Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Seçkin Selvi | 1. katta oturan Bay Şvayk’ın savaşı büyütüşüne dair

1. katta oturan Bay Şvayk’ın savaşı büyütüşüne dair

23 Mayıs 2016 - 10:05
Yaroslav Haşek’in her daim güncel oyunu “Aslan Asker Şvayk” bu kez Eskişehir B.B. Şehir Tiyatrosu yorumuyla izleyici karşısında
Yazan: Yaroslav Haşek, Çeviren: Selahattin Hilav, Uyarlayan ve Yöneten: Yunus Emre Bozdoğan, Dramaturg: Sibel Arıcan, Müzik: Fatih Veli Ölmez, Dekor Tasarım: Anıl Işık, Kostüm Tasarım: Tülay Kale, Işık Tasarım: Ersen Tunççekiç, Hareket Düzeni: Filiz Sızanlı, Kum Sanatı tasarım: Melek-Veysel Çelikdemir, Oyuncular: Sermet Yeşil, Ercüment Yılmaz, İsmail Dündar, Umut Bazlama, H.Tolga Tümer, İlkyaz Arslan, Özgün Can Karaburun, Ceyda Çınar Onbul, Orçun Ertaman.
 
Savaş karşıtı ilk bilinçli oyun olarak tanımlanan “Aslan Asker Şvayk”, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof.Dr.Yılmaz Büyükerşen’in şu dileğiyle sunuluyor:
 
“Ulusların ortak bir akılda bir araya gelerek savaşa ve insanı yok etmeye değil, barışı sağlamaya yönelik girişimlerde bulunması içten dileğimizdir.”
 
Tiyatronun Genel Sanat Yönetmeni Ercüment Yılmaz da oyunu neden seçtiklerini şöyle açıklıyor:
 
“Çünkü tam zamanı şimdi…Sadece ‘emir’lerin var olduğu bir hiçlik dünyasını sorgulamanın… Küçük bir  azınlığın çıkarları uğruna ‘ölüm’e giden insanları düşünmenin…Savaş denen o anlamsızlığa karşı, düşünceyi, demokrasiyi, insanlığı, geleceği ve umudu paylaşmanın, vakit çok geç olmadan anlamamızın ve anlatmamızın ‘tam zamanı’…
 
Kaldığımız yerden ‘Aslan Asker Şvayk’la devam edelim öyleyse…”
 
 
“Savaşın çocukluğunu biliriz, onu biz büyüttük.”
 
Şvayk gençlik arkadaşımdır benim. Dile kolay, 1963’ten bu yana 53 yıldır sürüyor tanışıklığımız, dostluğumuz. Yaroslav Haşek’i tanımadım, ama Selahattin Hilav can dostlarımdan biridir. Şvayk’la dostluğum ise, dünyaya aynı pencereden bakmamızdan kaynaklanıyor. Bu yıllar içinde Genco Erkal’ın unutulmaz Şvayk’ını birkaç kez daha izleme şansına ermemin yanı sıra BertoltBrecht’in, Şvayk’ı daha sonraki yıllara taşıyan “Şvayk II.Dünya Savaşında” oyununda da karşılaştım eski dostla.
 
“Şvayk bir “aptal” mıdır, yoksa bir “abdal” mı?” sorusu hayli tartışıldı zamanında. Ercüment Yımaz’ın “Sormadan merak etmeden itaat eden” tanımlaması, sanki günümüze daha uygun düşüyor; hani bugün başımızı çevirdiğimizde karşımızda duran her iki  kişiden biri gibi.
 
Eskişehirlilerin oyunu
 
Eskişehir Şehir Tiyatroları, Sibel Arıcan’ın çok başarılı dramaturgisi ile sahneliyor oyunu. Bilinçli, bilgili, özenli bir dramaturgi. Arıcan’ın “Savaşa dair birkaç sözü var, belki de barışa…” diye tanıttığı Şvayk’ın serüveni, savaş çığırtkanlığını, militarizmi, insanlık tarihinin en acımasız savaşlarını, tüm anlamsızlıkları ve gülünçlükleriyle yerden yere vuruyor.
 
