Herkesi hayallere daldıracak bir rehber
ASUDE YAĞMUR
Bundan birkaç yıl önce, ilk gençlik kitapları yazarlarının en büyük şikayeti Türkçe yazında gençleri okumaya hazırlayacak çocuk kitaplığının olmamasıydı. Kitapçılarda çocuk kitapları bölümü bir rafı aşmaz, olanlar da içerik bakımından zayıflığı bir yana, bugün çok eleştirdiğimiz olgularla doluydu. Son yıllarda çocuk kitaplıkları giderek zenginleşiyor ve çocukluğumda doyamadığımdan olsa gerek, kendimi mutlaka kitapçıların bu bölümlerini de yoklarken buluyorum. Şimdi de size bu kitaplığa yeni eklenen “Benim İstanbul’um” dan söz etmek istiyorum.
Yasemin Gülcü ve Yurdanur Ay Paşa’nın yazıp Betül Ünlü’nün resimlediği “Benim İstanbul”um Hayykitap’tan çıkan bir İstanbul rehber ve etkinlik kitabı. İstanbul hakkında bir çocuğun bilmesi gereken belki de her şey düşünülmüş ve renkli resimlerle, yer yer oyunlarla oldukça eğlenceli bir şekilde sunulmuş. Kitabı okurken çocuğunuzla birlikte İstanbul labirentlerinde kaybolmak istemeniz işten bile değil. Zaten her iyi çocuk kitabı biraz da büyüklere hitap edebiliyor olmalı, değil mi?
İstanbul ile bağ kurmak
Farkında değiliz ama İstanbul’da yaşadığımız, İstanbul’un yaşayan tanıkları olduğumuz için çok şanslıyız. Kıymetini ne kadar bildiğimiz şüpheli ama biz İstanbul’u ne kadar iyi bilirsek, ne kadar bilinçli gezersek o kadar bağ kuracak ve onu korumak isteyeceğiz. Ağacı yaşken eğsek, bu bağı kurdurmaya çocuklardan başlasak akıllıca olur değil mi?
Kitap “İstanbul’a nasıl ulaşılır?” bölümüyle başlıyor ve eğlenceli resimlerle şehir dışından İstanbul’a gelme yöntemleri sıralanıyor. Devamında şehrin basitçe yüzyıllar süren tarihi özetleniyor; İstanbul’da hüküm süren, İstanbul’un başkentlik yaptığı imparatorluklar sıralanıyor. “Bir şehrin kaç ismi olur?” başlığı özellikle gülümsetiyor. Dünyanın aynı anda iki farklı kıtada parçası olan tek şehri İstanbul’da kıta arası geçiş yöntemleri de sıralanıyor. Her gün işi/ okulu sebebiyle kıta değiştirenlerden, hâlâ bunu heyecanla yapanlardanım. Umarım tüm ebeveynler her kıta değiştirdiğinde çocuklarına bunun ne kadar özel bir durum olduğunu hissettirir ya da daha da iyisi bu kitabı okuyan tüm çocuklar bunu kendiliğinden fark eder. İstanbul Boğazı hakkında verilen bilgilerden sonra kitap adalar, İstanbul’a atfedilen ‘yeditepe’ adı hakkında bilgilerle devam ediyor. Sonrasında ise karşımıza birkaç oyundan oluşan sayfalar çıkıyor. Labirentten geçerek İstanbul’a ulaşmaca, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nden geçen araçları boyama, İstanbul şehir manzarası yapbozunu tamamlama gibi sizin de kendinizi çözmekten alıkoyamayacağınız çeşitli bilmeceler var bu sayfalarda.
Belki biz yetişkinler İstanbul’un sayıca az parklarından şikayetçiyiz ve çocuklarımıza yeşil bir İstanbul bırakma konusunda başarısız olduk, ama İstanbul’un mevcut yeşil alanlarını ne kadar biliyoruz, doğasına ne kadar hakimiz? Yetişkinleri bilmem ama “Benim İstanbul’um” yeşil İstanbul hakkında birçok şey anlatıyor. İstanbul’un ağaçları, doğal yaşam sakinleri, İstanbul’la özdeşleşmiş çiçekleri bir bir sıralanıyor. Ve tabii ki tüm bunlarla ilgili birkaç oyun oynamadan da bölüm bitmiyor.
Kentin tarih katmanları
Okuması gerçekten çok zevkli bir diğer bölüm de “İstanbul’un Tarih Katmanları”. Bu bölümde arkeolojinin tanımından tutun Osman Hamdi Bey’e, İstanbul’un katman katman geçmişi, yine birçok bilgiyle, çok eğlenceli bir biçimde aktarılmış. Tarih öncesi dönemden başlayarak Bizans, Roma İmpratorluğu, Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti’nin şehir üzerindeki yerleşimleri, bıraktıkları izler, tarihî kalıntılar ve binalar basitçe aktarılarak çocuklara genel bir fikir vermek hedeflenmiş.
Son olarak tabii ki günümüz İstanbul’u anlatılmış, metropolde yaşamanın zorluklarına, kalabalık şehirlerde karşılaşılan problemlere değinilmiş. Tüm bunlarla ilgili oyunlar, bulmacalar eklemeyi de ihmal etmemiş kitabın yazarları. Kitabın önemli bir başka bölümü de tabii ki tarihî yarımada ve bulundurduğu eserler. Konuya oldukça geniş yer ayrılmış “Benim İstanbul’um”da. Zamanında sıfır noktası kabul edilen Milyon Taşı’nın anlatıldığı sayfalar ve oyunları ise kitabın gerçekten dikkat çeken kısımları. Topkapı Sarayı, Dolmabahçe Sarayı, bu sarayın saat kulesi, Sultanahmet Camii, Ayasofya Müzesi, Yerebatan Sarnıcı, Kapalı Çarşı ve diğer çarşılar da detaylı olarak ilginç noktalarıyla çocukların anlayabileceği şekilde sıralanmış ve oyunlaştırılmış.
Gezerken yaşamak
İstanbul’un sokak lezzetlerinin de atlanmamış olması kitabın bir diğer önemli detayı. Bir şehri yemek kültüründen bağımsız olarak anlamaya çalışmak ne kadar da nafile bir çaba olurdu... Bir çocuğu Osmanlı macunu yedirmeden Sultanahmet Meydanı’nda gezdirmenin ne eğlencesi olabilirdi ki?
İstanbul hakkında yazmış yazarlara, şairlere ve kaleme aldıklarına değinmeden de bir İstanbul rehberi hazırlamak olanaksız olsa gerek. Yahya Kemal’in muazzam şiiri “Aziz İstanbul”u şöyle bir dillendirmeden İstanbul gezilebilir mi hiç?
Bir çocuk kitabının başarısı genelde şu kıstaslar üzerinden değerlendirilir:
1. Çocuğu hayallere daldırabilmesi.
2. Ebeveynde de okuma isteği uyandırması.
Bu yazıyı yazmak üzere kitabı okuyan bir yetişkin olarak ben hayallere daldım, ilk fırsatta genç bir arkadaşım üzerinde de denemeyi planlıyorum.
