Feminist huzursuzluğun yeni adı
HÜLYA AVTAN
Bazen bir kadın yalnızca susmaz ya da yalnızca anlatmaz. Bazen bir kadın, huzursuzluk yaratır. Oyunu bozar. Ve işte o an, bir şeyler yerinden oynar. Sara Ahmed, bu yerinden oynama hâlini yazıya taşıyor. Feminist teoriyle ve duygu politikasıyla ördüğü metinlerinde “Sessizlik tesadüf değildir,” diyor. “Oyunbozan” olmak, yalnızca bir tavır değil, başka türlü bir dünyayı mümkün kılmanın ilk adımıdır.
1969 yılında Britanya’da Pakistanlı bir baba ile İngiliz bir annenin çocuğu olarak dünyaya gelen Ahmed’in çocukluğu Avustralya’da geçmiş. Doktora vesilesiyle Birleşik Krallık’a dönen Ahmed feminizm ve kadın çalışmaları alanında toplamda 11 kurgu dışı kitap (bunların dört tanesi dilimize çevrildi) kaleme aldı. Çok kültürlü ve göçmen bir ailede büyümesi kuşkusuz kimlik, cinsiyet, aidiyet ve dışlanma kavramlarına olan duyarlılığını artırmıştır. Ancak onu esas öne çıkaran nokta, bu kavramlara yalnızca teorik bir perspektiften değil, bizzat yaşamın içinden yaklaşması.
Ahmed’in erken dönem çalışmaları bugün feminist postmodernizm ve etki kuramı (affect theory) alanlarının temel kaynakları haline gelmiş durumda. En belirgin katkılarından biri ise, 2017 tarihli “Feminist Bir Yaşam Sürmek” adlı kitabıyla eş zamanlı olarak yazmaya başladığı popüler blogundan ilham alan “Oyunbozan Feministin El Kitabı” (Feminist Killjoy) adlı incelemesi. “Bir problemi ortaya koyduğunuzda, siz problem haline gelirsiniz,” diyor Sara Ahmed. Ona göre ‘oyunbozan bir feminist’ olmak, bir kimlik meselesi olmanın yanı sıra, aynı zamanda Ahmed'in felsefesi ve politikası.Ahmed’in karşılaştığı ayrımcılığın, onun ‘oyunbozan’ feminist kimliğinin oluşumunda önemli bir rol oynadığı söylenebilir. Yazılarında kişisel deneyimlerle teoriyi harmanlayıp akademik jargonun dışına çıksa da kavramsal derinliği koruması onun güçlü yanı. Hem akademinin dokunulmazlığına meydan okuyor hem de çalışmalarını sadece teori değil, yaşam pratiği haline getirmek konusunda ısrarcı.
Yazının tamamını Milliyet Kitap ekinde okuyabilirsiniz.
