Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Yavuz Hakan Tok | Sıradan zarfa sıradışı mazruf: Yüzyüzeyken Konuşuruz - "Evdekilere Selam"

Sıradan zarfa sıradışı mazruf: Yüzyüzeyken Konuşuruz - "Evdekilere Selam"

04 Kasım 2013 - 02:11
Öyle doğal, öyle gerçek, gündelik bir dil, o kadar aşina insanlık halleri… Kaan Boşnak şarkılarının karşı konulmaz çekiciliği burada saklıYüzyüzeyken Konuşuruz’un çıkış noktası 2011 yılında Kaan Boşnak’ın kendine ait şarkıları canlı çalıp söyleyerek kaydettiği videoları internete yüklemeye başlaması olmuş. Bu çok nevi şahsına münhasır şarkılar kısa sürede ilgi toplayınca, kendiliğinden bir dinleyici kitlesi oluşmuş ve Burak Güngörmüş’ün teklifiyle de albüm süreci başlamış. Albüm kapağında iki kişinin resmi olduğuna bakmayın; albümde Kaan Boşnak’la beraber Engin Sevik, Oğuz Kont ve Burak Güngörmüş de çalmış. Yüzyüzeyken Konuşuruz’un ilk albümü “Evdekilere Selam”, geçtiğimiz günlerde Fono Müzik etiketiyle yayımlandı.

Söz ve müziklerinin tamamına Kaan Boşnak’ın imza attığı albümde 10 şarkı var. Bu şarkıların bazıları internete yüklenmiş canlı kayıtlar sayesinde takipçileri tarafından zaten biliniyordu. Albümle birlikte Yüzyüzeyken Konuşuruz daha geniş kitlelerin dikkatini çekecek gibi görünüyor. Aslında paradoks da tam bu noktada başlıyor. Çünkü Boşnak’ın şarkıları o kadar o kadar içe kapanık bir dünyadan ses veriyor ve öylesi kişisel hikâyeleri o kadar gündelik bir dille anlatıyor ki, bildik müzik pazarlama yöntem ve araçlarıyla servis edilemez gibi geliyor insana ister istemez. Hani bazı sevdiğimiz şeylerin popüler olmasını, herkesçe bilinmesini istemeyiz ya; Yüzyüzeyken Konuşuruz’un şarkıları tam da onlardan işte. Çok bilinir, çok duyulursa tılsımının bozulacağına inandıklarımızdan. Oysa bu şarkılar popüler pop/rock/alternatif müzik piyasasına ciddi bir yeni öneri getiriyor ve sadece bu sebeple bile daha çok dinlenmeli, bilinmeli.



Grup hakkında internette neler yazılıp çizilmiş diye şöyle bir baktığımda en çok “nihilist” sözcüğüyle karşılaştım. Ben “zaman zaman hepimizin olduğu kadar boş vermiş, bıkkın, ama bazen bir o kadar da umutlu, hatta en ciddi olduğu anda o ciddiyetiyle dalgasını geçecek kadar da hınzır” diye tanımlamayı tercih ederim. “Kuşlar uçuyor, hayat ne garip” geyiğine hangimiz sardırmamışızdır ki canımızın sıkıldığı bir anda? Ayaklarınıza amaçsızca bakıvermiş dostunuza “Ne ara düşman olduk?” diye sormamış olabilirsiniz belki ama mutlaka durduk yere, sırf laf olsun torba dolsun diye en klişe espriden, en berbat şakadan medet ummuşluğunuz vardır mutlaka sizin de. Terk edip gideceğini anladığınız sevgilinize pop şarkılarındaki gibi “beni öldür öyle git yârim” dememişsinizdir hiç ama “Ben mi öleyim yoksa ateş edecek misin?” demeyi aklınızdan geçirmiş olabilirsiniz. Öyle doğal, öyle gerçek, gündelik bir dil, o kadar aşina insanlık halleri… Kaan Boşnak şarkılarının karşı konulmaz çekiciliği tam da burada saklı. Hiçbir yapay tamlama, süslü cümle, zorlama duyarlılık barındırmıyorlar.

Şarkı sözlerinin hissettirdiği bu samimiyetin müzikal olarak bütünlendiğini de söyleyebilmek mümkün. Albüm zaten canlı kaydedilmiş. Elbette videolardaki amatör kayıtlardan biraz daha fazlası var bu kayıtlarda. Ama abartı yok, özenti yok, büyük iddialar hiç yok. Boşnak’ın şarkılarında bir “nihilist” varsa, o da şarkıları söyleyen adamın (yani Boşnak'ın bizzat kendisinin) sesinde saklı olabilir. Ama hepsi bu… Alabildiğine sakin, duru, bu anlamda Ortaçgil ve Kızılok’un bir dönemini anımsatan minimalist bir müzikal tavır var albümde. Bu tavrı ve tarzı sevenlerin tadına doyamayacakları, bu zamanda pek de kolay bulamayacakları bir albüm bu.



Albüm kapağının, içeriğindeki sıradışılığı kamufle eden sıradanlığı albüm için ciddi bir kusur gibi duruyor. Albümün en büyük kozu olan şarkı sözlerinin kartonette bu derece zor okunabilir olması büyük hata bence. Neyse ki kartonet okuyan müziksever sayısı gün geçtikçe azalmakta.

Müzik piyasasında yeni ve özgün çok az iş çıkıyor artık. Yüzyüzeyken Konuşuruz’un bu çok parlak ve cazip önerisine mutlaka kulak kabartmak lazım.