Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Filiz Aygündüz | Rocky ile hasret gidermek
18 Ocak 2016 - 12:01 | Sylvester Stallone ve Michael B. Jordan, Ryan Coogler'ın yönettiği 'Creed'de.
Geçtiğimiz cuma vizyona giren 'Creed', Rocky serisini yeni bir karakterle tekrar başlatıyor
Çocukluğumun kahramanlarından biri de Rocky'ydi. İtalyan aygırı, sinema tarihinin en sevilen boksör karakterlerinden Rocky Balboa. Tatlı bir serseriydi. Komikti. Romantikti. Şefkatliydi. Güçlüydü. Gerçi serinin ilk filminde Dünya Ağır Sıklet Boks Şampiyonu Apollo Creed'e yenilmişti ama 'iyi yenilmek' diye bir şey vardı, onun yenilgisi bu türdendi. Kaldı ki o, insanın azmederse yapamayacağı şeyin olmadığının kanıtıydı. Benim için Rocky, çok çalışmaktı. İnanmak. Asla vazgeçmemek. Alçakgönüllü olmak. Hırsını kontrol edebilmekti. Aldığın darbelerle kan revan içinde kalsan da, canın çok yansa da, öleyazsan da... Hakem tepende 1,2,3... diye sayarken ayağa kalkmaktı. Ve bütün bunların toplamında 'başarmak'tı Rocky Balboa. İyilerin bir gün mutlaka kazanacağının garantisiydi.
 
Büyüdükçe başarmak/kazanmak fiillerine referans olacak çok daha rafine karakterlerim oldu, edebiyattan, sinemadan, hayattan. Ama ben, ‘Rocky’ serisinin devam filmlerini seyretmekten vazgeçmedim. Toplam altı film.. Ve derken geçtiğimiz cuma vizyona giren ‘Creed’. Bu defa, biricik aşkı Adrian'ı kanserden kaybetmiş, onun adını verdiği restoranda yaşlılık günlerini geçirirken çıkıyor karşımıza Rocky. Saçlarına çokça ak düşmüş, yorgun. Eski enerjisinden hiç iz yok. Durgun. Kırılgan. Ama işte o içinden kopup gelen yamuk ama sahici gülüşü aynı. Bizim Rocky Balboa.
Bir gün hiç beklenmedik bir misafir çalıyor kapısını: Ezeli rakibi, yakın dostu Apollo'nun evlilik dışı ilişkisinden dünyaya gelen oğlu Adonis. Apollo'nun karısı Mary Anne tarafından yetimhaneden alınıp iyi bir şekilde yetiştirilen Adonis, tüm formasyonunu elinin tersiyle itip boksör olmaya karar veriyor. Kendisini çalıştırması için de 'amca' dediği Rocky'ye gidiyor. Öyle kolaycı bir tip değil Adonis. Babasının ismi üzerinden yükselmek gibi bir isteği yok; o isme zarar vermekse en büyük korkusu. Bu arada onun da bir Adrian'ı var... Adı Bianca...  Aralarında da aşk.. ‘Creed’ bir seri olarak devam ederse güzel bir aşk hikâyesi izleyeceğimizin sinyallerini veriyor Adonis-Bianca çifti...
 
Adonis, soyadını ne kadar gizlerse gizlesin, bir şekilde kulaktan kulağa yayılıyor. Bundan haberdar olan İngiliz Dünya Şampiyonu 'Pretty' Ricky Conlan, onunla dövüşmek istiyor. Rocky ile Adonis çalışmalara son sürat başlıyorlar. Rocky, Creed'i maça hazırlarken, onca yıllık deneyimini bütün babacanlığıyla aktarıyor... Bir yandan genç bir boksörü yetiştirme zevkini bir yandan da Apollo'ya olan gönül borcunu ödemenin huzurunu yaşıyor. Rocky, vakti zamanında nicelerini nakavtla yenen, etkileyici bir boksörken, bu filmde alabildiğine karizmatik bir antrenör olarak çıkıyor karşımıza. Ne var ki tevellüdü eskimiş epeyce. Dile kolay ilk film 1976'da çekilmiş. Tam 40 yıl! Hangimiz yaşlanmadık ki... Rocky de epeyce nasibini almış takvimlerden... Merdiven çıkmak bile zor artık onun için. İnsan üzülmeden edemiyor. Ama sonra maç geliyor aklımıza. Acaba Adonis Ricky'yi yenecek mi? Rocky filmlerinde olduğu gibi maçın başlama anını iple çekiyoruz. İyiler bir kez daha kazansın diye...
 
Sonuçta sağlam bir finalle kapanıyor perde. Rocky ile hasret gidermişiz. Apollo'nun ruhu şad olmuş... Hayatımıza Adonis diye yeni bir iyi kalpli adam girmiş. Heyecanlı ve sahiymiş gibi bir maç izlemişiz. İki saat gelmiş geçmiş... Daha ne olsun.