Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Seçkin Selvi | Abelard – Müzikle İyileşmek

Abelard – Müzikle İyileşmek

24 Mayıs 2018 - 05:05 | "Bizler Rüyaların yapıldığı malzemeden yapıldık ve küçük ömrümüz yine uykuyla noktalanır.” Shakespeare
İşgal Laboratuvarı ekibi, oyuncu, yönetmen, müzisyen Selim Can Yalçın ve psikanalist Ümit Eren Yurtsever’ın birlikte tasarladıkları “Abelard-Müzikle İyileşmek” projesi ile sanatçılara ve izleyicilere yeni bir deneyim yaşatıyor.
 
ABELARD- Yazan: Ümit Eren Yurtsever, Selim Can Yalçın, Yöneten–Tasarım: Selim Can Yalçın, Müzik: Selim Can Yalçın, Barış Manisa, Sahne Düzeni-Yönetmen Yardımcısı: Marta Montevecchi, Yapım Asistanı: İrem Akbal, Asistan: Cihangir Meşeli, Sahnedekiler: Derya Günaydın, Hazal Uprak, Selim Can Yalçın 
 
Tatavla Tiyatro’ya girdiğimizde çok farklı bir dekorla karşılaşıyoruz. Sahneye sıfırdan bir oda inşa edilmiş, kendi duvarları, çeşitli iç çamaşırlarından oluşturulmuş kendi tavanı, kulis kapısı değil de kendi özgün kapıları, duvardan duvara halılarla kaplı kendi zemini olan bağımsız bir oda. Belki buna oda değil de, zihnin mekânlaşmış hali demek daha doğru olur; çünkü orada gördüklerimiz birinin/birilerinin zihninde yer alan görüntüler, rüyalar, kâbuslar, yaşamlar.
 
"Güney Amerika’daki darbeler ve askerî cunta dönemlerinde hayatı ailesinin suçlanmasıyla ve kaçarak geçmiş bir gencin parçalanmış zihnini bir araya getirmesi için alışılmışın dışında bir hassasiyet ve hayal gücü ile çalışan Psikanalist Rosenfeld’in Abelard ile ilişkisi üzerine bir rüya...” diye tanıtılıyor oyun. Rosenfeld kitabında bu kişinin gerçek adını gizleyerek onu Abelard adıyla tanıtmış. Doğru olan da bu olsa gerek, zira sadece hekimlik etiği olarak hastanın adını gizlemenin ötesinde, dünyanın dört yanındaki zorbalık rejimlerinde benzer travmaları yaşayan, benzer süreçlerden geçmiş yüz binlerce insan olduğu için hepsini bir ad altında bütünleştirmek o travmanın/travmaların genellemesini yapmak anlamına da geliyor.
 
"Gerçeklikten çok uzak olunan varsanısal bir karmaşa durumunda bile, bir zamanlar zihinlerinin bir köşesinde gizlenmiş normal bir kişi vardı." Freud
 
 
Oyun ve Yorumu
 
Psikanalist Ümit Eren Yurtsever ve Selim Can Yalçın, Abelard’a müzikle iyileştirmek yöntemini uygulayan Dr. David Rosenfeld’in “Ruh, Zihin ve Psikanalist” adlı kitabının ilk bölümünden yola çıkarak bu projeyi tasarlamış ve çalışma sürecinde gelişmeye başlayan bir dille, ekibin Abelard hakkında gördüğü veya Abelard’ın gördüğünü hayal ettiği bir rüyayı ya da kâbusu sahneye aktarmışlar. 
 
Zihinsel mekân dediğim ya da Abelard(lar)’ın bilinçaltı dünyasını simgeleyen odanın zemini ilk bakışta bir ibadethaneyi çağrıştıran çeşitli taban halıları ve seccade boyutunda halılarla kaplı, buna karşılık odanın tavanı sutyenler, büstiyerler, külotlarla dokunmuş. Proje tasarımcılarının bu yaklaşımla, Abelard’ın doğuştan var olan cinsel içgüdüsü ile sonradan edinilen dinsel inanç arasındaki gidiş gelişlerini, bu iki uç arasındaki sıkışmışlığını aktarmayı amaçladıkları izlenimi oluştu bende. Hiç kuşkusuz yanılıyor da olabilirim. Ama bu oyun izleyiciyi Abelard’ın rüyasının içine alıyorsa, izleyicinin de kendine özgü izlenim rüyaları olabilir diye düşünüyorum.
 
