Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Diğer » “Bu adaylık mizahın gücüne bir örnek”

“Bu adaylık mizahın gücüne bir örnek”

“Bu adaylık mizahın gücüne bir örnek”22 Ocak 2024 - 05:01
Uluslararası Film Eleştirmenleri Birliği (FIPRESCI) tarafından 2023’ün en iyi filmi seçilen “Kuolleet lehdet/Sararmış Yapraklar”ın Altın Küre adayı başrol oyuncusu Alma Pöysti ile konuştuk.
MÜJDE IŞIL
mujde.isil@milliyet.com.tr 
 
Geçen senenin en çok konuşulan filmlerinden biriydi Aki Kaurismäki imzalı “Kuolleet lehdet/Sararmış Yapraklar”. Eleştirmenleri de sinemaseverleri de kendine hayran bırakan filmde Kaurismäki yaşamın en trajik olaylarının en sade nasıl anlatılabileceğinin, seyirciyi her şeye rağmen umuda tutundurmanın ne kadar önemli olduğunun harika bir örneğini verdi. Biz de MUBI’de gösteriliyorken filmin Altın Küre adayı başrol oyuncusu Alma Pöysti ile söyleştik.    
 
"Sararmış Yapraklar”, Aki Kaurismäki ile ilk filminiz. Teklif size nasıl ulaştı?
 
Bir gün telefonum çaldı ve sürpriz bir şekilde Aki Kaurismäki'nin öğle yemeği teklifiyle karşılaştım. Bu benim için tam anlamıyla beklenmedik ve gerçek üstüydü. Teklifi hemen kabul ettim ve buluşmaya gittiğimde Finlandiya sinemasının efsanevi yönetmeniyle karşılaştım. Kaurismäki'nin filmlerini izleyerek büyümüş, Helsinki'deki sinema salonlarına gidip barlarında vakit geçirmiş ancak onunla tanışmamıştım. Bu öğle yemeği sırasında meslektaşım ve yapımcı Jussi Vatanen de bize katıldı. Politikadan, köpeklerden ve ormanlardan konuştuk. Derken toplantının ilerleyen dakikalarında, Aki Kaurismäki bir film projesi üzerine çalıştığını söyledi ve kısaca detaylarını paylaştı. Bu, benim için ikinci büyük sürprizdi. Projeye dahil olup olmak isteyip istemediğimi sorduğunda cevabım tabii ki “Evet,” oldu. Bir yıl sonra senaryo hazırlandı ve birkaç ay sonra çekimlere başlandı. Ancak bizi seçme kararını nasıl aldığını gerçekten bilmiyoruz. Duyduğumuza göre daha önceki çalışmalarımızdan bazılarını görmüş ve ardından bu film için iyi bir eşleşme olacağımızı düşünmüş.
 
 
Karakteriniz Ansa yalnız, gururlu ve ayakları üzerinde duran güçlü bir kadın. Siz kendinizi bu kelimelerle tanımlar mıydınız?
 
Ansa’yı kesinlikle bu kelimelerle tanımlardım. Kendime gelince... Genellikle ayaklarım yere bassın isterim. Ansa’nın gücüne ve hiçbir saçmalığı kabul etmemesine hayranım. Örneğin, akşam yemeği sahnesinde derin bir aşk duyduğunu rahatlıkla gördüğümüz Holappa’yı bir karar vermeye zorluyor ve bu oldukça acı verici bir an. Sorunları olan birine âşık olduğunuzda onun sorunlarını çözmeye, onu kurtarmaya çalışırsınız ve bu oldukça zordur. Genelde bunu denediğinizde âşık olduğunuz kişinin problemleri sizin de probleminiz hâline dönüşüyor. Ansa kendisi için bunu istemiyor ve güçlü bir duruş sergiliyor. Bunu yapabildiği  için ona büyük hayranlık duyuyorum.  
 
Kaurismäki prova yapmanızı istememiş. 
 
Evet, doğru. Aki hiçbir şekilde, tek başımıza veya grup olarak prova yapmamızı istemedi ve aslında bu benim tarzıma hiç uygun değildi. Ben alışkanlık olarak rollerime hazırlanmayı tercih ederim. Bu yüzden prova yapmayacaksam  hazırlanmanın farklı bir yolunu bulmaya ihtiyacım vardı. Ben de Aki’nin tüm filmlerini izledim. Ayrıca  Ansa’yı hayatımın merkezine alabilmek için bara, süpermarkete ve fabrikaya gittim. 
 
