Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Filiz Aygündüz | Murathan Mungan ve yazı
24 Mayıs 2015 - 11:05
Türk edebiyatının başına gelebilecek en iyi şeylerin önemli bir bölümü Murathan Mungan’ın kaleminden çıktı. Bu hafta onların sonuncusu kitap vitrinlerindeki yerini aldı: ‘Güne Söylediklerim’
Murathan Mungan’ın yazıyla kurduğu ilişkiyi hep imrenerek takip ettim. Tutkulu, renkli, çeşitli, özenli... O ilişki içinde kimi sözlerini şiirlerle giydirdi, kimine öykünün kısa ama yoğun tadını kattı. Bazen roman oldular, bazen tiyatro oyunu; kimi deneme kimi de senaryo olarak çıktı gün yüzüne... Kendi verimleriyle de yetinmedi, çok sayıda öykü seçkisi de hazırladı. Velhasıl, deneme, öykü, şiir, roman, senaryo ve dahası; Türk edebiyatının başına gelebilecek en iyi şeylerin önemli bir bölümü Murathan Mungan’ın kaleminden çıktı. 
 
‘O gün söylenmeli!’
 
Bu hafta onların sonuncusu kitap vitrinlerindeki yerini aldı: ‘Güne Söylediklerim’. Kitap, iki bölümden oluşuyor: İstediler Yazdım ve Güne Söylediklerim. “İşlerin ve günlerin akışında ansızın çıkageldiğini” söylüyor bu kitabın Mungan. İlk bölümü ise şöyle özetliyor: “Bazen bir kitaba, bir fotoğraf albümüne, bir sergi kataloğuna önsöz niyetine, bazen de bir derginin, gazetenin isteğiyle günün anlamına, hazırladıkları dosya konusuna uygun olarak kaleme alınmış, ‘elimdeki iş’ diye nitelendirdiğim yazılardır bunlar”. İkinci bölüm olan Güne Söylediklerim’i ise şu cümlelerle açıklıyor: “Kitabın ‘Güne Söylediklerim’ başlıklı ikinci bölümü bazı özel günler nedeniyle yaptığım konuşma metinlerini içeriyor. O gün nedeniyle söylenmiş, o gün için söylenmesi gereken sözleri içeriyor.”
 
Lezzetli yazılar
 
Kitabın krokisini bu şekilde çizdikten sonra yazılar sıralanıyor bütün lezzetleriyle, art arda. “Dara Mirada” adlı yazıyla açılıyor kitap. İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları tarafından yayımlanan 2014 tarihli bir kitabın önsözü bu. Ezidileri anlatıyor Mungan. Onların verdiği varoluş mücadelesini bütün ayrıntılarıyla gözler önüne seriyor: “Ezidiler işte bu dinlerin ve mezheplerin pek çoğunun ortaya çıktığı o sert coğrafyanın amansız kıskacında, yüzlerce yıl boyunca bir din olarak ‘var olma’, bir halk olarak ‘yaşama’ mücadelesi vermiştir”. Uğradıkları zulümler, yok sayılmalar, katliamlar ve  baskılarla bugüne kadar gelen Ezidiler, Mungan’ın hakkaniyetli kaleminde zorlu maceralarıyla kalbimize değiyorlar.
 
Murat Germen’in ‘Yeni Türkiye’ adlı fotoğraf albümünün sunuş yazısında ise meselesi olan sanatçılara dikkat çekiyor yazar, Germen’i de o sınıfa alıyor, işlerine duyduğu ilgiyi ise şöyle özetliyor: “Germen’in, fotoğrafçılığın doğasındaki avcılıkla çağdaş sanatlardaki zihinsel mühendisliği birleştiren işlerinde kendime yakın bulduğum özelliklerinden biri de işte bu rastlantıyla tasarının çelik çomak oyunudur.”
 
‘Köprüler çoğalmalı’
 
8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle Cumhuriyet gazetesine yazdığı nefis yazıda Türkiye’nin öncü kadınlarını andığı neredeyse eksiksiz bir liste veriyor ve ekliyor: “Türkiye doğusuyla, batısıyla, aslında kendisiyle barışacaksa, demokratik ve laik değerler esası üzerinde yükselen bir arada yaşama kültürü inşa edilecekse, bu ancak köprüdeki kadınların çoğalmasıyla, toplumsal ve siyasal yaşama daha etkin katılımıyla mümkün olacaktır.”
 
1994 Rotterdam Dünya Şiir Festivali Konuşması’nda şiirlerinin uzun zamanda tamamlanma nedenini şöyle açıklıyor: “Hiçbir zaman şiirlerim bir kitap oluşturabilecek sayıya ulaştığında art arda dizilip kitap olmadı. O sıralar yazdığım şiirlerin ruhu ileride yer alacakları kitapları seçer. İlk birkaç şiirden sonra ufukta silueti beliren o yeni kitabın bağlamı biçimlenmeye, orada yer alacak olası şiirlerin harcı karılmaya başlar içimde. Bundan sonrakilerin nereye doğru ilerleyeceğini bilirim. Bir çeşit yol haritası kazanmışımdır. Ama bu yolu aceleye getirmem, o yüzden kitaplarımın tamamlanması geniş bir zamana yayılır.”
 
İyi kitapların kolay kolay çıkmadığı bir dönemden geçiyoruz. O yüzden çok kıymetli Mungan’ın kitabı. Hem onu takip eden okurları için hem iyi kitaba hasret kalanlar için.