Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Edebiyat » "Yazarken klasiğe dönüştü"

"Yazarken klasiğe dönüştü"

"Yazarken klasiğe dönüştü"06 Kasım 2017 - 12:11 | Ahmet Ümit, henüz fırsat bulamadığı projeler arasında bilim kurgu romanı yazmayı sayıyor. Fotoğraf: Hüseyin Özdemir
Polisiye ve tarihi romanların usta romancısı Ahmet Ümit 'Elveda Güzel Vatanım' adlı romanının çizgi roman versiyonunu okurlarıyla paylaşmanın mutluluğunu yaşıyor. Bartu Bölükbaşı'nın çizimleriyle hazırlanan romanı hem yazarı hem de çizeriyle konuştuk
FİSUN YALÇINKAYA
 
Kimi yazarlar eserlerinin farklı disiplinlere uyarlanmasından hoşlanmazlar. Ahmet Ümit onlardan biri değil. Onun eserleri sinemaya, çizgi romana, tiyatroya uyarlandı. Şimdi ise İttihat ve Terakki dönemini anlatan 'Elveda Güzel Vatanım' romanının çizgi roman olarak yayımlanan ilk cildi ile gündemde. bir başka eserinin de operaya uyarlanacak olmasının heyecanını yaşıyor. Çizgi roman dünyasını, 'Elveda Güzel Vatanım'ı ve eserlerinin uyarlanma maceralarını anlattı.
 
Sizin çizgi romanla ilişkiniz nasıldı, nasıl başladı? Önce bunu sormak istiyorum.
 
Çizgi romanla ilişkim küçükken başladı. Müthiş bir çizgi roman tutkunuydum. O zamanlar Texas, Tommiks, Ten Ten, Zagor, Tex, Suat Yağız’ın çizdiği Karaoğlan vardı. Ve tabii Gırgır dergisinin ilk yıllarıydı ve Oğuz Aral’ın çizdiği Utanmaz Adam vardı. Fakat bayağı bir çileliydi çizgi roman okumak çünkü babam derslerimi aksatıyor diye yakaladığında hepsini yakardı. Ona rağmen çizgi roman tutkum devam etti. Meftunu olduğum bir alan. Bizim zamanımızda ilk kez Red Kit film olarak yayınlanmıştı. Onu izlemek müthişti. Şimdi tabii filme çok daha fazla defa dönüşüyor. Büyük zevkle takip ediyorum. Çizgi romanın lezzeti gerçekten benzersiz...
 
Roman tarihi oluşuyla ve hikâyenin sürükleyici tarafı, aksiyonuyla çok uygun çizgi romana dönüşmeye. Bu kitabın aktarılmasının sebebi nedir?
 
Çizer Bartu Bölükbaşı adlı çok yetenekli ve genç bir arkadaşımız geldi bana. Şu anda Çek Cumhuriyeti’nde de eğitim alıyor. Daha önce benim üç tane Başkomser Nevzat hikâyem çizgi roman oldu. Bu dördüncü çizgi romana aktarılan hikâyem... Bartu bana bu romanı çizgi roman yapmak istediğini söyleyerek geldiğinde ben de ona güvendim. Bu roman doğru bir seçimdi çünkü öncelikle tarihi bir hikâye. İkincisi İttihat ve Terakki dönemi, herkes ya kahraman ya hain ve büyük bir macera var. Vatan kaybediliyor, Osmanlı yıkılıyor, yeni bir devlet kurma çabası var arkadaşlıklar, ihanetler, yıkımlar, zaferler, kayıplar… Tüm bu büyük olaylar çizgi romana çok uygun. 
 
Fisun Yalçınkaya ve Ahmet Ümit. Fotoğraf: Hüseyin Özdemir
 
'Sinemaya uyarlanmasını umuyorum'
 
Çizgi romana aktarılınca görmekten çok mutlu olduğunuz bir sahne var mı?
 
Elbette. Örneğin 31 Mart Ayaklanması sahnesi enfes, olağanüstü… Çok güzel. Bartu’nun ellerine sağlık hakikaten…
 
Bu kitabın yayımlandığı dönemde 4 yıllık bir süreçte çalıştığınızı anlatmıştınız. Çizgi romanı görmek tüm bu sürecin sonunda nasıl hissettirdi?
 
Bazı kitaplar yazarken daha bir klasiğe dönüşür. Bu da o kitaplardan bir tanesi. Yazarken onu hissettim. Güçlü bir hikâye, tarihsel bir atmosfer var. Bununla da kalmayacak sinemaya da uyarlanacak diye umuyorum, çünkü hikâye çok yatkın. Ama seçkinci davranmak istiyorum. İyi bir şey olması lazım…
 
Yine roman yayımlandığı dönem verdiğiniz bir röportajınızda İttihat ve Terakki döneminin koşullarını şimdiki Türkiye’ye çok benzettiğinizi söylemiştiniz. Hikâyeye tekrar baktığınızda ne düşünüyorsunuz?
 
İttihat Terakki kul kültürünü kırmak için geldi ve Abdülhamit’in yetkilerini sınırlamak için bir meclis önerdi. Meşrutiyet dediğimiz şey bu. Fakat özgürlük istemelerine rağmen bir süre sonra kendileri bu özgürlüğü ortadan kaldırdılar ve kul kültürü devam etti. Onların ardından gelen Mustafa Kemal vatandaş birey yaratmak istiyordu. Ancak halk yine de gözünde Mustafa Kemal’i padişah olarak gördü, İsmet İnönü, Demirel ve ardından gelen kim varsa sürdü.
 
