Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Sahne Sanatları » İki dilli bir 'Yuva'

İki dilli bir 'Yuva'

İki dilli bir 'Yuva'19 Kasım 2017 - 05:11
Sami Berat Marçalı'nın New York'ta bir sanat merkezinin siparişiyle yazdığı Türkçe ve İngilizce oyun 'Yuva', İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında 25 Kasım'da iki temsille ENKA İbrahim Betil Oditoryumu'nda
SELAY SARI
 
Tiyatronun genç yaşta hem yazar hem yönetmen olarak başarılı olmuş isimlerinden, kurucusu olduğu ikincikat'taki işleriyle tanıdığımız Sami Berat Marçalı, yeni oyunu 'Yuva'yı geçtiğimiz sezon kurduğu yeni topluluğu B Planı ile İstanbul Tiyatro Festivali'nde sahneliyor. Ülkelerindeki savaştan kaçıp Amerika'ya iltica eden, biri otistik iki kardeşin, Filistin göçmeni bir taksi şoförü ve Meksika göçmeni bir drag queen ile karşılaştıkları ilk gecelerini merkeze alan oyun, başlığındaki kavramın göreceliliğini ve insanın farklı koşul ve ortamlara adapte olmaktaki hızını irdeliyor. 25 Kasım günü saat 15.00 ve 20.30'da ENKA İbrahim Betil Oditoryumu'nda sahnelenecek, Türkçe ve İngilizce oynanan 'Yuva'yı Marçalı ile konuştuk.
 
Sami Berat Marçalı.
 
'Yuva'ya giden süreç nasıl başladı?
 
Özen Yula ile Handan Özbilgin Bromley çok eski arkadaşlar, Handan New York'taki La Guardia Performans Sanatları Merkezi'nde (LPAC) genel sanat yönetmeni yardımcısı. Orada başlattığı, Balkanlar-Amerika arası sanatçı değişim programının ilk ayağında Türkiye'yle çalışmak istemiş. Özen Yula'dan bu program için isim önerisi istemiş, o da beni önermiş. Bir araya geldiğimizde göçmenlik üzerine bir şey istediğini söyledi. Bir ayağı New York'ta, bir ayağı İstanbul'da uzun bir yazım-tartışma-okuma tiyatrosu süreci oldu farklı oyuncularla.
 
Üretim süreci ABD'de daha farklı işliyor anladığım kadarıyla.
 
New York'tayken LPAC'in genel sanat yönetmeni bana "Bir gala var, gel beraber gidelim" dedi. "Hangi oyunu izleyeceğiz?" diye sorduğumda "Bir şey izlemeyeceğiz" dedi. Oradaki gala mantığı, daha çok ortaya çıkacak bir oyuna mali destek için bilet satışı ve bağış toplanması şeklinde. O 'gala' gecesi 100 bin dolar toplandı.
 
Oyun nasıl karşılandı LPAC'teki gösterimlerde?
 
Bir Türk oyuncu ve üç Amerikalı oyuncuyla sekiz kere sahnelendi, yönetmen Ellie Heyman tarafından. Güzel eleştiriler aldık. Hatta Drama League'in genel sanat yönetmeni geldi, hiçbir beklentisi olmadan izledi ve "21. yüzyılın Tennessee Williams'ı gibisin, son dört aydır izlediğim en iyi şeydi" diyerek bana destek vermek istediğini belirtti. Şimdi 5-6 Aralık'ta New York'ta okuma tiyatrosu olarak sadece yapımcılara özel sahnelenecek 'Yuva'. Bu arada yönetmen bana oyunu 50 kere yeniden yazdırdı.
 
Bora Akkaş ve Özlem Zeynep Dinsel ülkelerindeki savaştan kaçarak Amerika'ya gidiyorlar.
 
Türkiye'de maruz kalınmayan bir muamele mi?
 
Asla maruz kalınmaz, buradaki durum daha çok "Aa tamam yazar bulduk haydi sahneleyelim". Şu an oyun son hâline geldi diye umuyorum. Anlatımı daha güçlendi, daha kısaldı. ABD'de oyunun en net, en basit şekliyle sahnelenmesi isteniyor. Herkes her şeyi anlıyor. Ben aslında seyircinin farklı şeyler anlamasını ya da anlamamasını tercih ederim.
 
Oyundaki 'yuva' neresi?
 
İlk 'Yuva' diye bir oyun yazmaya karar verdim ve kendi kendimi sorgulamaya başladım, "Benim için yuva ne demek?" diye. Aslında yuva, ana rahminden çıktıktan sonra bir daha yok. Her bulduğun an kaybediyorsun. Üçüncü dünya ülkesindeysen kalbin çok fazla konuşuyor ama asıl aklın hükmediyor. Ama yuva da, ancak aklını devreye sokmazsan bulabileceğin bir şey. Bu yargıya vardıktan sonra yazmaya başladım. Demek istediğim şey şu: Bu yuva arayışı asla bitmeyecek ve sen kendini asla yuvanda hissedemeyeceksin çünkü bir yere gittiğinde orası için dışarıdan gelensin, bulunduğun yerde ise sen kendini dışarıda hissediyor olacaksın.
 
Erol Ozan Ayhan drag queen Chico, Bora Akkaş ise otizmli mülteci Barış rolünde.
 
Çevirisizlikte kaybolanlar
 
Amerika'daki versiyonda üstyazısız Türkçe ve İngilizce oynanmış oyun. Nasıl bir deneyim oldu?
 
Oradaki prodüksiyonda ablayı canlandıran Burçak Arya Göçmen Ankara DTCF'den yeni mezun olmuş, hiç İngilizce bilmeden ABD'ye gitmiş. Orada oyuncu seçmeleri ilanını görüp almış rolü. Beraber oynadığı oyuncular da Türkçe bilmiyor. Birbirlerini o kadar anlamıyorlar ki, genel provada bile kayboluyorlar, birbirinin ne replik söylediğini bilmiyor.
 
Oyundaki iletişimsizlik gerçekte de yaşanmış yani.
 
Burada ise herkesin birbirinin ne dediğini anlaması benim yaşadığım en büyük sıkıntı oldu.