Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Seçkin Selvi | Karmakarışık
05 Nisan 2018 - 05:04 | Tuba ve Eraslan Sağlam, Roxanne ve Cyrano rollerinde.
Tatavla Tiyatro, hareketli “kapılar” komedisi “Oyun Karıştı”yı sahneledi.
OYUN KARIŞTI- Yazan: Ken Ludwig, Çeviren: Filiz Ofluoğlu, Yöneten: Eraslan Sağlam, Işık-ses tasarım: Allen Ohan Dülgar, Şapka tasarım: Müge Bozkurt, Oynayanlar: Halil İbrahim Zal,  Murat Yılmaz, Eraslan Sağlam,  Sadık Seven,  Ürüncan Keskin, Burak Çağlar / Murat Avni Yürekli,  Deniz Özçelik,  Atahan İ. Keskin, Tuba Z. Sağlam,  Aydan Akboğa,  Ercan Ertan,  Utku Çetin,  Gözde Yıldız, Allen Ohan Dülgar.
 
Ken Ludwig’in “Oyun Karıştı” adlı yapıtı, tipik Dormen Tiyatrosu oyunu diye nitelendirebileceğimiz bir “çok kapılı” komedi. Nitekim Haldun Dormen oyunu 1996’da kendi tiyatrosunda, 2013’te de İzmir’deki Sahne Tozu Tiyatrosu’nda sahnelemişti. Şimdi aynı oyunu Eraslan Sağlam rejisiyle Tatavla Tiyatro’da izliyoruz.
 
Oyun ve Yorumu
 
“Oyun Karıştı” yani özgün adıyla “Moon Over Buffalo”, Charlotte ve George Hay’in kumpanyasında yaşananları anlatıyor. Oyun, görkemli tiyatro geçmişleri sonrasında yıldızları sönen, ancak turneye çıktıkları küçük kasabalarda matine-suare oyunlar oynayarak geçimlerini sağlayan karı-koca Charlotte  ve George Hay’in çevresinde gelişiyor. Oyunculardan Suzan, George’dan hamile kalacak, George’un karısı George’u avukatı Richard Maynard ile terk edecek, çiftin kızları Rozalinda bir yerel televizyon kanalında hava durumu sunucusu olan nişanlısı Howard  ile annesini ve babasını görmeye   gelecek, Rozalinda’ya âşık olan tiyatronun müdürü Paul, hem karışıklıkları   toparlamaya, hem de Rozalinda’yı geri kazanmaya çalışacak, kulakları ağır işiten kayınvalide Ethel karışan ortamı bilmeden daha bir karıştıracak, ortaya bir de (özgün metinde olmayan, Haldun Dormen tarafından sonradan metne eklenen) kendisine Brütüs rolü önerildiğini iddia eden bir oyuncunun da çıkmasıyla karışıklığın dozu artacak.
 
Cyrano mu oynanacak yoksa Özel Yaşamlar mı? İşte bütün mesele burada.
 
Steven Spielberg’in yeni çekeceği film için görüşmelere giden ancak rolleri Anthony Hopkins ve Susan Sarandon’a kaptıran Hay çifti turnede oldukları sırada Spielberg’den gelen sürpriz bir telefonla yeni bir heyecana kapılırlar; çünkü Spielberg, Cyrano de Bergerac ve Özel Yaşamlar oyunlarındaki performansları ile göz dolduran bu iki oyuncuyu sahnede izlemeye gelecektir. Ancak onlarda heyecan yaratan bu fırsatı yakalamaları için kendi içlerindeki karmaşayı çözmeleri gerekmektedir. 
 
