncusu olmadı Bergman’ın. Aynı zamanda ilham perisiydi de... Ama öyle sıradan bir peri değil, Bergman’ın deyişiyle Liv Ulmann onun ‘stradivarius’uydu. Liv Ullmann da kendi içindekileri keşfetti, ‘hayatımı değiştiren erkek’ dediği, kızının babası Bergman’la olan ilişkisi boyunca.
  
TÜRVAK Sinema-Tiyatro Müzesi, İskandinav sinemasının bu çok özel çiftinin fotoğraflarından oluşan sergiye ev sahipliği yapıyor bugünlerde. Norveç Büyükelçiliği tarafından, Norveç Film Enstitüsü ve TÜRVAK-Türker İnanoğlu Vakfı işbirliğinde, Det Norske Veritas ve Jotun desteğiyle gerçekleştirilen sergide, Ullmann ve Bergman’ın hem kişisel hem de profesyonel ilişkilerine tanıklık eden 35 fotoğraf yer alıyor. Liv Ullmann’ın aynı filmlerde rol aldığı arkadaşları Bibi Andersson, Max von Sydow, Per Oscarsson, Harriet Andersson, Erland Josephson ve Ingrid Bergman’la aynı kare içindeki fotoğrafları, Liv ve Ingmar birlikteliğine tanıklık eden özel fotoğraflar...
29 Aralık’a kadar sürecek sergi kapsamında her cumartesi Liv Ullmann’ın başrol oynadığı ilk filmlerin yanı sıra, yönetmeni olduğu filmlerin de izlenebileceği bir film programı var.
 
Beyoğlu’na yolunuz düştüğünde Galatasaray Lisesi’nden kıvrılıp TÜRVAK’a uğrayın. Hem bu olağanüstü müzenin havasını soluyun hem de bu büyük aşkın, arkadaşlığın...