Milliyet Sanat »Milliyet Kitap » » Bir roman kahramanı olarak Jack London
Mayıs 2014
Bir roman kahramanı olarak Jack London
Altın Kitaplar’dan çıkan "Jack London’ın Gizemli Yolculukları" serisinin ilk kitabı olan "Vahşi Topraklar", Jack London seven genç okurlara, London’a farklı bir pencereden bakma fırsatı tanıyor ve London’ı okurlarıyla, bu kez bir roman kahramanı olarak buluşturuyor.
E. NİDA DİNÇTÜRK
Biyografiler, hayatımızda iz bırakan insanların yaşamlarına bir yerden dahil olma hissiyatını ve onların hayatına tanık olma hazzını yaşamamızı sağlayan kıymetli ve ayrıcalıklı yapıtlardır. Hayranlık beslediğimiz insanlara ilişkin kenarda köşede kalmış detayları ortaya çıkarmaktan çok, onlara dair bildiğimiz gerçeklerin temeline ışık tuttukları için de sevilirler. Üstelik bu bir magazinel bilgi arayışı değil, dünyamızda bir şekilde yer etmiş insanları içselleştirmemize yardımcı olacak bir köprüdür. Christopher Golden ve Tim Lebbon ise biyografi meselesini çok başka bir boyuta taşımış, edebiyatın büyük üstatlarından Jack London’ın hayatına kurgusal bir pencereden bakarak onu içselleştirmek istemişler. Burada eğlenceli olan nokta, Jack London’ın hayatını, London’ın romanlarındaki öğelerden beslenerek, yeni baştan kurgulamış olmaları. Zaten bana kalırsa sağlam bir Jack London hayranlığından kaynaklanan bir patlamanın sonucu olarak ortaya çıkmış "Jack London’un Gizemli Yolculukları".
Üç kişi bir de köpek
Bir seri halinde yayımlanması planlanan "Jack London’ın Gizemli Yolculukları" serisinin ilk kitabı "Vahşi Topraklar". Kitap, hikayesiyle ele verdiği kadarıyla, ustanın en çarpıcı eserlerinden biri olan "Vahşetin Çağrısı"nın geçmişi mahiyetinde kurgulanmış. Yani bu gelecek her bir kitabın, London’ın bir başka kitabının öyküsü olabileceği şeklinde de yorumlanabilir.
Serinin ilk kitabı olan "Vahşi Topraklar"ı, London’ın "Vahşetin Çağrısı" kitabı ile özdeşleştirmek için çok fazla sebep var. Bunun için önce London’ın "Vahşetin Çağrısı"nda anlattığı hikayeyi anımsamak istersek aklımıza evvela Alaska, altın arama uğruna perişan olan insanlar, kurtlar ve soğuğun vahşeti gelir. Jack London’ın "Vahşetin Çağrısı"nı da Alaska’da kendi altın arama macerası esnasında şahit oldukları üzerine kaleme aldığını düşünürsek, parçalar neredeyse birleşiyor. "Vahşi Topraklar", London’ın "Vahşetin Çağrısı"nda izlerini yakaladığımız Alaska macerasının ta kendisi. Ve işte karşımızda bir roman kahramanı olarak Jack London! (Bu sırada, bir roman kahramanı iken de en az yazarlığı kadar nefes kesici olduğunu söylemeden geçmek olmaz).