Bu heyecan karmaşası içinde oynanacak oyunlar da karışır. Kimileri “Cyrano” oynanacağını söylerken, diğerleri de “Özel Yaşamlar” temsiline hazırlanır. Bu arada George’un o gerginlik içinde fondiplediği şişeler iyice kendini kaybetmesine ve ortadan kaybolmasına neden olur. Tiyatro ekibi onu aramaya koyulunca, “kapılar” devreye girer. Ekipten biri bir kapıdan girerken bir diğeri öteki kapıdan çıkar, üçüncü kapıdan girenle dördüncü kapıdan çıkan bir noktada George’la burun buruna gelir. İki oyunun dekoru da iyice karışır. Balayı otelinin balkonuyla, Roxanne’ın balkonu itiş kakış köşede buluşur. Balayı çiftinin cilveleriyle Cyrano’nun aşk nağmeleri aynı telden yükselmeye başlar. Bir yanda balayı heyecanını yaşamaya hazırlanan kadın, öte yanda körkütük bir Cyrano ve ne idüğü belirsiz Brütüs. Tabii bütün “çok kapılı” oyunlar gibi bu oyun da mutlu sonla biter.
 
Eraslan Sağlam, Tatavla’nın seyirciye fazlasıyla yakın sahnesine hem kumpanyayı, hem kapıları, hem dekorları ustaca yerleştirmiş. Kendisi de başarılı bir George/Cyrano tiplemesini gerçekleştiriyor. Charlotte/Roxanne rolünde Tuba Sağlam da yadırganmayan bir çizgiyi tutturuyor. Ancak, bu tür “kapılar” komedisinin en önemli özelliği saat gibi işleyen bir trafiği gerçekleştirmeyi gerektirir. O trafiğin gerçekleşmesi için de bütün kadronun deneyimli usta oyunculardan oluşması şarttır. Çünkü birinin aksaması bütünün dengesini altüst eder. Tatavla’nın görece genç kadrosunun biraz daha sıkı bir tempoyla oynayacak hazırlığa gelmesi oyunun başarısını güvenceye alacaktır.
 
İletişim: 212. 233 52 30 - 530. 113 52 30
 
 
* * *
 

Eskişehir Şehir Tiyatrolarının yeni oyunu “İKİ BEKÂR”

 
Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları yeni sezon oyunlarına bir yenisini daha ekledi ve ‘İki Bekâr’, 30 Mart’ta perde açtı. 
 
Shanette ile Jack'in komik hikâyesini anlatan oyun, ABD’li komedi yazarı Sam Bobrick imzasını taşıyor.  Ekin Tunçay Turan’ın Türkçeye çevirdiği ‘İki Bekâr’ adlı oyunun yönetmenliğini Şehir Tiyatrosu sanatçısı Mete Ayhan üstleniyor. Projenin dekor tasarımı Ahmet Ertap, kostüm tasarımı Tülay Kale ve ışık tasarımı ise Mustafa Kala tarafından gerçekleştiriliyor. 
 
‘İki Bekâr’, ortak bir arkadaş düğününde tanıştırılan Shanette ile Jack'in, sıra dışı tesadüflerle defalarca kesişen hayatlarını ve aralarındaki inişli çıkışlı ilişkiyi anlatan, sürükleyici bir komedi.  
30 Mart Cuma günü Tepebaşı Sahnesi’nde ilk gösterimini gerçekleştiren oyun, sezon boyunca Eskişehir izleyicisi ile buluşmaya devam edecek. 
 
İletişim: 0222. 211 55 00
 
 
* * *
 
 

Dolunay Soysert tek kişilik “Kul” oyunuyla

TOY istanbul’da

Dolunay Soysert, “Kul”da ekmeğini apartman merdivenlerini silerek sağlayan bir kadını canlandırıyor,
 
 
Ödüllü oyuncu Dolunay Soysert’in oynadığı, ödüllü yazar Seray Şahiner’in tek kişilik “Kul” oyunu, 4 Nisan’da TOY İstanbul’da ilk kez izleyicisiyle buluştu. Oyun, görülmeden yaşayan bir insanın gördüklerinden bir yaşam kurma özlemini tiyatro sahnesine taşıyor.
 
