Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Nihan Bora | Kozadaki kadınlar

Kozadaki kadınlar

18 Aralık 2012 - 07:12 | Kendi halinde, dünyadan bihaber, cinsel arzuları bastırılmış, amaçsız ve bencilce kozalarında hayat süren üç kadın "Kozalar"ın merkezinde.
Adalet Ağaoğlu’nun “Kozalar” isimli eseri Aybike Esin Tumluer’in günümüz olaylarına uyarlamasıyla sahnedeBirkaç komşu bir araya geldi mi, gündemdeki olaylar konusunda uzman kesilmemeleri imkansızdır. Birbirlerini haklı çıkaracak veyahut birbirini ezecek cümlelerle kurulu sohbetler, bir gelenek neredeyse. Yıllardır bu böyle.

Böyle bir sohbetin içine düşüyoruz “Kozalar”da. Üç hali vakti yerinde kadın, misafirlikteler. Dinine bağlı ve tutucu rolünü üstlenen Aybike Esin Tumluer, oyun boyunca elindeki şişle, söyledikleri irite etse de, güldüren bir performans sergiliyor. Titiz ve bilmiş rolündeki Ezgi Coşkun’un, nispet yaptığında ve hava atma konusunda diğerlerinden öne geçtiğinde yüzünde oluşan ifadeyi uzun süre unutmam sanıyorum. Aralarında en genç olan ve evli olmasına rağmen erkek deyince tüyleri ürperen rolünü ise Gülçin Yiğit üstleniyor.

Aybike Esin Tumluer, Gülçin Yiğit ve Ezgi
Coşkun, "Kozalar"da.
Kendi halinde, dünyadan bihaber, cinsel arzuları bastırılmış, amaçsız ve bencilce kozalarında hayat süren bu üç kadının zenginliklerinden konuşuyor. Mal varlıkları, bunu nasıl değerlendirdikleri, çocukları, onların namuslu yetişmesi konu başlıklarından bazıları. Gündelik yaşamdan alınmış sıradan bir sohbet gibi görünse de, durum ilerleyen dakikalarda değişiyor. Önce Tarlabaşı’ndaki insanların, kendi binalarına taşınacaklarını duyup çılgına dönüyorlar. Sonra radyodan gelen türkü hoşlarına gidiyor, içlerinden gelen ritme engel olamıyorlar, ta ki şarkının sözleri başlayana dek. Kürtçe bir şarkı çıkıyor radyoda, suratlar ekşiyor, hemen konu değişiyor. Sonra televizyona bakılıyor. Haber bültenlerinde, Güneydoğu’dan şehit haberleri var. Bu önemli haber değil deyip geçiştiriyorlar, “Bize ne, biz mi ölün dedik!” diyorlar. Ama bunu gözümüzün içine baka baka, yüksek oyunculuklarla söylüyorlar.

Ezgi Coşkun, Aybike Esin
Tumluer ve Gülçin Yiğit.
Bir soyguncunun bankayı soyup kaçtığını öğrenip korkuyorlar. “Ya buraya gelirse” endişesine kapılan bu üç kadın, savunmasız kaldıklarında az önceki karakterleri üzerlerinden akıp gidiyor. Güçlü, “bize ne!” halleri yok oluyor. Korku, tüm bedenlerini sarıyor. “Biz kimseye dokunmuyoruz, kimse de bize dokunmasın”cılar aslında bu kadınlar. Her şeylerinden bahsetmelerinin ardında yatan sebep, sahip olduklarını kaybetme korkuları.

Kadın, öyle bir çığlık atıyor ki, irkiliyorum. Sanki sesinin ayarını kaçırmış gibi hissediyorum başta ama değil, bunu bilinçli olarak yapıyor. Seyirciyi ayıltmak, ne izlediğini yani gerçekten bizim aslında nelere ‘seyirci’ kaldığımızı düşündürtmek için bu ayarsız çığlıklar. Oyun, zincirinden kopup iyi bir müzik eşliğinde sona eriyor.

1971 yılında yazılan bu başarılı metin, gündeme ayarında uyarlanmış diyebilirim. Oyunculukların başarılı olduğunu söylemek mümkün fakat zaman zaman oyuncuların fazla hızlı konuşmasından nelere gönderme yapıldığını anlamakta zorluk çektim. Böylesine ironik göndermelerin olduğu bir oyunda, hızlı olmak yerine üzerine basılsa o cümlelerin, oyun daha iyi algılanabilir diye düşünüyorum.

“Kozalar”, seyirciyi izlerken sinirlendiriyor belki ama durup düşününce seyircinin özeleştiri yapması için de iyi bir fırsat sunuyor.

Metin: Adalet Ağaoğlu
Kurgu/Yönetim: Aybike Esin Tumluer
Proje Koordinatörü: Didem Kaplan
Proje Asistanı: Berk Şenöz
Işık/Video Tasarım: Zeki Elveriş
Dramaturg: Ufuk Tan Altunkaya
Afiş Tasarım: Alper Duran
Oyuncular: Aybike Esin Tumluer, Ezgi Coşkun, Gülçin Yiğit

6-7-8-27-28 OCAK 2013
www.mekanarti.com