Altın bulma ümidiyle Kuzey Amerika’nın amansız toprakları üzerinde bir yolculuğa çıkan Jack London, kamp boyunca hayatını sürdürmesine yardımcı olacak kilolarca ağırlığın yanı sıra ailesinin borcunu ödeyebilmek gibi ciddi bir sorumluluk yüklüyor omuzlarına. Dyea üzerinden Dawson’a doğru süren yolculuğu, onu çok geçmeden iki yol arkadaşı ile buluşturuyor ve her an savaş halinde olduğu vahşi doğanın karşısına üç kişilik bir ekiple dikiliyor. Fakat Jack çok geçmeden, kendilerini Dawson’a götüren yol boyunca, ekibinin sadece Jim ve Merrilt’ten ibaret olmadığının farkına varıyor. Jack, soğuktan donmak üzereyken kendisine yardım eden kurdun ortaya çıkmasıyla, hep etrafında olduğunu hissettiği dördüncü varlığın o kurt olduğunu ve içindeki cesareti, azmi ve macera tutkusunu o kurdun ruhani rehberliği sayesinde canlı tutabildiğini fark ediyor. Jack’in altın bulmaya yönelik yolculuğu bu noktadan sonra içsel bir yolculuk haline gelip felsefi bir boyut da kazanıyor.
İlk aşk
Jack, arkadaşlarıyla beraber zorlu bir yolcuğun ardından Dawson’a ayak bastığında ise müthiş bir zafer sarhoşluğuna kapılıyor. Ama macera tutkunu genç Jack London’ın başını tekrar belaya sokması çok sürmüyor ve bu kez gerçekten pençesinden kurtulması güç bir belaya bulaşıyor. Her şey, Dawson’da köpeği elinden alınmaya çalışılan genç bir çocuğu, ‘kötü adamlar’ın elinden kurtararak ‘kötü adamlar’ın işini bozmasıyla başlıyor. Çığırından çıkan olaylar silsilesi neticesinde London, Dawson yolculuğu sırasında edindiği dostlarından Jim’i geride bırakarak, Merrilt ile köle tacirlerinin eline düşüyor ve bu kez başkalarının kârına altın bulabilmek için acımasız Dyea’ya geri dönmek zorunda kalıyor. Köle tacirlerinin kampında geçirdikleri ilk akşamda Jack, altın avcılarının korkuyla sözünü ettikleri Wendigo efsanesi ile burun buruna geliyor ve diğer dostu Merrilt’i de orada yitiriyor. Jack’in etobur karakter Wendigo’dan kurtulması ise onu içine düştüğü maceranın sonuna dek koruyacak olan mucizenin bir başka alameti.
Bu sırada, bir Kuzey Amerika miti olarak dilden dile dolaşan Wendigo efsanesine ilişkin anlatılan en iyi hikayelerden biri "Vahşi Topraklar"da anlatılıyor olabilir. Soğuğun acımasızlığı ile özdeşleşmiş bu karakterin açlığa ve yamyamlığa ilişkin vurgusu Jack London’ın Kuzey Amerika’nın kör ormanlarında verdiği mücadele ile oldukça uyumlu bir bütünlük yakalıyor.
London, Wendigo’yla süren savaşında bitkin düştüğünde ve yenilginin eşiğine geldiğinde ise kendini hem bir başka mucizenin hem de yeni bir belanın kucağında buluyor ve hayatında ilk kez aşkı tattığını düşünüyor. London, ‘aşk’ yanılgısının kucağında geçirdiği kısa bir dinlencenin ardından hem doğayla başa çıkabilmek adına kıymetli birçok bilgiye vakıf oluyor hem de kendinde Wendigo’yla savaşabilecek kuvveti buluyor. Gel gelelim kendini düştüğü aşktan kurtarması da, Wendigo’yla vereceği son savaş da onu bir kez daha yenilginin eşiğine getiriyor. Ruhani rehberinin eşliğinde, bilgisinin ve cesaretinin tüm maharetini ortaya koyan London, nihayet gidenin geri dönmesine çok alışık olunmayan Dawson’a geri dönmeyi başardığında ise yaşadığı tüm maceralara bedel bir sürpriz ile kucaklaşıyor.
"Jack London’ın Gizemli Yolculukları", genç Jack London severler için yazara bir başka pencereden bakma şansı tanımasıyla Jack London külliyatının yanında yerini alabilecek bir rehber kitap niteliği kazanıyor.
