Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Seçkin Selvi | Bu herhalde bir alıştırma

Bu herhalde bir alıştırma

19 Ocak 2013 - 10:01 | Pınar Öğün ve Memet Ali Alabora,
Müzikli iktidar oyunu olarak tanıtılan Mi Minör, Radikal Gazetesi tarafından “2012 Yılının En İyi Tiyatro Oyunu” seçilmiş. Belki “gösteri” denseydi daha doğru olurduMi Minör çıtanın altında kalmış

Mİ MİNÖR- Yazan: Meltem Arıkan, Yöneten: Memet Ali Alabora, Müzik: Evrim Demirel, Işık Tasarımı: Fikret Kemal Yiğitcan, Dekor: Kerem Çetinel, Kostüm: Meral Cebecioğlu, Dijital Tasarım: Nine, Görsel İletişim Tasarımı: Melin Edomwonyi, Ses-Görüntü: Selçuk Artut, Oyuncular: Mehmet Ali Alabora, Pınar Öğün, Can Kahraman, Sennur Nogaylar, A.Fuat Onan, Coşku Cem Akkaya, Bora Cengiz, Gözde Seda Altuner, Barış Yalçınsoy, Gizem Yağız, Onur Ay, Öznur Serçeler, Anıl Eroğul, Cansu Kasapoğlu, Deniz Çakır, Ege Arıkan.

Mi Minör gösterisi, “Pinima” adında, her şeye başkanın karar verdiği bir demokrasi ve hukuk ülkesinde geçiyor. Halka sağlanan büyük kolaylıklar arasında insanların düşünerek kendilerini yormamaları için onların yerine başkanın düşünmesi, seçimlerde zorlanmamaları için var olan iki partinin de aynı adayla seçime katılması gibi uygulamalar var. Tabii o halka bir de “öcü” gerektiği için, o tehlike de uzaylılar olarak dayatılıyor. Tabii ileri demokrasilerde olması gerektiği gibi bir takım yasaklar da var. Örneğin kadınlar uluorta yalayarak dondurma yiyemezler. Genç nesillerin ahlakı özenle korunur. Yine her ileri demokraside olduğu gibi muzırlık yapan bir sokak piyanisti var. Piyanoda tiz seslerin çalınması yasaklanınca, piyanist her şeye karşı tavır alıyor ve bu duruşunu müziğiyle dile getiriyor.

Gösterinin Niteliği

Müzikli iktidar oyunu olarak tanıtılan Mi Minör, Radikal Gazetesi tarafından “2012 Yılının En İyi Tiyatro Oyunu” seçilmiş. Belki “gösteri” denseydi daha doğru olurdu. Mi Minör, biçimi ve kullandığı enstrümanlarla yeni bir anlayış sunuyor. Açık bir alanda, seyircinin oyuncularla iç içe dolaştığı bir ortamda oynanıyor ve Ustream, Facebook, Twitter gibi sosyal medya araçları, dolayısıyla seyircilerin akıllı telefonları da gösteri sürecine katılıyor. Böylece bir mekândaki gösteri bu enstrümanlar aracılığıyla dünyanın çeşitli yerlerinde izlenebiliyor. Piyanist ve ekibinin amacı da bu ileri demokrasi ülkesinde yaşananları dünyaya duyurmak.

Sosyal medyadaki tepkiler de anında salona projeksiyonla yansıtılıyor. Yani değişik bir interaktif uygulama. İnteraktif uygulamayı pantomim yoluyla yapan St.Petersburg’daki “MiMinör” tiyatro topluluğuyla bizdeki MiMinör’ü karıştırmamak gerek. Bu, bize özgü. İnteraktif özellikler olarak, kostümlerin seyircinin elleyebileceği şekilde salonda olması, konuşmak ve fotoğraf çekme serbestisi, seyircinin gösteri boyunca dilediği gibi dolaşabilmesi, çayını kahvesini içmesi, hatta salondan çıkması (seyircinin en çok başvurduğu da bu uygulama), gösteri sonunda selama çıkılmaması gösteriliyor.

Belki önümüzdeki on yıllarda, tiyatro böyle bir biçeme bürünebilir. Belki bu yeni bir arayış, yeni bir anlayıştır. Pınar Öğün ve Memet Ali Alabora da bu anlayışın öncülüğünü yapmak istemiş olabilirler. Sanırım o amaçla da, seyirciyi bu tarza alıştırmak, önce biçemi yerleştirmek için bu gösteriyi seçmişler. Yoksa ancak bayat televizyon skeçlerine yaraşacak bu kadar naif bir metni kabullenmelerinin olanaksız olduğunu düşünüyorum.

(Biletix:0216. 556 98 00 – Küçük Çiftlik Parkı: 0212. 231 30 45)



Babaanne ile Baş Etmek Zor

Arjantinli yazar Roberto Cossa'nın yazdığı, Esen Çamurdan’ın dilimize kazandırdığı, Zafer Algöz’ün yönettiği “Babaannem 100 Yaşında” adlı oyun Tiyatro Adam sahnesinde devam ediyor.

Tiyatro Adam’ın cevabını bulmakta zorlandığı soru şu: 20 yaşında bir delikanlının dişlerine, bir genç kızın 8’e 13 tansiyonuna, 10 aslanın iştahına sahip, her şeyi büyük bir hızla yiyip bitiren, 100 yaşında bir babaanneniz olsa ne yapardınız?

Arjantin’de, Buenos Aires’in varoşlarında yaşayan İtalyan kökenli göçmen bir aile. Eline geçen her şeyi büyük bir iştahla tüketen doymak bilmeyen yüz yaşında bir Babaanne. Eve ekmek getirebilmek, daha doğrusu babaanneyi doyurabilmek için günde on altı saat çalışan bir pazarcı. Hiç bir işe yaramayan sözde sanatçı, asalak bir kardeş. Evin mutfağında canla başla çalışan kız kurusu bir hala ve evi çekip çeviren bir anne. Herkesin gözü önünde kötü yola düşmüş küçük bir kız. Küçük hesaplarının kurbanı olan, şekerci dükkânı sahibi, paragöz, yaşlı bir çapkın. Babaanneyi doyurabilmek için nafile bir çözüm arayışı. Tüm ailenin varolabilme çabasının gülünç öyküsü.
Tüketim çılgınlığını farklı bir dille irdeleyen oyunda Aşkın Şenol, Fatih Koyunoğlu, Deniz Özmen, Ayça Koyunoğlu, Berk Yaygın, Çetin Kaya, Şebnem Bilgeeer, Deniz Güzelmeriç rol alıyor.

Oyun her Perşembe saat 20.30’da Ortaköy Afife Jale Sahnesi’nde. (0212. 236 10 27)