Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Milliyet Kitap » » Selim İleri ile “zamanda donmuş anlara” yolculuk
Mayıs 2024

Selim İleri ile “zamanda donmuş anlara” yolculuk

Selim İleri, 2021 yılında geçirdiği beyin kanaması ve hastane günlerinin ardından "Düşüşten Sonra" isimli bir söyleşi kitabıyla okuruna yaşadıklarını, edebiyat serüvenini anlatıyordu. Fakat İleri'nin yazma eylemi hastalık ve hastane günlerine rağmen devam etti ve "Yalnız Evler Soğuk Olur" bu ay okurunun karşısına çıktı. Bu yeni kitap İleri'nin kendi yazma eylemine ve serüvenine, hatıralarına dair bir roman. Kitabın anlatıcısının adı Selim, dertleştiği isim de İleri romanlarından aşina olunan karakteri Süha Rikkât. Biz de bu roman vesilesiyle "Mutlu anılar uyduruyorum" diyen Selim İleri edebiyatının hafızasının derinliklerine uzandık.

Irmak A. Güçlü

Yazma eyleminin bahsi açıldığında, iyi bir okurun aklına gelen birkaç isimden biri Selim İleri. Bugüne dek basılı 50'den fazla öykü, roman, şiir, anı, deneme, oyun, senaryo ve söyleşi kitapları yayımlanan İleri, "Kalıcı bir şey yazmak her yazarın isteği sanıyorum. Ama kalıcı bir şey için insanın baştan aşağı tedirginlikle dolup taşması gerekiyor diye düşünüyorum," diyor Sanatkritik'e verdiği söyleşisinde. 2021 senesinde geçirdiği beyin kanamasının ardından yaşadıklarını, Burcu Aktaş'la hazırladığı "Düşüşten Sonra" isimli söyleşi kitabında okuruna açan İleri, aynı zamanda edebiyata ve yazmaya olan tutkusunu da bu kitapta defalarca kez vurguluyordu. Tıpkı Sait Faik Abasıyanık’ın, “Haritada Bir Nokta” öyküsünde “Yazmasam deli olacaktım,” diyen karakteri ya da Haruki Murakami’nin “Sputnik, Sevgilim” adlı kitabında, “Birisi vurulunca kanı akar. Tam da bu yüzden işte, sürekli yazdım,” diyen karakteri gibi. Fakat bu rahatsızlık sürecinden sonra da durmadı Selim İleri. Vasiyet olduğu iddia edilen ancak daha sonra vazgeçip yayımlamaya karar verdiği yeni romanı “Yalnız Evler Soğuk Olur”da “Anlaşılmaz bir acı gelip saplanınca yazmaya koyuluruz,” diyor Selim İleri. Hem romandaki yazar hem romanın yazarı Selim İleri. Keza, romanın yıllar yılı mutlu sonla biten aşk romanları yazmasıyla bilinen bir diğer karakteri Süha Rikkât de yine benzer bir duygu üzerinden açıklıyor yazma eyleminin ardındaki saiki: “Seneler mutsuzlukla geçti. Hep başkalarına mutluluklar yazdım, saadetler temenni ettim.”

 

50 YILDAN FAZLA

Selim İleri, 1973’te kaleme aldığı ilk romanı “Destan Gönüller”den beri yayımlanan bütün romanlarında gerek içerik gerekse de biçim bakımından geleneksel romanın sınırlarını zorlayan, bu kalıbın dışında kalan bir anlayışı yansıtan yazarlardan biri. 2020 senesinde yayımlanan “Yaşadınız Öldünüz, Bir Anlamı Olmalı Bunun”dan dört yıl sonra okurla buluşan yeni romanı “Yalnız Evler Soğuk Olur”u Virginia Woolf’un şu sözleriyle açması da İleri’nin 50 yılı aşan yazın hayatı boyunca inşa ettiği romancı kimliğini yansıtıyor belki de: “‘Romanın kendine özgü gereci’ diye bir şey yoktur; her şey romanın kendine özgü gerecidir, her duygu, her düşünce, kafayla ruhun her özelliği kullanılabilir; hiçbir algı işe yaramaz değildir. Roman sanatının gelip aramızda durduğunu düşünelim bir yol; hiç şüphesiz kendisini saymamızı, sevmemizi istediği ölçüde, dağıtmamızı, zorlamamızı da isteyecektir (…)”

 

"MUTLU ANILAR UYDURUYORUM"

“Perde ağır ağır açılıyor. Bahçedeyim,” sözleriyle başlıyor, “Yalnız Evler Soğuk Olur”un anlatıcısı (ve baş kişisi olduğunu tahmin ettiğimiz Selim İleri) hikayesini anlatmaya. Belki tam da onun istediği gibi 'ışıklı' olduğundan, anlatıcının da gözleri kamaşıyor. Bahçe hangi bahçeydi, zaman hangi zamandı, onun için de muamma. İstanbul’un, ama şimdinin kaotik metropolünün değil de eskilerin, kendi çocukluğunun İstanbul’unun 'mutlu' hatıralarıyla aydınlatıyor sayfaları. Böylece daha ilk sayfadan, bir Selim İleri anlatısıyla karşı karşıya olduğunu hissettiriyor okura. Zira yazarın romanlarında ekseriyetle görüldüğü gibi 'geçmişi anımsama' akışın en önemli belirleyicilerinden biri olma vazifesini üstleniyor. Fakat anımsadığı şeylerin güvenilmezliğini de en baştan belirtiyor anlatıcı: “Anı diye çoğunu, şimdilerde kendim uyduruyorum. Mutlu anılara ihtiyacım var. Mutlu anılar uyduruyorum.”

Romanın anlatıcısı, bir yazar. Karakteri olduğu romanı kaleme alan Selim İleri’yi fazlasıyla anımsatan, onunla aynı adı taşıyan, hafızasında onun hatıralarını taşıyan, aynı yerlerden geçmiş ve hatta aynı isimli romanlar kaleme alarak aynı karakterleri yaratmış bir yazar. Dolayısıyla zihninde, ruhunda aynı karakterlerle yaşıyor o da. Ve anlatısının başında ağır ağır açılan o perdeden, bir bir yarattığı karakterler çıkmaya başlıyor karşısına. Kimisini en ince detayına kadar hatırlarken kimisini nerede yazdığını bile bilmiyor. Rüya gibi, bir hezeyan gibi bölük pörçük hatıraları yaşanmış ve hayal edilmiş hatıraları defterine aldığı notlarla birleştirerek kısa ve çok bölümlü anlatısında okurla birlikte bir yapbozu tamamlıyor İleri. Zihninin kıvrımlarında okurla birlikte geziniyor.

 

Yazının tamamını Milliyet Kitap ekinde bulabilirsiniz.