Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Diğer » "Çağdaş sanatı anlamıyorum" diye bir şey yok

"Çağdaş sanatı anlamıyorum" diye bir şey yok

"Çağdaş sanatı anlamıyorum" diye bir şey yok15 Temmuz 2019 - 02:07
Dijital kültür-sanat yayımcılığında altıncı yaşını dolduran sanatatak.com’un kurucusu Ayşegül Sönmez’le internet yayıncılığını, alternatif haberciliği ve güncel sanatta disiplinlerarası geçişkenliği konuştuk.

Gencay Altay - İstanbul

 

Herkesin çağdaş sanatı anlayabileceğini iddia eden, güncel sanatın ‘dobra’ kalemiAyşegül Sönmez, geleneksel yayımcılığın kalıplarına belki de hiçbir zaman sığamamış bir isim. sanatatak.com’u kurmak istemesindeki en büyük motivasyonu da bu olmuş. “sanat ve hayat hakkında çok şey” anlatırken, tıpkı usta bir çevirmen gibi bunu sanatın hayata nüfuz ettiği her daldan, her yoldan aktarabilmeyi istemiş. “Ben, çağdaş sanatın memuru olmak istemedim” diyen Sönmez’in “Her an yıkılabilecek veya dönüşebilecek” bir anti-anıt olarak tanımladığı sanatatak.com’u ve projelerini kendisinden dinledik. 

 

 

Bugünden bir 10 yıl geriye baktığımızda, artık birçok farklı formatta dijital haber ve yorum platformu olduğunu görüyoruz. sanatatak.com, Türkiye’de kültür-sanat haberciliği yapan siteler arasındaki en erken oluşumlardan biri. Siz altı yıl önce, dijital yayıncılık günümüzdeki kadar yaygın değilken, bir online haber-yorum sitesi kurmaya nasıl karar verdiniz?

Sanat üzerine yazı yazmak isteyen ve bunun için uygun platformu bulamayanlara alan açmak istedim. Gazetelerdeki kültür-sanat sayfaları azalıyordu, yok oluyordu. Ekonomi servisleri sanat haberlerini rakamlar üzerinden yapıyordu. Bize yer lazımdı. sanatatak.com’u böylelikle kurdum. En başta yalnızca ben yazıyordum, tabii sonra birçok isim katıldı yazar ekibine.

 

Kaç kişilik bir ekipsiniz?

İki kişiyiz. 

 

Sanatatak.com’un bir dönem kendine ana-akım mecralarda yer bulamayan birçok genç yazara alan sağlayarak kendi seslerini bulmalarına aracı oldu denilebilir mi? 

Evet, epey yazar yetişti. Bu da çok hoş bir şey. Eleştiri ve hazzı yan yana getirme meselesi önemli bir şey. Ben haz almadığım hiçbir iş yapmadım bugüne dek. Çünkü haz duyduğunuz bir eylemi gerçekleştirirken iş yapıyor gibi hissetmezsiniz kendinizi. Zamanın nasıl aktığı anlaşılmaz. O emeğe verdiğiniz saatlerin farkında dahi olmuyorsunuz. Sanatatak’ı ilk kurduğumda yalnızca ban yazıyordum, sonra yavaş yavaş bir yapı ortaya çıktı. Ama bu sabit bir yapı değil. Her an yıkılabilir, dönüşebilir bir yapı. Bir çeşit “anti-anıt”, “anti-sabit” bir oluşum. 

 

Sanatatak.com için bir arşiv projeniz var mı peki?

İster istemez sanatatak.com kendisi organik bir arşive dönüşüyor. Buna, özellikle ‘arşiv’ demeli miyim bilmiyorum. O, felsefi bir soru. “Ben bir arşiv oluşturuyorum” iddiasına da kuşkucu yaklaşıyorum biraz. 

 

Nasıl yani?

“Ben bir arşiv yapıyorum”dan öte, arşivin kendiliğinden ortaya çıkması gerekiyor. Altı yıldır aktif olan bir “dijital yayınlar bütünü”, “metinler bütünü”, “metinler ağı” olan sanatatak.com, sosyal medyasıyla beraber kendi içinde bir arşiv oluşturuyor zaten. 

 

Peki sanatatak.com, dijital kültür-sanat haberciliğinde kendini nasıl konumlandırıyor? 

