Milliyet Sanat »Milliyet Kitap » » 'Yazmanın büyüsü her yerde'
Aralık 2022
'Yazmanın büyüsü her yerde'
Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı, iki yıllık pandemi arasından sonra kapılarını bugün 39. kez açıyor. İstanbul Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde 11 Aralık’a dek sürecek olan fuarın Onur Yazarı ise Türkçe edebiyatın en üretken kalemlerinden Nazlı Eray. “Yazmak bana verilmiş en büyük hediye” diyen Eray ile fuar heyecanını paylaştık.
ILGAZ GÖKIRMAKLI
Kitapların dünyasına konuk olduğumuz, okurları, yazarları ve yayınevlerini bir araya getiren Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı, zorunlu pandemi molasının ardından kapılarını bugün açıyor. En son 2019’da gerçekleşen fuarın bu yılki sloganı, iki yıl aradan sonraki bu büyük kavuşmayı çağrıştıracak şekilde “Kitap şehre geri dönüyor” olarak belirlendi. Dokuz gün boyunca “Kitabın Büyülü Dünyası” temasıyla gerçekleşecek fuarda fantastik edebiyata, bilim kurguya ve büyülü gerçekçilik akımına odaklanılacak. 39. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nın Onur Yazarı ise Türkçe edebiyatın en üretken kalemlerinden Nazlı Eray olarak belirlendi. “Ah Bayım Ah”, “Yoldan Geçen Öyküler,” “Pasifik Günleri”, ”Aydaki Adam Tanpınar”, “Rüya Yolcusu” başta olmak üzere öykü ve romanlarıyla hem yetişkin hem de çocuk okurlara seslenen Eray’ın öykü, roman ve oyunları pek çok dile çevrildi; öykülerinden kısa film ve televizyon dizileri yapıldı.
“OLAĞANÜSTÜ BİR AN”
Eray, anılarında da büyük bir yeri olan fuarın onur konuğu olacağı için çok heyecanlı: “Olağanüstü bir duygu. Fuarın onur konuğu olmak, ödüllendirilmek, bu ödülü almış, onur konuğu olmuş büyük yazarları da düşündükçe daha da heyecanlanıyorum, çok mutluyum. Heyecanla açılış gününü bekliyorum.” TÜYAP’ın ilk günlerinden itibaren neredeyse tüm etkinliklerine ve fuarlarına katıldığını belirten Eray’ın bu süreçteki en büyük sevinci okurlarla kucaklaşmak. Okurlarla bir araya gelmenin bir yazar olarak kendisini de beslediğini ifade ediyor Eray: “Neden yazdığını, neden yazmaya iten o duyguyu hissettiğini ve yazmaya duyduğun heyecanın nedenlerini anlıyorsun. Yazmanın büyüsünün, yazmanın zevkinin ne olduğunu bir kere daha fark ediyorsun. Çünkü aynı dili konuştuğun, aynı duyguyu paylaştığın, senin kadar heyecanlı okurlarla karşılaşıyorsun. Olağanüstü bir an.” Yazdıklarıyla hem yetişkinlere hem de çocuklara hitap eden Eray’ın geniş bir okur kitlesi var. Bu da özellikle fuarlarda farklı yaşlardaki okurlarla buluşmasına vesile oluyor. Farklı kuşakların kitaplarını birbirlerine tavsiye ettiklerini, kendi kitaplarıyla büyümüş bir neslin şimdi de çocuklarına kitaplarını okuttuğunu söyle- yen Eray’a göre, bu paylaşımlar bir “Hayat voleybolu.”
MAHALLE, ÇOCUKLUK
Nazlı Eray edebiyat dünyasına adım attığında 16 yaşındaydı. Kendi çocukluğundan ilham alan “Mösyö Hristo” ile “Bana verilmiş en büyük hediye” dediği yazma serüvenine başladı.
O satırları yazarken aklında “Ben yazar eski bir mahallesinde, Şişhane Yokuşu’nda Saadet Apartmanı’nda, ‘60’lı yılların ortasında, ortaokul son sınıfa giden ve kendi kendine seksek oynayan, mahallesini ve arkadaşlarını seven, o çok normal dünyayı büyülü görmesiyle başlıyor Eray’ın yazma macerası. Apartman kapıcıları Mösyö Hristo’dan ilham alarak bir defterin arkasına Mösyö Hristo başlığını atıyor ve ilk öyküsünü yazıyor. O günlere dönüp bakınca bilmeden yazdığı büyülü gerçekçiliğin, “Normali büyülü görüyorsun, hem de büyülü anlatıyorsun” demek olduğunu anladığını söylüyor.
O günlere dönüp bakınca yaşadığını, yaşamanın ne anlama geldiğini ve bunu sorgulamaya başladığını fark ediyor Eray. Büyüdüğü mahallenin ve çocukluğunun tüm eserlerinde büyük bir etkisi var: “Hayat hem çok zor hem çok kolaydı. Dünya hem çok büyük hem çok küçüktü. Bizim mahalle de kocaman, uçsuz bucaksız bir dünya gibi geliyordu. Sonra o mahallenin benim çocukluğum olduğunu anladım ve orayı hiç bırakmadım.”
Yazın hayatına onlarca dile çevrilmiş, 70’i aşkın kitap sığdırmış Eray’a, 16 yaşındaki hali karşısına gelse ona ne söylerdi, merak ediyoruz. “İyi ki,” ile başlayan Eray sözlerine şöyle devam ediyor: “İyi ki Mösyö Usta’yı yazmışım. İyi ki o günleri hissetmişim, iyi ki öyle duyarlı bir çocuk olmuşum. Helal olsun sana. Sen benim köklerimsin senden çıkıp kocaman bir oldum. Ama her şeyin başı sensin. Sen ve Mösyö Hristo.
Yazının devamını Turkcell Dergilik uygulamasından okuyabilirsiniz.
