Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Filiz Aygündüz | Londra notları
21 Nisan 2013 - 07:04
Panellerin hiç olmazsa birinde İhsan Oktay Anar gibi bir yazarımız olduğundan söz edilmesini beklerdim. Bu edebiyatın Leyla Erbil, Füruzan, Sevgi Soysal, Tezer Özlü gibi sağlam kadın yazarları olduğundan… Türk edebiyatının çok renkliliğini tanıtmaya yönelik tasarlanan etkinliklerde birçok renk eksikti
* Bu hafta kitap dünyası Londra Kitap Fuarı’na kilitlendi. Türkiye, fuarın düzenlendiği Earls Court’taki standında bütün görkemiyle yerini aldı. Görkemli sunum iyi güzel de, bütün bu yatırım işe yarayacak mı? Ortak kanı, kendi kültürü dışındakilere kapalı olan İngiliz okura Türk edebiyatını tanıtmak için bu fuarın bir milad olduğu. Ama sonuçlar için zamana ihtiyaç var. Bekleyip göreceğiz.

* Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Metin Celal, dünya yayın endüstrisi profesyonellerinin katıldığı toplantılarda İngiliz yayıncıların Türk edebiyatıyla yakından ilgilendiğini söyledi. Hatta Türkiye’yi keşfedilecek bir pazar olarak gördüklerini… Bunun nedeni de, yayın sektörünün Avrupa’da gerilerken, Türkiye’de ivme kazanması.

* Fuarda, benim de katılımcıları arasında olduğum bir panelde kitap ekleri konuşuldu. Panelde, bizim gibi az okuyan bir ülkede tam 14 tane ‘kitap eki’ oluşuna dikkat çekildi. Ortada ivme kazanmış bir sektör olmasa, bu sektörün ilan verecek gücü; bu kadar çok ek niye çıksın? İyi haber; Metin Celal haklı.



* Yayıncılar temkinliydi. Onlar da fuarın bir hareketlenme getireceği konusunda hemfikirdi ama mucize beklememek gerektiğini de özellikle vurguladılar. Yapı Kredi Yayınları Genel Müdürü Tülay Güngen “Oryantalist bakış açısına hitap eden kitaplarla ilgileniyorlar, çağdaş Türk edebiyatına açık değiller,” dedi İngiliz yayıncılar için. Fuarın bu görüşü yıkması bekleniyor.

* Türkiye’deki yazarların büyük çoğunluğunun haklarını temsil eden Kalem Ajans’ın Genel Müdürü Nermin Mollaoğlu, Hakan Günday’ın “Az” romanı için iki İngiliz yayınevinin teklifte bulunduğunu söyledi. “Az”, az zaman sonra İngiliz okurunun karşısında olacak.

* Panellerin hiç olmazsa birinde İhsan Oktay Anar gibi bir yazarımız olduğundan söz edilmesini beklerdim. Bu edebiyatın Leyla Erbil, Füruzan, Sevgi Soysal, Tezer Özlü gibi sağlam kadın yazarları olduğundan… Birhan Keskin’in dizelerinden belki… Özetle, bütün iyi niyete rağmen, Türk edebiyatının çok renkliliğini tanıtmaya yönelik tasarlanan etkinliklerde birçok renk eksikti.

* Türk edebiyatının yarım asırlık dev kalemi Adalet Ağaoğlu, fuardaki herkesin ilgi odağı oldu. Bir panele yetişmek için, tekerlekli sandalyesiyle bindiği asansörde uzun süre asılı kaldı; yürümekte zorlandı ama of’lamadı bile. Edebiyatı sevmek ne demekmiş, tutku neymiş bütün zarafetiyle gösterdi bize.

* Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, ikinci gün, fuarı izlemeye gelen gazetecilere kentin en ünlü restoranlarından birinde Hakkasan’da bir yemek verdi. Aslında bu yemek, bir tür tanışmaydı da... Birçok gazeteci ilk kez Kültür Bakanı ile bir araya gelmiş oldu. Genel olarak hoşsohbetti ama Say ile ilgili söylediklerinden sonra ortak yorum Bakan’ın epeyce ‘sert’ olduğuydu. Bu sadece tanışma izlenimi, tanıma olduktan sonrası için hakkı saklı elbet.

Bu arada eklemeliyim; Bakan’ın yemek sırasında Fazıl Say ile ilgili söyledikleri ertesi gün fuar kapanana dek en çok konuşulan konuydu.

* Bakan Çelik, yemekte yazılarını kitap yapmayı düşünüp düşünmediği sorusu üzerine böyle bir zamanı olmadığını ama ‘kitap okumak’ söz konusu olduğunda, zamansızlığa inat, daha çok okuduğunu söyledi. Çelik, aynı anda farklı türlerdeki kitapları okuyan okurlardan. Bugünlerde masasında Baskın Oran’ın “Türk Dış Politikası”, Tübitak’ın yayımladığı matematik felsefesi üzerine bir kitap ve kültürel diplomasiyle ilgili yayınlar varmış.

* Özetle renkli geçen bir fuardı. 2008'de Frankfurt Kitap Fuarı'nda Konuk Yazar olan Türkiye, o güne oranla daha iyi bir sınav verdi. Orta vadede iyi sonuçlar alacağımızı düşünüyorum.