Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Özge Yılmaz | Müzedeki sinema
01 Kasım 2012 - 07:11 | Salt Beyoğlu'nun Açık Sinema'sına filmin her anında girilebiliyor.
İstanbullu sanat izleyicisi için sanat kurumları artık salt sergi görmek için girilen binalar değil. Sineması, kütüphanesi, restoranı, kitapçısıyla hayatın aktığı mekânlar...Dünyanın belli başlı müzelerine baktığımızda çoğunun bir sineması olduğunu görürüz. Sergi programlarının yanı sıra film programları da oluşturur, belirli konseptler dahilinde ender bulunan, kolay ulaşılamayan filmleri sinemalarında gösterirler. Bu gelenek İstanbul’un büyük sanat kurumlarınca da benimsendi. SALT, İstanbul Modern ve Pera Müzesi kimi zaman sergi programlarına paralel, kimi zamansa bağımsız temalarla geliştirdikleri film programlarıyla ziyaretçilerine önemli bir kaynak sunuyorlar. İstanbullu sanat izleyicisi için sanat kurumları artık salt sergi görmek için girilen binalar değil. Sineması, kütüphanesi, restoranı, kitapçısıyla hayatın aktığı mekânlar.

“Stalin by Picasso or Portrait of Woman with Moustache”,
yön. Lene Berg.
SALT Beyoğlu, İstiklal Caddesi’nin bir uzantısı gibi hissettiğiniz davetkar girişi Forum’la herkesi içeri çağırıyor. Bilgisayarınızı ya da kitabınızı alıp rahatlıkla çalışabileceğiniz bu giriş katında bulunan Açık Sinema/Walk-in Cinema da adı üzerinde isteyen herkesin gösterilen filmin her anında girebileceği bir açık sinema. Hakan Demirel tarafından tasarlanan Açık Sinema’da 21 Aralık’a dek izlenebilecek olan Lene Berg imzalı “Stalin by Picasso or Portrait of Woman with Moustache”, küratörlüğünü Zeynep Yasa Yaman’ın yaptığı, 30 Aralık’a kadar SALT Galata’da devam eden “İstanbul Eindhoven-SALTVanabbe: Modern Zamanlar” sergisi kapsamında gösteriliyor. 17 Kasım’a dek devam edecek olan ve Esra Sarıgedik Öktem küratörlüğünde düzenlenen “Ölçek, Mertebe, Tedbir” programı kapsamında ise Isaac Julien’in iki filmi gösteriliyor: “FRANTZ FANON: Peau Noire, Masque Blanc” ve “WESTERN UNION: Small Boats”. SALT, gerek Galata, gerekse Beyoğlu binalarında düzenlenen gösterimleriyle sanat izleyicilerini çok değerli film ve videolarla buluşturmakla kalmıyor; zaman zaman da Documentarist ve Lüferli Filmler Festivali gibi organizasyonlarla yaptığı işbirlikeriyle mekânlarını bu festivallere açıyor.

"Wodabee - Güneşin Çobanları" (1989), İstanbul
Modern'in Werner Herzog belgesel retrospektifinde
gösteriliyor.
İstanbul’un iki önemli müzesi, İstanbul Modern ve Pera Müzesi de film programlarıyla izleyicilerine yeni ufuklar sunuyor. Ne bir sinemateki ne de art house filmlerin izleyici ile buluşabileceği yeterli sinema salonu olan İstanbul’da bu iki müze sineması çok önemli işlere imza atıyor. Yıllardır pek çok önemli film programına ev sahipliği yapan İstanbul Modern Sinema, 1- 11 Kasım arasını Werner Herzog’a ayırmış. Goethe Institut Istanbul işbirliğiyle düzenlenen program “Sonuna Kadar... ve Sondan da Öteye”, Herzog’un 40 yılından 24 önemli belgeselini içeriyor. Pera Film ise bu hafta ziyaretçilerine Meksika Büyükelçiliği ve Instituto Cervantes işbirliğiyle Meksika’daki geleneksel “Ölülerin Günü” kutlamalarını ve ritüellerini inceleyen bir film seçkisi sunuyor: “Meksika, Ölülerin Günü” programında, Yabancı Dilde En İyi Film Akademi Ödülü kategorisine aday gösterilen ilk Meksika filmi olan 1960 tarihli “Macario” ve daha geç yıllara ait, özellikle ölüm temasına ve ölümle ilişkili ritüellere değinen filmler yer alıyor. Beş kurmaca, iki belgesel ve üç kısa film 18 Kasım’a dek “Meksika, Ölülerin Günü” programında görebilirisiniz.

SALT, İstanbul Modern ve Pera Müzesi’nde yer alan film gösterimlerinin detayları için:

www.saltonline.org/tr/tag/11/gosterim
www.istanbulmodern.org/tr/sinema
www.peramuzesi.org.tr