Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Filiz Aygündüz | Yetenekli çocuğun dramı
30 Ekim 2022 - 02:10
.
Yetenekli çocukların karşısına ‘İcat çıkarma!’ komutuyla kalınca duvarlar ören ailelerin bolca olduğu bir kültür bizimkisi. Devamında gelen emir kipi de “Otur!”, nereye sorusunun ‘oturduğun yere’ diye cevaplandığı. İcat çıkarma, otur oturduğun yere! Bugünün modern aile yapısı içinde durum biraz daha farklıysa da genel aile yapısı hâlâ aynı tavrı sürdürüyor. Anne babalar, çocuklarının iyi eğitimler alıp, başarılı gençler olmasını istiyor. Ama bunu yaparken ‘sıra dışı’ yönelimlere izinleri yok. Toplumca kabul görmüş bir düzende, yine kabul görmüş bir sıradanlık içinde gösterilmeli başarı. Farklı bir yöne kaydığında “Boş işler bunlar, git sen dersini çalış” öğüdüyle karşılaşan o kadar çok çocuk / genç var ki; yeteneğine daha gelişmeden ket vurulan. Hele bir de küçük bir yerde yaşıyorlarsa, ailelerini arkalarına alsalar bile, toplumun kurduğu barikatların önüne geçmeleri zor. Tıpkı geçen hafta vizyona giren “Bandırma Füze Kulübü”nün gençleri gibi.
 
1957 yılında ilk defa SSCB’nin Sputnik’le uzaya roket göndermesinden etkilenen bir grup Bandırmalı gencin hikâyesini izliyoruz filmde. Ajans haberlerinden 1950’lerde başlayan uzay çalışmalarını dikkatle dinliyor, bu konuda Amerika ve Sovyetler arasındaki yarışı soluksuz takip ediyorlar. Sputnik onları cesaretlendiriyor. Projenin başındaki Umut, ailesinin desteğini görüyor ama diğerlerinin böyle bir şansı yok. Ama birbirlerine olan inançları ve fezaya füze gönderme heyecanıyla kenetlenip Bandırma Füze Kulübü’nü kuruyorlar. Üstelik ne maddi imkânları var, ne de fizik hocalarını saymazsak, arkalarında bir okul desteği.
 
İçlerinden birinin babasının oto tamir atölyesinde gizlice başlıyorlar çalışmaya. İlk denemede minicik roket yarım metre kadar havalansa da anında yere çakılıyor. Ama roketin ayağı yerden kesildi mi kesildi. Kısa sürede Bandırma’da duyuluyor füze çalışmaları. Halk icat çıkaran, oturduğu yerde oturmayan bu çocukları alaya alıyor önceleri. Ama yılmıyorlar. Jandarma Komutanı’nın desteğiyle kendi atölyelerine geçiyorlar. Çalışmalarını ilerletiyorlar.
 
Oy toplama endişesindeki valinin sağladığı imkanlar da devreye girince ilk kez halk önünde füzelerini fırlatıyorlar. Biraz yükselip kendi ekseninde dönerek yere çakılan füze yangına sebep oluyor bir çiftçinin topraklarında. Halk dalgasını geçse de, vali bin pişman olsa da toprakları yanan çiftçi şikayetçi olmuyor: “Gençlerimizin önünü açmalıyız, ağaç dikme zamanı gelip bana yardım etsinler yeter” diyerek destek çıkıyor onlara. Bu motivasyon yetiyor, daha kararlı bir şekilde, nerede hata yaptıklarını bulmak üzere çalışmalarını sürdürüyorlar. Amerika’nın uzay üssü çalışmaları için Bandırma’da bulunan bir gazetecinin gençlerle ilgili endişelerini rapor etmesi üzerine CIA’in çalıştıkları atölyeyi yakmasına kadar. Ama yılmıyor Bandırmalı gençler. Çıktıkları yolda karşılaştıkları tüm engellere rağmen, inandıkları gerçekten vazgeçmeme kararlılıkları onları NASA’ya kadar taşıyor.
 
Yetenekli çocukların dramını, mutlu bir sonla ve büyük bir incelikle anlatan Ömer Faruk Sorak’ın yönettiği “Bandırma Füze Kulübü”, icat çıkarın diye cesaretlendiriyor gençleri. Kendi ufuklarının üstüne çıkmış çocuklarının arkalarında durması için aileleri de. Derinliği olan bir kendini iyi hisset filmi bu. İnandıkları doğrular, kurdukları hayaller uğruna, ailesine ve topluma karşı büyük mücadeleler veren gençlerin manifestosu olacak yeterlilikte. İzlemenizi çok isterim.
 
İcat çıkarın çocuklar!
 
“Güzel günler göreceğiz, güneşli günler göreceğiz”, motorları maviliklere süreceğimiz.
 
İyi pazarlar.