Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Yavuz Hakan Tok | Ayırt edilebilecek bir tavır: Kuytu - "Düş İçime"

Ayırt edilebilecek bir tavır: Kuytu - "Düş İçime"

02 Şubat 2016 - 04:02
Kuytu uzun süredir karşımıza çıkan gruplar arasında en iyilerinden biri olabilir. Popa daha yakın olması kaydıyla pekala Mor ve Ötesi, Duman, Teoman ve benzeri isimlerin yanına konulabilir
Her biri kendi müzikal birikimini edinmiş deneyimli bir kadrosu var Kuytu’nun. Denizer Özveren, Cem Kurt, Taha Rıza Özmen ve Gökçe Kölüksüz, hem ayrı ayrı hem de zaman zaman beraber yer aldıkları çeşitli projelerden sonra bir araya gelmiş ve Kuytu’yu kurmuşlar. Grubun kuruluş hikâyesi 2012 yılına kadar dayanıyor olsa da, ilk albüm 2015 yılının Eylül ayında piyasaya çıktı. “Düş İçime” adını taşıyan bu ilk Kuytu albümü aynı zamanda Universal Türkiye ve EMI Türkiye’nin yeniden yapılanmasından sonra yayımlanmış ilk işlerden de biri oldu.
 
Çok değil, bir on yıl öncesinde olsak böylesi bir albümün çok daha kısa sürede ve çok daha etkili bir biçimde ses getirmesi kuvvetle muhtemeldi. Ancak grubun şarkılarının türün meraklıları dışındaki kitle tarafından keşfedilmesi, yakın zamanda “Ada” şarkısının bir televizyon dizisinde kullanılması ile oldu. Çünkü müzik kanallarında klibin yayınlanması haricinde (ki o da çoğu kez güç bela) Kuytu türevi grupların televizyonda boy gösterme şansı neredeyse hiç yok. Bir de bu, dizilerde şarkıların çalınması durumu var işte.
 
Oysa Kuytu uzun süredir karşımıza çıkan yeni gruplar arasında en iyilerinden biri olabilir. Canlı performanslarını izlemediğim için bunu en azından albümleri bazında söyleyebilirim. Türkçe “rock” kategorisi içerisinde popa daha yakın bir yerde konumlandırmak kaydıyla Kuytu’nun müziği pekala Mor ve Ötesi, Duman, Teoman ve benzeri kıdemli ve demli isimlerin yıllardır yaptığı müziğin yanına konulabilir. O olgunluk var her şeyden önce. Bir ilk albüm acemiliği asla yok. Bu hem şarkı sözleri, düzenlemeler, icralar bakımından böyle, hem de kayıt ve “sound” açısından. Bir tek kapak kompozisyonu için aynı şeyi söyleyemeyeceğim; sanki o biraz aceleye gelmiş ve acemi kalmış.
 
Albümde dokuz şarkı var ve tamamının söz ve müzikleri grubun solisti de olan Denizer Özveren tarafından yazılmış. Grup elemanlarının haricinde Altay Acar ve Enes Nalkıran da konuk sanatçı olarak çalmışlar kayıtlarda. “Mix” ve “mastering” işi, bu işin başkenti sayılabilecek Londra’da yapılmış.
 
 
Şarkıların büyük kısmı aşk teması üzerinden, yalnızlığın ruh halini, hüznü ve melankoliyi tetikler nitelikte olsa da bunu ucuza kaçmadan, arabesk klişelere teslim olmadan yapıyor. Etkili melodiler ve derli toplu şarkı sözleriyle, piyasaya yeni çıkan onlarca gruptan kısa sürede ayırt edilebilecek bir tavır var Kuytu’nun müziğinde. Bu farkı daha net görebilmek için nispeten daha ticari kategoride yer alabilecek “Ada” ve “Yeniden Doğsam” gibi şarkılardan ziyade sözgelimi bir “Sarıl Kendine”ye, bir “Sabahlar”a dikkatlice kulak vermek lazım.
 
Bir kişisel tercih olarak tamamen İngiliz “rock” müziğinden kopyalanıp yapıştırılmış Türkçe “rock” müziğini pek sıcak bulmam ezelden beri. Makamlı, komalı seslerle ve dahi aksak ritimlerle yoğrulmuş bu topraklarda kulaklara ve kalplere yer etmesi çok zor ve bazen de imkânsız “rock” müziğinin (dünya görüşünü ve felsefesini saymıyorum bile) memlekette var olma mücadelesinde mesafe kat etmenin ancak ve ancak dozunda bir yerel tını kullanmak ile olduğunu/olacağını düşünmüşümdür hep. İşte Kuytu şarkılarının perdesiz gitar, cümbüş gibi renklerle beslenen melodik yapıları bu formülün doğru kullanımına yeni nesil bir örnek teşkil edebilir.
 
İlk albümle sıkı bir başlangıç yapıyor Kuytu. Bakalım devamı nasıl gelecek?