 
'Şanslı yazarlardanım'
 
Peki, bu disiplinler arası durum eserlerinizin uyarlanması sizi nasıl besliyor?
 
Aslında ben bu bakımdan çok şanslı yazarlardanım. ‘Sis ve Gece’ ile beraber başladı süreç. 1996’da yayımlandıktan bir iki yıl sonra film hakları satın alındı. Sonra 2007’de Turgut Yasalar ‘Sis ve Gece’yi film yaptı. Ardından ‘Bir Ses Böler Gece’yi adlı romanım Ersan Arseven tarafından filme çekildi. ‘Aşk Köpekliktir’ tiyatro oyunu oldu. Üç dizi film yapıldı Başkomser Nevzat hikâyelerinden. Dört çizgi roman yapıldı, bir müzikal yapıldı, şu anda da ‘Kavim’ romanı NTV Radyo’da radyo tiyatrosu olarak cumartesi günleri yayınlanıyor. Şimdi de çok sevdiğim ‘Ninatta’nın Bileziği’ adlı epik bir destanım vardı Devlet Opera ve Balesi tarafından opera yapıldı. 2 Aralık’ta dünya prömiyeri yapılacak. Bu önemli bir eser çünkü Kadeş Savaşı’nı anlatıyor. Bestecimiz Evrim Demirel’le librettolarını yazdık, Mehmet Ergüven de yönetti. Provalar henüz başladı, provalara da katılacağım. Bizim kendi eserlerimizin operaya kazandırılması çok önemli.
 
Şu an masanızda ne var?
 
Şu an yüz binlerce okurun beklediği bir roman var. Kasımda fuara yetiştirmeyi planlıyordum ama olmadı. Olmadı içime sinmedi marta kaldı. Bir Başkomser Nevzat kitabı. ‘Elveda Güzel Vatanım’ı okuyan okurlardan, bu polisiye değil tarihi roman diyenler oldu. Onlar da mutlu olacaklar. Bu kez bir seri katilin peşinde olacak. Vicdan meselesini anlatan bir roman, çocuk tacizini eksene alıyor çünkü. Günümüzde insanlığın bulunduğu vicdansız ve merhametsiz durumu tartışan bir roman... Sağlam, gerilimi yüksek bir roman olacak.
 
Hala kafanızda yapmak istedikleriniz henüz fırsat bulamadığınız projeleriniz var mı?
 
Bir bilim kurgu yazmak istiyorum, bir de kendi eserlerimden birini kendim filme çekmek istiyorum. Yönetmenlik yapmak istiyorum. Sinemacı olacağım diye bir iddiam yok ama bir eseri çekmek istiyorum.
 
'Elveda Güzel Vatanım'ın çizimleri 24 yaşındaki çizer Bartu Bölükbaşı'na ait.
 
"Açtıkları yola layık bir iş olmasına çalıştım"
 
1993 doğumlu çizer Bartu Bölükbaşı, 'Elveda Güzel Vatanım'ı Ahmet Ümit'e çizgi roman yapmayı teklif ettiğinde yaşadıkları heyecanı ve romanı nasıl aktardığını anlattı.
 
Öncelikle bu romanı çizgi romana aktarma fikri nereden geldi?
 
Bu fikir romanı okuduğum sıralarda kafamda şekillenmeye başladı. Hem çizgi roman kurgusuna çok uygundu hem de yazıldığı dönemde güncel bir gerekliliği yerine getiriyordu.
 
Ahmet Ümit'le çalışma süreciniz nasıl ilerledi?
 
Projemi aktardığımda heyecanla karşıladı. İhtiyaç duyduğum birtakım görsel kaynakları teslim etti ve beraber hikâyenin geçtiği mekânları gezdik. Sonrasında yapacağım ilk  çizgi roman için orijinal romanın ilk 200 sayfasını kullanacağıma ve kalan kısmı ayrı bir ciltte toplayacağımıza dair bir taslak hazırladım. Hiçbir kısma romanla uyumsuz olmadıkça müdahale etmedi veya makaslama ihtiyacı hissetmedi. Kimsenin de gereksiz müdahalede bulunmasına izin vermedi.
 
Romanın görsele aktarılma sürecinde sizi en çok heyecanlandıranlar neler oldu?
 
Açıkçası çizgi romana başlamadan önce nasıl ilerleyeceğime dair hiçbir doküman, kaynak veya şablon yoktu. Her şeyi el yordamıyla deneysel biçimde keşfetmem gerekti. Sonrasında uygulamada başarılı olan denemeleri not alarak ilerledim. Uyumsuz kısımları ise eledim veya değiştirdim. İşin en heyecan verici tarafı bu konu daha önce Türk çizgi roman geleneğinde sadece Suat Yalaz tarafından Enver Paşa eserinde ele alınmıştı. Bir bakımdan da Nuri Kurtcebe'nin Kuvay-i Milliye eseri, romanı resimlerken aklımdan hiç çıkmıyordu. Onların bıraktığı yerden devam edecektim. Açtıkları yola layık bir iş çıkarmaya uğraştım. Çizgi romanı resimlerken milli kahramanlarımızın beni izledikleri fikrine kapılıyordum. Atatürk, Resneli Niyazi, Talat ve Enver Paşalar.Ve kimsenin fedakarlıklarından haberdar olmadığı nice isimsiz vatansever sanki benimleydi. Çizgi romanı bitirdiğimde omzundan kalkan yük işin kendisinden ziyade bu kahramanlara karşı hissettiğim borç duygusuydu.Tabii ki o borç hiçbir zaman bitmeyecek. Daha yeni başlıyoruz.