Anıl Işık’ın çok kullanışlı, ekonomik dekor tasarımı, Ersen Tunççekiç’in ışık düzeniyle birleşince, çeçitli sahnelerden ve hemen her sahnede değişen mekânlardan oluşan oyun kurgusunun aksaksız yürümesini sağlıyor. Filiz Sızanlı’nın son derece uyumlu hareket düzeni de bu akışa katlıda bulunuyor. Tülay Kale’nin kostümleri bizi hem 1.Dünya Savaşı günlerine götürüyor, hem de günümüze getirmeyi başarıyor. Fatih Veli Ölmez’in müziği, Melek ve Veysel Çelikdemir’in kum sanatı tasarımı başlı başına özgün sanat yapıtları. 
 
 
Hiç kuşkusuz bu orkestrasyonun hayata geçmesini gerçekleştiren bir orkestra şefi var: Oyunu uyarlayan ve yöneten Yunus Emre Bozdoğan.
 
Oyuna  “İnsanlar nasıl ‘savaş istiyoruz’ diye bağırabilirler? Eğer bağırabiliyorlarsa onları bağıracak duruma getiren kimlerdir? Kimse savaş istemese onlar kendi başlarına savaşabilirler mi?” sorunsalından yaklaşan ve bu sorulara yanıt arayan Bozdoğan, sonuçta yılın en önemli, en başarılı yapımlarından birine imzasını atıyor. 
 
Savaş öncesi günlerin ve savaş sürecinin vatandaşları, itaat edenleri, etmeyenleri, savaşa azmettirenleri, azmettirenlerin maşaları, onca insan dokuz oyuncuyla taşınıyor sahneye: Sermet Yeşil, Ercüment Yılmaz, İsmail Dündar, Umut Bazlama, H.Tolga Tümer, İlkyaz Arslan, Özgün Can Karaburun, Ceyda Çınar Onbul, Orçun Ertaman. Oyuncular çok disiplinli bir ekip oyunculuğuyla, çok uyumlu bir koro olarak oyunu omuzlarına alıp yükseltiyorlar. Ekip olarak başarılı olmanın sırrı hiç kuşkusuz kişisel olarak başarılı olmakta gizli. Çok farklı karakterleri, çok farklı ortamlarda canlandıran oyuncular, işte bu sırrı çözmüş görünüyorlar.
 
Ne var ki, oyunun adı Şvayk. Ve Şvayk onca insanın arasından sıyrılmak durumunda. O hem 1.katta oturan bir köpek satıcısı, hem 'savaşın çocukluğunu bilenlerden' biri. Son yılların en başarılı oyuncularından Sermet Yeşil, bütün alkışları hak eden bir performans gösteriyor.
 

* * *

 

Kürt Tiyatrosu’nun kitabı çıktı

 
 
Oyuncu ve yönetmen Aydın Orak’ın 15 yıl boyunca biriktirdiği Kürt Tiyatrosuyla ilgili bilgi, belge, fotoğraf ve dokümanları bir kitapta toplayan “Kürt Tiyatrosu” kitabı Doruk Yayınları’ndan çıktı.
 