Ben her zaman yeni bir pozisyon almak, yeni ufuklar açmak istedim. Ayrıca hiçbir zaman çağdaş sanatın memuru olmak istemedim. Yeni pozisyonları yeni alanlarda aramak daha önemliydi benim için. Eğer sanat ve hayat birbiri içine geçecekse sanatın her alanına nüfuz etmek gerekliydi. O yüzden biz sanatatak.com olarak müzik konserleri yapmaya başladık. Geçtiğimiz yıl “Neşet Edenler Konseri” düzenledik. O konserde dinlediğimiz “Yolcu” parçasından ilhamla da 16. İstanbul Bienali’ne paralel etkinlik düzenleyeceğiz. İnsan ve hayvan arasındaki ilişkinin kesintisiz olması gerektiğine inanan, bu ilişkinin ortak hafızamızdaki türküler, edebi örneklerdeki kurgusuyla da ilişkilenen ilginç bir etkinlik yapacağız. Bienalden ilhamla kurguladığımız bu etkinlikte hem bir surf rock grubu hem de bir caz bestecisi ve icracısı olan sanatçımız sahne alacak. Ayrıca, Ukraynalı şaman sanatçı Uutai Olena da bu kapsamda izlenebilecek. Yanı sıra bir sergi projemiz de var. Bunu da bana dijital çağ öğretti sanıyorum. Konseri tasarlarken bir sergiyi düşlemek. Sergiyi düşlerken konserin ortaya çıkması gibi… Hiperlink tarzı kurgular yaratmayı dijital yayıncılıkla öğrendim aslında. Bu linkten, şu link’e sıçramak… Ana-akım yayıncılıkta bunlar ayıp şeylerdi. “Sıçraya sıçraya konuşma”, “başladığını bitir”, “giriş-gelişme-sonuç” olsun… Bunların hepsi 21’inci yüzyılda yıkılan eski düşünceler. Biz de sanatatak.com’da bunları kırmaya, bükmeye çabalıyoruz. Sanatın farklı disiplinleri arasındaki karşılaşmalardan besleniyorum. Görsel sanatlar ve müzik arasındaki diyaloglar gibi…

 

 

Sitede yayımlanacak eleştiri veya değerlendirme metinlerinde nelere dikkat ediyorsunuz? Bir sanat eleştirisi nasıl kaleme alınmalı? 

Ekipte uzun süredir birlikte çalıştığım editör Ali Murat Ergül var. Yazarın/eleştirmenin derdi şu olmalı; bir çevirmen olmak. Her an çeviri yapıyor olma durumu. Müzikten çağdaş sanata, çağdaş sanattan müziğe veya çağdaş sanattan çağdaş sanata herkesin anlayabileceği bir ifadeyle çeviri yapmak. Ben, “çağdaş sanatı anlamıyorum” diye bir şey yok. Herkes çağdaş sanatı anlar. Çağdaş sanata, anlamak-anlamamak üzerinden yaklaşmayı bırakalım. Sanat eseri, yalnızca kendisi için, izleyicisiz bir hâlde var olamaz zaten. Eserin, benimle yani izleyiciyle var olduğunu düşündüğüm zaman, yapıtla ilişkimi kurmuş oluyorum. Aynı zamanda bir eseri anlayabilmek ve okura aktarabilmek de iyi bir çevirmen olmayı beraberinde getiriyor. İyi bir çevirmen olmak içinse hayatın sunduğu tüm verilere açık olmak gerekli. Ben son dönemde rafa kaldırılan operadan çok besleniyorum. İstanbul Müzik Festivali’nde Berlin Radyo Korosu’nun yorumuyla izlediğimiz “Human Requiem” mesela. Ne kadar hayatın içinden bir proje. İnanılmaz bir mekân ve ses algısı var, bir yandan da çok hüzünlü bir deneyim. Operanın güncel olmadığı yaklaşımını yerle bir ediyor. Netflix’teki tüm dizilerden - ergenler için yazılmış olanlar dahil olmak üzere - Instagram’daki astroloji hesaplarından ve yine Instagram’da popo şekillendirici spor egzersizleri gösteren paylaşımlardan da besleniyorum ben.

 

 

 

Sanatatak.com yeni sezona nasıl hazırlandı? Gelecek projelerinizi dinleyebilir miyiz?

Kurumlara özel gerçekleştirdiğimiz sekiz saatlik eğitimlerimize devam etmek istiyoruz. Yayınevimiz, mevcut ekonomik koşullar nedeniyle kitap basmaya ara verdi. Ama sermaye sahipleriyle kurduğumuz işbirlikleri çoğalırsa hem Youtube kanalımızdaki çalışmalarımıza hem de kitap basmaya devam edebiliriz.