Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Yavuz Hakan Tok | Yenilik zamanı gelmiş: Emre Aydın - "Eylül Geldi Sonra"

Yenilik zamanı gelmiş: Emre Aydın - "Eylül Geldi Sonra"

03 Şubat 2014 - 11:02
Belki Emre Aydın biraz bizi şaşırtmalı ve kendi açtığı kulvardan çark edip, alternatif yollara sapmalı

2006 yılında yayımlanan ilk albümü “Afili Yalnızlık” ile ciddi bir çıkış yakalamıştı Emre Aydın. Yayımlandığı dönem itibarıyla farklı ve yeniydi ve çok sevilmişti bu yüzden. Kabul etmeli ki Türkçe “rock” müziğin pop-alaturka-arabesk çizgisine yakınlaşması ve acıklı, ağlamaklı içeriğe kapılarını sonuna kadar açmasında o albümün payı büyüktür. Zakkum, Gripin ve benzerleri… Bugün artık böyle bir kategori var ve bu müziğin “rock” olup olmadığı tartışmalarını bir yana koyarsak (ki bence değil) çok sayıda benzer iş yapılıyor. Bundan mıdır bilinmez, Emre Aydın’ın ikinci albümünü ilki kadar sevmemiştim ben. Keza 2013’de yayımlanan “Beni Biraz Böyle Hatırla” teklisini de öyle. Ne var ki özellikle “Soğuk Odalar” şarkısı, benim gibi düşünenleri şaşırtacak derecede sevildi, ilgi gördü. Aydın’ın daha ilk albümle kendi kemik kitlesini oluşturduğu ve bundan sonra ne yaparsa yapsın o kitleyi memnun edeceği de böylece teyit edilmiş oldu.

 

Emre Aydın’ın üçüncü albümü “Eylül Geldi Sonra”, 2013’ün son günlerinde 565 Yapım ve DMC ortaklığıyla yayımlandı.

 

Albümde on şarkı var. Bunlardan ikisi tanıdık. Biri Nazan Öncel’den “Geceler Kara Tren”, bir diğeri ise Sezen Aksu’dan “Belalım”. İlki hem tarz, hem üslup, hem de müzikal açıdan Emre Aydın diskografisine uyum sağlayan ve yakışan bir “cover” olmuş ama “Belalım” için aynı şeyi söylemek biraz zor. Ben Emre Aydın olsam “Belalım” gibi sözleri itibarıyla dişi, müzikal yapısı itibarıyla ise otantik bir şarkıyı albüme alırken iki kere düşünürdüm. Nitekim düzenleme, özellikle ritim yürüyüşü orijinal “Belalım”ın ruhuna ihanet etmiş gibi.

 

Albümün kalanı ise Emre Aydın şarkılarını sevenleri gayet memnun edecek, hatta bir parça ilk albümün kokusunu hissettirecek türden. Açılış şarkısı “Akşamlarda Parmak İzlerin”, İsrailli müzisyen Shimon Buskila’nın bir şarkısına Emre Aydın’ın yazdığı Türkçe sözlerle “Eyvah” ve hemen ardından gelen “Bitti Tebrikler”, neresinden baksanız önümüzdeki yaza kadar bu türün müptelalarını ziyadesiyle oyalayacak, Emre Aydın’ı gündemden düşürmeyecek şarkılar olarak öne çıkıyor. Bu üç şarkının ticari avantajı bir yana, “Eylül”ün albümün bütünü içerisinde en sevdiğim şarkı olduğunu söyleyebilirim. Ne ki daha orta yaşlı, haliyle Emre Aydın “fan” kitlesini belki ilk etapta vurmayacak bir şarkı “Eylül”.

 

Nazan Öncel şarkılarının tadında tınlayan “Ses Ver”, ilk Emre Aydın albümüne yakın duran “Artık Özlemek İstemiyorum” ve “Buralar Yalan”, özellikle düzenlemesiyle dikkat çeken “Sen Gitme”yi de üzerine koyarsak, bir Emre Aydın albümünden bekleyeceklerimiz ne varsa, bu albüm hepsini karşılıyor. Hatta bütüne baktığımızda ikinci albümden daha fazla ses getirebileceğini söylemek de mümkün.

 

 

Mustafa Ceceli ve İsveçli müzisyen ve prodüktör Mats Valentin’in elinden çıkmış düzenlemeler, albümün kendi müzikal kurgusu içerisinde olabildiğince iyi; bunu da söylemeliyim.

 

Tabii bir çekinceyi de göz ardı etmemek lazım… Bu türden ve tarzdan yavaş yavaş sıkılmaya başlamış olabiliriz. Udun, neyin, yaylıların giderek ön plana çıktığı, davulun ve gitarların alabildiğine geriye çekildiği, sözlerin hep yalnızlık, ayrılık, acı üzerine kurgulandığı, melodilerin hep yürek dağladığı Emre Aydın şarkıları bir dördüncü albümde daha aynı etkiyi yaratır mı bilemem. Belki Emre Aydın biraz bizi şaşırtmalı ve kendi açtığı kulvardan çark edip, alternatif yollara sapmalı. Eğer derdi sadece kısa günün kârını yakalamak değilse, bu onun için bir gereklilik gibi gözüküyor artık.