TOY İstanbul ve id İletişim’in ortak yapımcılığında sahnelenen “Kul” oyununda, Dolunay Soysert rol alıyor. “Hanımların Dikkatine” kitabıyla 2012 Yunus Nadi Öykü Ödülü’nü, “Antabus” oyunuyla ise 2016 Afife Tiyatro Ödülleri’nde Cevat Fehmi Başkut Özel Ödülü’nü kazanan başarılı yazar Seray Şahiner’in kaleme aldığı “Kul”un yönetmen koltuğunda Mert Öner oturuyor. Dekor ve kostüm tasarımını Özlem Karabay’ın, ışık tasarımını Ayşe Ayter’in yaptığı oyunun yönetmen yardımcılığını Abdullah Cersel, proje asistanlığını ise Yeşim Çelebi üstleniyor.
 
Mercan, geçimini apartman merdivenlerini silerek sürdürmektedir. İpsiz kocası evi terk ettikten sonra… “Azıcık aşım, kaygısız başım” diyemez Mercan, zira ona göre dünyada başı kaygıdan kurtarmayan iki şey varsa; biri aşın azıcık olması, diğeri başın bir başına olmasıdır. Kimseye muhtaç olmamak için kendine muhtaç birilerine ihtiyaç duyar. Dünyanın geri kalanı Mercan’a, dönüp birine anlatmak için lazımdır.
 
 “Kul” oyunu, 11, 18 ve 25 Nisan tarihlerinde TOY İstanbul’da sahnelenecek. 
 
 İletişim: 0212. 970 28 69
 
* * *
 

36.Uluslararası İzmir Tiyatro Günleri

yurt dışından üç önemli gösteriye yer verdi.

 

 

KEYFRAMES

KEYFRAMES, kamusal alanlar için tasarlanan geceye özgü bir plastik sanat enstalasyonu.
Işıklı karakterler belirlenen alanları ele geçiriyorlar. Tasarım hareketin yeniden bir araya getirilmesi prensibine (kronofotoğraf) ve kinetiğe göre yaratılıyor. Programlanan ışık dizileri sırasında hikâyeyi yeniden oluşturmak için bu karakterler alanda belirlenen pozisyonda yerleştiriliyorlar. KEYFRAMES heykel, sinema, senaryolu plastik sanat, ve içinde bulunduğu alanı dönüştüren şenlik performansları arasında bir köprü oluşturuyor. Mikro-hikayeler aracılığıyla, KEYFRAMES şehir içinde bir hikâye sunuyor. Bedenlerin ve hareketlerin başrolü oynadığı şehir hikâyeleri.
 
 

OTOMATİK PORTAKAL

Burgess’in romanına dayanan oyun 90’larda geçiyor. Şehirde çeşitli suç çeteleri var. Bu çetelerden biri bir müzik âşığı tarafından yönetiliyor, ancak soğuk kanlı bir sadist. Bu neydi? Bu insanlar ne istiyordu? Belki de sonuçları şimdilerde keşfedilen, toplum üzerindeki uluslararası bir deneyin parçasıydı.
 
 

CORRECTION

 
 
 
İleriye gitmek için çok çaba sarf etseniz de ilerleme kaydedemediğiniz bir dünya düşünün. Ödüllü çağdaş dans grubu VerTeDance özgürlüğün ve karar alma gücümüzün yoksunluğu ve toplumdan uzak yaşama hakkında son derece güzel dokunaklı bir performans hazırladıRefleksler, eğilip bükülmeler, itmeler, devrilmeler ve düşmeler – tüm dengesizlikler düzeltiliyor ve tekrar dengeye döndürülüyor. Teatral, koreografik anlar ve örtülü mizahla beraber, Correction özgürlüğe ulaşmanın çok defa, kayıpla el ele olduğunu gösteriyor. Ancak her şeyden önemlisi, karar verme için özgürlüğün olmamasının aynı zamanda konfor, rahatlama, aşinalık, teslimiyet – ve hatta mutlulukla sonuçlanabileceğini de gösteriyor.
 