Aki bize iki şey söyledi: Rol yapmamızı istemediğini ve sahneleri tek çekimde yapmayı tercih ettiğini. Prova yapmamak ve tek çekim, başta oldukça korkutucu bir kombinasyondu. Ancak sonra gördük ki bundan elde ettiğiniz kalite çok daha benzersiz. Bu anlar, kamera önünde ilk kez hayata geçtiğinde çok değerli hâle geliyor. Tekrar etmeye başladığınızda biraz da olsa yapmacıklaşabiliyor. O yüzden eğer ilk çekimde istediğinizi yakalayabilirseniz o zaman ham, dürüst ve ilham verici anlar elde edebiliyorsunuz ve bu şekilde çalışma hâli hoşunuza gitmeye başlıyor. Korkutucu olmaktan çıkıp bağımlısı olduğunuz bir şeye dönüşüyor.
 
 
Filmin etkileyiciliğinde zamansızlığın payı nedir sizce?
 
Zamanın katmanlarıyla oynamak bu peri masalını yarattı. Örneğin bir trenin içi altmışlı yıllardan kalma gibiyken dışı oldukça modern görünebilir. Aynı şey kıyafetler ya da radyo için de geçerli. Bir Kaurismäki filminden asla beklemeyeceğiniz bir internet kafe vardı mesela. Sanıyorum filmlerinden birinde ilk defa internet konseptini görüyoruz. Ben hikâyenin bu zamansızlığını çok sevdim. Bu sayede asla eskimeyecek ve her yerde insanlar hikâye ile bağ kurabilecek diye düşünüyorum.
 
Golden Globe adaylığınızı öğrendiğiniz videonuz çok duygusaldı. O an ne hissettiniz?
 
Büyük bir sürprizdi. Bunun olacağını hiç tahmin etmemiştim. Paris'teydim ve orada gösterime girecek olan başka bir filmim için röportajlar veriyordum. Sonra röportajların ortasında biri gelip "Altın Küre'de aday gösterildiniz!" dedi. “Vay be! Film başardı, harika!” diye düşündüm; kendi adaylığım aklıma dahi gelmemişti. Röportajdan sonra benim de aday gösterildiğimi öğrendim. Çok gurur verici bir andı. Margot Robbie’nin Barbie filmi ile aday gösterildiği kategoride benim “Sararmış Yapraklar” ile aday gösterilmem harika bir şeydi ve aynı zamanda mizahın gücüne dair müthiş bir örnekti.
 
 
Ingmar Bergman klasiği Persona’nın yapay zekâ versiyonu Another Persona, 47. Göteborg Film Festivali'nde gösterilecek. Orijinal filmde Liv Ullmann'ın yüzü dijital olarak yapay zekâ teknolojisiyle değiştirildi ve yerine sizin yüzünüz eklendi. Bu proje ve sinemada yapay zekâ kullanımı hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?
 
Proje bu ayın sonunda sadece bir kez Göteborg Film Festivali'nde gösterilecek. Bu, bir tür sanatsal provokasyon. Oldukça rahatsız edici olduğunu düşünüyorum. Aynı zamanda, günümüzde çokça tartışılan bir soru ya da temaya odaklanmak festivalin tarzına çok uygun. Liv Ullmann ve Ingmar Bergman'a bayılıyorum ve ortaya ne çıkacağını görmekten hem heyecan hem de korku duyuyorum. Yapay zekânın neler yapabileceğine dair tartışmaları da dört gözle bekliyorum. 
 
Bu film hayat, oyunculuk sanatı ve insan haklarıyla ilgili birçok ahlaki soru soruyor. Dolayısıyla, bunun ortaya ne çıkaracağını görmeyi sabırsızlıkla bekliyorum. Elbette Hollywood'daki grev de bu tartışmaların etrafında dönüyordu ve ben oyuncuların bu konuda çok önemli bir mücadele verdiklerini düşünüyorum. Bu konuyu gündeme taşımamız gerekiyor.
 
Gelecek projeleriniz hakkında bilgi verir misiniz?
 
Geçen yıl Pirjo Honkasalo’nun “Orenda” filminde rol aldım. Bildiğim kadarıyla şu an kurgu aşamasında ve gelecek yıl açılacak. İlkbahar aylarında bazı yeni projeler olacak. Bunlar hakkında henüz konuşamam ancak hepsini dört gözle bekliyorum. Ayrıca Finlandiya'da klasik müzisyenlerle bazı etkinlikler yapıyorum. En önemlisi de son filmim “Four Little Adults” yakın zamanda Fransa, İzlanda ve İsveç'te prömiyer yaptı. Birkaç ülkede ve tabii Finlandiya’da gösterime girecek. Bu filmle ilgili de çok heyecanlıyım.