Mezopotamya’da tiyatronun doğuşundan dengbêjlik geleneğine, 1893’te Osmanlı’daki Kürt Tiyatrosu’ndan günümüze; Türkiye, İran, Irak, Suriye, Rusya, Ermenistan, Gürcistan, Ürdün ve Avrupa’ya kadar tüm bilgiler belgeleriyle kitapta yerini alıyor. Ayrıca dengbêjlik ve tragedya, karşılaştırmalı oyun geleneğiyle analiz ediliyor. Mardin’de bulunan 2 bin yıllık tiyatro maskları ne anlama geliyor? Kürt Tiyatrosu’nda dengbêjliğin yeri nedir? Yazar bunun gibi birçok soruyu da tartışmaya açıyor. Bugüne kadar Kürt Tiyatrosu’nun sahnesinden geçen tüm topluluk, oyun, mekân ve tiyatro insanlarına ayrıntılı ve görselleriyle yer alıyor. Oyuncu, yönetmen ve seyircilerin görüşleri zamanının mantığını anlamak için önemli bir yer tutuyor. Bugüne kadar Kürt Tiyatrosu ile ilgili Türkiye’de yayınlanan tek kaynak olan kitap geleneksel ve modern Kürt Tiyatrosu ile ilgili bilinmeyen tüm gerçekleri barındırıyor. 
 

* * *

 
 

Nebahat Karyağdı ''Yeni Bir…''

26 Mayıs – 12 Haziran
 
 
Günümüzde savaşlar, göçler, ötekileştirme, cinsel kimliklere açılan savaşlar, küresel ısınma, ekonomik kriz gibi pek çok sorunla evrendeki mesaisine devam eden dünya için büyük bir kaostan söz edebiliriz.
 
Peki, tüm bu kaosun ortasındaki insanlık için "yeni bir..." umuttan da bahsedebilir miyiz diye düşünen sanatçı Nebahat Karyağdı, “Yeni Bir…” isimli sergisinde zıtlıkların birlikteliğine övgü taşıyan imgeleriyle, iyi, kötü, mutluluk, kaos, özgürlük, umut, başlangıç ve aşk gibi değerlere övgü ile yaklaşılırken yabancılaşma, tutsaklık, baskı, ötekileştirme kavramlarını sorguluyor. Son bir yıl içinde yaptığı yağlıboya ve akrilik çalışmalarında Karyağdı, popüler kültür ikonlarını bu değerler ışığında yargılıyor ve kendi imgelerini yeni bir dille ortaya koyuyor.
 
Coşkulu renkler ve cesur fırça darbeleriyle tanınan sanatçı yeni resimleri ile dünyadaki tüm olumsuzluklara rağmen hayata umutla bakarken izleyicilerini kendisine ve sanatına eşlik etmeye davet ediyor. Sergi Galeri Eksen’in Balat şubesinde yer alıyor.
 

Begüm Canel Mutfaktaki Sırlar & Odalar

28 Mayıs - 10 Haziran
 
 
“Farklı mekânlar farklı düşünsel alanlar yaratır imgelerde… Eskimiş bir tahtanın oyuntusu, varaklı, işlemeli eşyalar bazen koyu bazen pastel tonlarda küçük çiçek işlemeli duvar kâğıtları, bordürler neden devir insanında pek az kişiyi cezbeder? Yahut yer yer duvarları nemden akan, içerisindeki bazı boşluklardan ıhlamur ağacı kokusu sızan, şömine gereçleri yere dağılmış, ilişikteki servis penceresinden süzülen gölgeler, yüksek tavanlı odanın duvarında tahtadan yapılmış eski bir saklama dolabı içindeki bir takım objelerle mekânın donatılması Belki diyeceksiniz;“Ben ürkerim bunca gizemden! ”Peki, bende sormak isterim; Şimdilerde çok moderniz? Fakat dünya çıkar savaşları halinde? Her şey çok mu “aydınlık” çok mu iyilik adına? Eski savaşlar bile daha adildi, tüfeksiz kılıçsız saf bedenlerle kişilerin, salt kendi hakkını korumaya adanmış dövüşleri de gerçekleşirdi mertçe! Batının sahte ışıkları gözümüzü boyayıp bize kendi kimliğimizi unutturmasına izin vermeyin! Doğunun da içtenliğini yıkmayın! Yalan dolan menfaat uğruna aldatıcı gündüzlerden korkun esas! Karanlıktan korkmayın zira... Bazen ışık daha canidir ki o ruhsuz gören gözlerin karanlığıdır. Bir dostum var benim; Mutfağımın maskotu epey efkârlı fakat cin gibi her olan bitenin farkında! Haddinden fazla dağarcığı var, maharetli etekleri uçuştuğu gibi dert de dinliyor, sanki sanırsın kılıf giymiş “gerçek” insan!“Mutfaktaki Sırlar ve Odalar” da nice “yaşanmamışlıklar” gizledim mekânlarıma… Pek çok insan zayi oldu şimdilerde. Portrelerimin ifadesi böyle çıktı. Onlar onlardan kurbanlardı. Nice yaşanacak ulvi duyguların kıyısından döndüler. “
 