* * *
 

Nisan 2018’de Kadıköy Emek Tiyatrosu

“Ya Da Herhangi Bir Yer”

 
Yıllar sonra döndüğünüz eviniz herhangi bir yere dönüştüyse ya da dönen kişi sizin için herhangi birine dönüştüyse geçmişle mi yüzleşmek daha zordur yoksa gelecekle mi?
 
Tasarlayan: Kader Karadeniz, Yöneten: Melih Pamukçu, Oynayanlar: Kader Karadeniz, Melih Pamukçu, Dramaturji ve dekor tasarımı: Selen Kartay, Müzik Tasarım: Çağrı Beklen, 
Aksesuar: Zeynep Nur Azer, Afiş Tasarım: Tuluğ Ünlütürk, Oyun Fotoğrafları: Cansu Ayduran.
6 Nisan Cuma 20:30
 

“Arada”

 
 
Aynı yerde doğmuş aynı kültürle büyümüş iki kişi... Ozan ve Canan... 
Ozan lise çağında doğduğu yeri terk ederek (İzmir’de küçük bir ege kasabası) okumak için İstanbul'a gelir... Lise bittikten sonra üniversite ve iş hayatını da İstanbul’da sürdürür... Daha çocuk yaşta babasını kaybeden Ozan'ın tek varlığı ona her daim destek olan ailesindeki tek kişi annesidir... Ozan İstanbul’da hayatına devam ederken annesine kanser teşhisi konulur... doktorlar az bir ömrü kaldığını söylediğin de her şey farklı bir hal alır... Annesinin sayılı günleri kala tek evladı olan Ozandan son bir isteği vardır... Mürüvvetini görmek... Ömrü yeterse de torun sahibi olmak... Fakat Ozan hayatındaki bu radikal karar ve değişiklik için hazır değildir... Annesinin ise kafasında çoktan biri vardır... Kasabanın kendini geliştirmiş temiz ve güzel kızı Canan...
 
Yazan: Hakan Kutlay Kutlu, Yöneten: İsmail Can Törtop, Genel Sanat Danışmanı: Göksel Kortay, Müzik: Didem Sökmen & Tuğba Özay & Ertan Özkan, Ses Ve Işık: Eda Karagedik,
Seslendirme: Hülya Şen, Oyuncular: Yelda Alp, Hakan Kutlay Kutlu.
 
16 Nisan Pazartesi 20:30
 

“Leonce ile Lena’nın Müzikli Güldürüsü”

 
“Şu insanlar neler, neler yapmışlardır can sıkıntısından! Canları sıkıldığı için okurlar, aşık olurlar, evlenirler, çocuk yaparlar, canları sıkıldığı için sonunda da ölürler. Bütün bu işleri yaparken de çok ciddi bir yüz takınırlar, en komik yanları da budur işte. Bütün bu dahiler, bu sersemler, bu ana, babalar, bu deliler, cahiller hepsi, hepsi aslında can sıkıntısının kurbanlarıdır; hepsi boş gezenin boş kalfasıdır!”
 
(Oyun Georg Büchner’in “Leonce ile Lena” adlı oyunundan uyarlanmıştır)
Uyarlayan ve Yöneten: İlknur Güneş, Koreografi: Utku Demirkaya, Dekor Ve Işık Tasarımı: Onur Alagöz, Müzik Tasarımı: Arda Öztürk, Kostüm Tasarımı: İlkay Demirkaya, Müzik Direktörü: Helin Irmak Demirel, Afiş Tasarımı: İrem Çağla Seyidoğlu, Oyuncular: Sercan Elikara, Yağmur Dumrul, Fatih Dağıdır, Servet Oğuzyer, Ensar Kaplan, Berrak Tuna Altuna, Ozan Araç, Dinç Aydoğdu.
 
