Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Sinema » "'60lar Polonya'nın en cool dönemiydi"

"'60lar Polonya'nın en cool dönemiydi"

"'60lar Polonya'nın en cool dönemiydi"18 Aralık 2014 - 10:12 | Dawid Ogrodnik ve Agata Trzebuchowska, Pawlikowski'nin yönettiği 'Ida'da.
Avrupa Film Ödülleri'nin galibi "Ida"nın yönetmeni Pawel Pawlikowski ile, filmin geçtiği 1960'lar Polonyası'nı konuştuk
NİL KURAL
 
13 Aralık'ta sahiplerini bulan Avrupa Film Ödülleri’nde En İyi Film, En İyi Senaryo, En İyi Yönetmen, En İyi Görüntü Yönetmeni ve Halk ödüllerini tek bir film topladı: Pawel Pawlikowski’nin yönettiği ‘Ida’. Aynı zamanda Yabancı Dilde Film dalında Altın Küre adayı olan film, 1960’lar Polonyasında geçiyor ve rahibelik yeminini etmeden önce yargıç teyzesi Wanda ile (Agata Kulesza) görüşen Anna'nın (Agata Trzebuchowska) aile sırrına uzanan dramatik yolculuğunu konu alıyor. Bu yılki İstanbul Film Festivali'nin konuklarından Pawlikowski bize 'Ida'yı anlattı. 
 
‘Ida’nın çok sade ve güçlü bir anlatım dili var, bu sinema diline nasıl karar verdiniz?
 
Tarihi; belli bir dönemde ve yerde geçen ama ders veremeyen, politik konularla politik temalarla yer vermeyen bir film çekmek istedim. Bu yüzden de görselliği ön planda bir filme karar verdim ve açıklamalar yapacak klasik bir anlatımdan kaçındım. Diyalogların pek bir şey açıklamadığı, işlevsel sahnelerin olmadığı bir filme karar kıldım. İzleyicide entelektüel bir bağlanma yaratmaktan ziyade onları düşüncelere daldıracak bir etki hedefledim. Siyah beyaz çekmek de filmi biraz zamansız, zamanın dışında bir hale getirdi.
 
Çocukluğunuza ait bazı fotoğrafların 'Ida'ya ilham verdiği doğru mu?
 
Evet. Onların ‘Ida’nın görselliğinin kaynağı olduğunu söyleyemem ama bir tür ilham verdikleri doğru. O döneme denk gelen aile albümlerinde, ebeveynlerimin fotoğraflarındaki manzaralar etkili oldu. Bu fotoğraflar özenle çekilmişti, şimdinin aceleye gelen fotoğrafları gibi değillerdi. Onlarda kayıp bir dünyanın melankolisini buldum. Siyah beyazlardı, kadrajlar pek dolu değildi, beni nostaljiyle doldurdular ve o dünyayı yeniden yaratmak istedim.
 
Pawel Pawlikowski.
Ülkeniz Polonya’da uzun süre ardından çektiğiniz ilk film ‘Ida’. Bu filmin en kişisel projelerinizden biri olduğu sonucuna varabilir miyiz?
 
Bütün filmlerim kişisel projeler ama yaşamım beni yeniden Polonya’ya sürükledi. Belli bir yaşa gelince geçmişe gelecekten daha fazla dönüp bakmaya başladım. O dönem benim için güncel oldu. Sadece Polonya değil, 1960’ların başları da.  O dönemde çocuktum ve bazı şeyleri ilk kez görüyordum. 1960 başları Polonyasını çok ilginç buluyorum. Tam bir geçiş dönemi. Komünizm ideolojik olarak zayıflıyor, bir yerlerden bir hayat, müzik, cool tavırlar, kolektif kader yerine bireysel kader anlayışı geliyor. Stalinizmin sonu... Aynı zamanda cool bir dönem: Polonya’da o dönemde öyle kültürel bir güven var ki! Edebiyat, caz, klasik müzik, tiyatro mükemmel. Komünizm hala var ama sansür hafifliyor. Bir anda kendini ifade etme isteği patlıyor. Polonya ilginç bir ülkedir, Doğu Avrupa’daki en ilginç ülkedir. İnsanlar o dönemin Polonyasını komünist kampındaki en eğlenceli baraka diye tanımlıyor.
 
Stalin’in hayatının bir dönemi hakkında bir film projeniz olduğu doğru mu?
 
Evet ama tam olarak Stalin’le ilgili değil. Stalin’in biraz deli bir çocukluk arkadaşının Stalin'le ilgili fantastik bir hikayesi. Stalin’i konu alan herhangi bir biyografi filmi asla çekmem. Ama gizemli bir karakterle ilgili güvenilmez bir film çekmek isterim. Biraz zor bir proje bu. Gürcüce ve Rusça çekmek istiyorum ve böyle seçimler için bütçe bulmak kolay değil.
 
‘Ida’yı canlandıran Agata Trzebuchowska’dan bahsedebilir misiniz? Amatör bir oyuncu.
 
Amatör oyuncu bile denemez çünkü asla oyuncu olmak istemiyor ama ona teklifler yağıyor. Bu sabah beni aradı ve çok sevdiği ünlü bir yönetmenin ona rol teklif ettiğini söyledi. Hiç niyeti yok ama ismini veremeyeceğim bu ünlü yönetmenle çalışmak da istiyor. Ben de “Zaten okuluna ara verdin şimdi bitir” diyen bir baba figürü gibiyim.