Galeri Eksen Nişantaşı şubesinde.
 
Galeri Eksen Balat Art & Artist House
Ayan Caddesi No:32 Balat  - 0212 327 3499
Maçka Caddesi | No:29 | Nişantaşı - 0212 219 08
 

* * *

 
 

SERKAN BAYER “RASDELKA II (DOĞU - BATI)” SERGİSİ 

13 Mayıs – 13 Haziran 2016
 
 
Serkan Bayer’in  RASDELKA 1 sergisi’ne de ev sahipliği yapan Mine Sanat Galerisi, Nişantaşı galerisinde RASDELKA 2 (Doğu-Batı) sentezi ile farklı bir tarzı sanatseverlerle buluşturacak.  Özel olarak geliştirdiği ve sadece kendisinin kullandığı harç ile dikkat çeken eserleriyle Rasdelka kavramına yeni bir bakış açısı getiren Serkan Bayer,  “Yeni (Doğu-Batı)” konseptli sergisinde ikona çizgilerini ve soyut sanat dilini, resim ve heykel sanatını tuvalde birlikte kullanarak izleyiciye aktarıyor.
 
Önceki sergilerine nazaran bu sefer görünmeyeni 3 boyutlu olarak da görünür kılan Serkan Bayer, soyut ve somut kavramları simgeselleştirerek izleyiciye sunuyor. Resimlere baktığımızda ilk gözümüze çarpanın bilgelik gömleği olarak adlandırdığı dış örtünün içerisinde bulunan soyut figürler oluyor. Hacimsel olarak çok katmanlı ve 3 boyutlu olan eserler sanatçının geliştirdiği farklı uygulamalarıyla öne çıkıyor. Rasdelka serilerini süreç içerisinde geliştiren sanatçı eserlerinde kendi geliştirdiği farklı teknik ve bakış açılarını sergiliyor.
 

Nara Walker - Kaosun İçindeki Güzellik

17 Mayıs – 5 Haziran
 
 
Mine Sanat Galerisi Bodrum, Yalıkavak’ta Avustralya kökenli ödüllü sanatçı Nara Walker’ın Türkiye’deki ilk sergisini sunuyor. Nara Walker, güzel sanatlar alanındaki Bachelour derecesini Avustralya’daki Griffith Üniversitesi’nde almıştır. Sanatçının işlerindeki her bir fırça darbesi bir yandan saf duyguyu temsil ederken bir yandan da resim ve izleyici arasında bir bağlantı kuruyor. Yaratım süreciyle buluşan eser, fiziksel bir parça olarak ortaya çıkıyor. Sanatçının kullandığı yağlı boya ise bedenin fizikselliğini çağrıştırıyor ve aynı zamanda oynundaki zihin katmanlarını gösteriyor. Nara Walker, şehvet içeren işlerinde Soyut Ekspresyonizm’i sürdürür. Ariadne’ninİpliği’ndeki gibi izleyici metaforların ve şahane renklerin yolculuğuna çıkar. Her bir parça hareketin bir ilüzyonu gibidir.
 
 
Teşvikiye, Dr. Orhan Ersek Sok. No:28/A D:2 Nişantaşı
Yalıkavak, Palmarina No: D105,  Çökertme Cad. Bodrum