Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Milliyet Kitap » » Bir “foto muhabirinin” hikayesi
Aralık 2013

Bir “foto muhabirinin” hikayesi

Muharrem Buhara'nın çocuklar için kaleme aldığı "Ara Güler" kitabı, usta foto muhabirinin çocukluğundan başlıyor ve Güler'in 60 yılı aşan fotoğraf serüvenini konu alıyor
Ara Güler’in hayatını konu alan “Ara Güler”, ünlü foto muhabirinin 60 yılı aşan fotoğraf serüvenini ve çocuk yaşlardan bu yana sanata duyduğu tutkuyu anlatan bir çalışma. 
 
Muharrem Buhara tarafından, Ara Güler’in hayatını ve çalışmalarını çocuklara anlatmak amacıyla hazırlanan  ve "İyi Bir Fotoğrafçı Dikiş Makinesiyle de Resim Çeker” altbaşlığını taşıyan kitap Güler’in 1928 yılının Ağustos ayında dünyaya 'merhaba' demesinden günümüze uzanıyor. 
 
 
Merak tutkusu
 
Güler'in tüm hayatını çocuklara aktaran Buhara, bunu yaparken, aynı zamanda sanatçının çocukluğunun geçtiği dönemin İstanbul’unu da okurla paylaşıyor. Sanatçının çocuk yaşlardan gelen merak etme tutkusunun, bugün herkesin tanıdığı “Ara Güler Portresi”nin oluşmasında önemli bir etken olduğunun altını çizen Buhara, Güler’in yaşam hikayesinin yanı sıra o yıllarda yaşanan İkinci Dünya Savaşı atmosferini, Türkiye’de çekilen sıkıntıları da es geçmiyor. Ekmeğin, şekerin karnelere bağlanarak sınırlı sayıda herkese dağıtılmasından ülkenin savaşa girme olasılığına, gazetelere uygulanan sansürden Alman saldırısına karşı gece karartmalarına kadar dönemin portresini çizen Buhara, o dönem yaşananların henüz 11-12 yaşlarında olan Ara Güler'in hayatında derin izler bıraktığına dikkat çekiyor.
 
 
"Fotoğrafçı değil"
 
Kitaba göre Güler’in içindeki sanat tutkusu ilk olarak sinemayla başlıyor, sonrasında onu tiyatro izliyor. “Benim ikinci okulumdu, evimdi tiyatro,” diyen Güler, bir dönem oyun yazarlığı da yapıyor; ancak fotoğrafla hikayesi 22 yaşında ilk fotoğraf makinesini edinmesiyle başlıyor. İlk olarak gördüğü her şeyin fotoğrafını çeken Güler’in fotoğraf serüveni gazeteciliğe yönelmesiyle farklı bir boyuta ulaşıyor. Çektiği fotoğrafların dünyaca ünlü dergilerde yayımlanmasıyla uluslararası bir üne kavuşan sanatçının yolu Charlie Chaplin, Salvador Dali ve Pablo Picasso'nun aralarında bulunduğu isimlerle kesişiyor. 
 
Kendini her zaman bir foto muhabiri olarak değerlendiren; “Ben foto muhabiriyim, fotoğrafçı değilim. Kesinlikle sanatçı da değilim. Ben gördüğümü çekerim. Sanat yapmam. Bir foto muhabiriyle fotoğrafçı arasında çok önemli bir fark vardır. Bir patlama olduğunda olay yerine koşan kişi foto muhabiridir, oradan kaçan da fotoğrafçıdır,” diyen Güler, fotoğraf sanatında 60 yılı aşkın bir zamanı geride bırakıyor. Bu sürede hem bir vakfa hem de bir müzeye sahip olan sanatçının yaşam öyküsünü resimlere ve Güler’in ara anlatılarına yer vererek anlatan kitap sadece çocuklar için değil; büyükler için de etkileyici bir çalışma...