Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Nil Kural | Altın Palmiye’si var, Oscar’ı eksik

Altın Palmiye’si var, Oscar’ı eksik

28 Haziran 2013 - 07:06
Her zaman takip edilmesi gereken yönetmenlerden Gus Van Sant, çevreci bir mesaja sahip “Kayıp Umutlar / Promised Land”le bu hafta izleyicisini bekliyorBaşrolünü Amerikalı sineması Gus Van Sant’ın yakın olduğu isimlerden Matt Damon’ın üstlendiği film, çevre felaketlerine yol açan bir doğal gaz firmasının çalışanının geçirdiği değişim üzerine… Gus Van Sant’ın Berlin Film Festivali’nde de yarışan bu yeni filminin vizyona girmesi vesilesiyle en iyi beş filmini seçtik.

River Phoenix ve Keanu Reeves, 1991 yapımı "Benim Güzel Idaho'm / My Own Private Idaho"da iki erkek fahişeyi canlandırıyorlardı.


“Benim Güzel Idaho'm / My Own Private Idaho” (1991)

“Mala Noche” ve “Drugstore Cowboy” ile sinemayı yakından takip edenlerin keşfettiği Gus Van Sant, “Benim Güzel Idaho’m”la Amerikan sinemasının ümit vaat eden isimlerinden biri olduğunu bir kez daha gösterdi ve saygınlık kazandı. Başrollerini River Phoenix ve Keanu Revees’in paylaştığı film, yakın arkadaş olan iki erkek fahişenin yol hikayesiydi. Shakespeare’in eserlerinden yola çıkan Van Sant, kişisel yolculuk filmlerinin en iyilerinden birini çekti. Film genç yaşta hayatını kaybeden River Phoenix’e de Venedik Film Festivali’nden En İyi Erkek Oyuncu Ödülü kazandırdı ve Yeni Kuir Sinema’nın da öne çıkan yapımlarından biri oldu.

Robin Williams ve Matt Damon, eğitimsiz matematik dehası Will Hunting'in hayatındaki değişimi anlatan "Can Dostum / Good Will Hunting"de (1997).


“Can Dostum / Good Will Hunting” (1997)

Gus Van Sant’ı ana akım sinema izleyicisine tanıtan film, beklenmedik bir başarı elde eden “Can Dostum” oldu. O zamanlar kimsenin tanımadığı iki aktör olan Matt Damon ve Ben Affleck’in yazdığı senaryo, Gus Van Sant’ın yönetmenliğinde gişede büyük başarı etti. 9 dalda Oscar adayı olup senaryo ve yardımcı erkek oyuncu dallarında kazanan bir filme dönüştü. Damon’ın canlandırdığı ana karakterin, kapıcı olarak çalıştığı prestijli üniversite MIT’de matematikte dâhi olduğunun ortaya çıkması üzerinden giden film, halen 1990’lar sinemasının köşe taşları arasında yerini koruyor.

1999'da iki lise öğrencisinin gerçekleştirdiği Columbine Lisesi katliamından ilham alan "Fil / Elephant" (2003), Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye kazandı.


“Fil / Elephant” (2003)

Macar usta sinemacı Bela Tarr’ın filmleriyle karşılaştıktan sonra anlatım dilinde tamamen değişikliğe gitmeye karar veren, minimalist, az kesmeli uzun planları tercih eden Gus Van Sant, bu şekilde önce “Gerry”i çekti. Ama yeni benimsediği anlatım tarzıyla en büyük başarısına “Fil”le imza attı. 1999’daki Columbine Lisesi’ndeki katliamdan yola çıkan Gus Van Sant, bazı öğrencileri takip ederek izleyicisini bu felakete adım adım yaklaştırıyordu. Film, Cannes Film Festivali’nden Altın Palmiye almasının yanı sıra dönemin üzerinde en çok konuşulan yapımlarından biri oldu.

Michael Pitt, Kurt Cobain'in son günlerini anlatan "Son Günler / Last Days" (2005) filminde ünlü grunge müzisyenini canlandırdı.


“Son Günler / Last Days” (2005)

Yeni Gus Van Sant tarzı bu kez Nirvana’nın solisti Kurt Cobain’in intiharından önceki son günlerinin kurmaca bir anlatımı “Son Günler”de karşımıza çıktı. Michael Pitt’in canlandırdığı Cobain, karısıyla tartışıyor, arkadaşlarıyla vakit geçiriyor, müzik yapıyordu. Van Sant bir kez daha büyük dramatik etkilerin değil, izleyiciye alan açan zarif bir filmin peşindeydi. Film Nirvana hayranlarını memnun etmese de, sinema takipçileri arasında sıkı hayranlar edinen etkileyici bir yapımdı.

James Franco ve Sean Penn, 1970'lerin ünlü eşcinsel hakları savunucusu Harvey Milk'in hayatını anlatan "Milk"te (2008).


“Milk” (2008)

Gay hakları aktivisti ve politikacı Harvey Milk’in hayatını ve mücadelesini anlatan filmde Gus Van Sant, minimalist anlatımı bir kenara bırakıp, bir kez daha klasik, geniş kitleleri kucaklayacak bir anlatımına yöneldi. Sonuç Milk’i yakından tanımamıza vesile olan, ideallerinden vazgeçmeyen bir adamın portresini çizebilen bir filmdi ve pek çok Oscar adaylığı kazandı. Ancak “Can Dostum”da olduğu gibi bir kez daha yazar ve oyuncu (Sean Penn) Oscar kazanırken, Gus Van Sant’in yönetmenliği ödül alamadı.