20 Nisan Cuma 20:30
 

“Sevmekten Öldü Desinler”

 
"Ne yapalım, sert coğrafyada büyüdük diye, kalbimiz sulanınca yeşermeyelim mi?"
Şehrin batağında şarkıcılık hayalleri kuran Gönül'ün hayaline ortak edemediği Mustafa'sı, mahalleden arkadaşı Sevda'sı, pavyon sahibi Hamdi'si ve rengarenk Ahmet'iyle anlattığı bir yükselememe hikayesi. Arabeskin, pavyon ışıklarının, yitip giden masalların mum ışığında, oyuncunun anlatıcıya dönüştüğü bir anti-melodram.
 
Yazan: Murat Mahmutyazıcıoğlu, Yöneten: Berfin Zenderlioğlu, Dramaturg: Nesrin Karadağ, Müzik: Burçak Çöllü, Koreografi: Senem Oluz, Kostüm Tasarımı: Çağla Yıldırım,
Dekor Tasarımı: Berfin Zenderlioğlu, Işık Tasarımı: Alev Topal, Oynayanlar: Hamdi Alp, İbrahim Halaçoğlu, Meltem Yılmazkaya, Onur Berk Arslanoğlu, Pınar Yıldırım.
 
22 Nisan Pazar 19:00, 28 Nisan Cumartesi 20:30
 

"Küründen Kabare”

Bir dönmenin merak uyandıran dehşetengiz hikâyesi: 'Nasıl döndüm?' 

 
Küründen Kabare'de bir zamanlar haber bültenlerinde dehşet saçarken gördüğünüz, o çok
eğlendiğiniz mekândaki şen şakrak solistliğinden bildiğiniz, yoldan geçerken çaktırmadan süzdüğünüz, cinayet haberlerinde ne de sık rastladığınız… ama transseksüellikle ilgili ne kadar fikriniz, olumlu ya da olumsuz ne kadar önyargınız olursa olsun aslında daha önce hiç tanışmadığınız Serpil’le tanışacaksınız.
 
Yazan-Oynayan: Seyhan Arman, Yönetmen: Melisa İclal Yamanarda, Dramaturg: Sinem Özlek, Sahne-Kostüm Tasarım: Aslı Ersüzer, Işık Tasarım: Cem Yılmazer, Müzik-Şarkı sözleri: Seyhan Arman, Dış Ses: Engin Alkan. 
 
23 Nisan Pazartesi 20:30
 

“Tato / Baba”

 
Oyun bir cenazeyle başlar. Franio ve annesi, tabutun başında babaları için bir araya gelen topluluğu karşılarlar. Oyun bu anıyla başlar ve genç oğul Franio bu anıdan sonra çocukluğundan günümüze bir yolculuğa çıkar ve bu yolculuğunu seyirciye aktarır. Bunu yaparken anlattıklarını canlandıran diğer oyuncular, Akasya Çiçeği’nden, Kova’ya, Minik Tavşan’a, hatta duvardaki Küf’e kadar farklı karakterlere bürünürler. Franio’nun anlattığı ev canlanır, geçmiş cisimleşmiş bir şekilde sahnede vücut bulur.
 
Yazan: Artur Palyga, Yöneten: Yeşim Özsoy, Oyuncular: Erdem Kaynarca, Onur Gürçay, Özge Korkmaz, Ceren Demirel, Akant Çetin, Serhat Gücüm, Barkın Sarp, Dramaturji: Ferdi Çetin, Dekor ve Kostüm Tasarımı: Esin Çınar, Işık Tasarımı: Yüksel Aymaz, Hareket Tasarımı: Tuğçe Tuna Ulugün, Müzik Tasarımı: Monika Bulanda, Fotoğraf: Alengirhane, Grafik Tasarım: Ethem Onur Bilgiç.
 
30 Nisan Pazartesi 20:30