Üstelik yönetmen Selim Can Yalçın, seyircilerin rüyaya/hayale kapılıp gitmelerini önlemek için, oyun düzenine çarpıcı gerçeklikler yerleştirmiş. Her şeyden önce, oyuncu olarak da oyunda yer alan Yalçın, oyun müziklerini sahnenin kenarına, seyircilerin gözü önüne yerleştirdiği bir bilgisayar ve müzik enstrümanları düzeniyle çözümlüyor. Kendisinin oyun sırası geldiğinde de yerinden kalkıp sahneye/odaya giriyor. 
 
Rüya sahnelerinin alışılmış ışık düzeninden çok farklı olarak düz ışıkta oynanan oyunda, gerekli ışık değişimleri de sahne kenarında duran ayaklı lambaların oyuncular tarafından yer değiştirmesiyle sağlanıyor. Sahne düzenini tasarlayan, aynı zamanda yönetmen yardımcısı olan Marta Montevecchi’nin bu tasarımı, Yalçın’ın yorumuyla bütünleşince hayal ile gerçek, bilinçaltı ile bilinç arasındaki denge kusursuz olarak ortaya çıkıyor. Oyunun kurgusunda yeni bir dilin ortaya çıktığını belirten ekip, sözel anlatımdan olabildiğince uzaklaşarak hareket tiyatrosu ile dansı birleştiren bir oyun düzeni sunuyor. Oyunun yönetmeni Yalçın koreografiyi de üstlenerek bedenin sınırlarını hayli zorlayan bir hareketlilik getiriyor dans düzenine.
 
                  Hazal Uprak                                                                      Derya Günaydın                                                                                                                                                                                                                                                                                                                               
                                                                                                                
Oyunun başarılı oyuncuları Hazal Uprak, Derya Günaydın ve Selim Can Yalçın, yaklaşık iki saat süren oyunda, edebiyattaki bilinç akışı tekniğini müthiş hızlı bir devinim ritmiyle sahneye taşıyorlar. Yer yer müzikle, yer yer derinlerden kopan çığlıklarla kesilen dans düzeni, seyircileri hayret dolu bir hayranlığa sürüklerken, Şili’de ve Arjantin’de ve Guantamo’da ve Ziver Bey Köşkünde ve Gulag takımadaları’nda ve Sibirya’da ve Sansaryan Handa ve Güney Afrika’da ve dünyanın daha nice yerlerinde nice işkencehanelerdeki uygulamaların gerçeğinden de koparmamak bilincini ve başarısını gösteriyor. 
 

İletişim: 0212. 233 52 30 – 0538. 371 87 92

* * *

 

 

 

Göç Dalgası

 

Ezop Sahne Beşiktaş yapımı olan “Göç Dalgası” şu sözlerle sunuluyor: 
 
“Bir yılbaşı akşamı. Zaman gibi mekân da belirsiz. Tarihî bir kırılmanın eşiğindedir dünya. Varlıklı ve ayrıcalıklı insanlar tarafından “Göç Dalgası” adlı bir proje geliştirilmiş, sıradan insanların, bir radyo dalgası ile bilinçlerini kaybederek her emre itaat eden kölelere dönüştürülmesi planlanmıştır. 
 
Buluş ortada; fakat kim yapacak bu uygulamayı ve tam olarak neye dönüşecek insanlar? Hem böyle bir şey mümkün olabilir mi; yoksa anlatılanlar sadece kurgudan ibaret bir distopya olarak mı kalacak hafızalarda? Belki ikisi de değildir ve biz zaten sayısız “Göç Dalgası” içerisinde yüzüyoruzdur.”
 
Distopik bir evrende geçen tek kişilik oyun ekibi şöyle kurulmuş:   
 
Yazan: Yusuf Dündar, Yöneten: Burcu Salihoğlu, Dekor Tasarımı & Styling: Tomris Kuzu, Işık Tasarımı: Cem Yılmazer, Müzik: GTR Jingle - Gökhan Türkmen & Aytaç Özgüm, Koreografi: Hicran Akın, Video: Gülay Özbilge, Oynayan: Nuri Karadeniz
 
İletişim: 0544 396 74 00
 
* * *