Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Milliyet Kitap » » İki kadının gözünden evlilik
Ağustos 2014

İki kadının gözünden evlilik

İngiliz yazar Jojo Moyes'ın kitabı "Paris'te Balayı", farklı yüzyıllarda yaşanan kadın erkek ilişkilerini, sevgiyi ve evliliği anlatırken büyük aşkların ölümsüz olduğunu da kanıtlıyor.
 
 
Fazilet Mıstıkoğlu
 
Tek solukta okunan romanların yazarı Jojo Moyes'in yeni kısa romanı "Paris'te Balayı"nın merkezinde, evliliklerinin ilk günlerini romantizmin kalesi Paris’te geçiren iki evli çift var. Ancak bu iki çifti birbirinden neredeyse yüz yıllık bir zaman farkı ayırıyor. Sophie ve Edouard Lefevre, Birinci Dünya Savaşı’ndan birkaç yıl önce, Belle Epoque adıyla anılan refah döneminin son yıllarında Paris’te kıt kanaat geçinmeye çalışırlar. Yıldızı o dönem yeni yeni parlayan yetenekli ressam Edouard, tabloları için modellik yapan tezgahtar Sophie’ye ilk görüşte âşık olur. 
 
İki ayrı dönem
Sosyal çevresinin ondan hiç beklemediği bir hamle yaparak, başka erkeklerin bakışlarından bile kıskandığı güzel Sophie’ye evlenme teklif etmiştir. Sophie de ona karşı benzer hisler beslediğinden hızlıca evlenirler. Sanatçının şehirli arkadaşlarının bu taşralı gözüpek tezgahtar kızı kendi çevrelerine kabul etmesi kolay olmayacak, Sophie’nin de evliliğiyle ilgili şüphe duymasına yol açacaktır. Jojo Moyes, bir taraftan Sophie ve Edouard'ın öyküsünü anlatırken diğer yandan da 2002 yılında yaşayan Liv ve David'in hikayesini anlatıyor. Bu taze çift, henüz 23 yaşındaki Liv ile zengin ve işine düşkün mimar David'dir. Birçok çiftin hayalini süsleyen şeyi gerçekleştirip, balayını geçirmek üzere Londra’dan kalkıp Paris’e gelirler. Mekan Paris olunca, balayıyla ilgili beklentiler de yüksek olur haliyle. Özellikle geçirecekleri beş günü evlilik hayatının bir provası olarak gören Liv için... Ancak çıkacak en ufak bir sorun, büyük gerginliklere yol açacaktır. 
 
Sevgiye inanmak
İngiliz yazar Jojo Moyes, bu kısa romanda evlilik konusuna iki kadının gözünden bakmayı tercih etmiş. Tıpkı Sophie ile Edouard gibi, Liv ile David de hızlı bir aşk evliliği yapıp, sorgulamasını sonraya bırakıyorlar. Liv, Sophie’den neredeyse bir asır daha sonra yaşamış olsa da, evlilik hayatıyla ilgili kafalarına takılanlar ve yaşadıkları iç hesaplaşmalar birbirinden pek de uzak değil. Her şeyin toz pembe yaşandığı heyecanlı bir ilişki döneminden sonra evlilik için göze alınması gereken bazı zorlukları keşfediyor ikisi de. Mutlu bir evlilik için sorumluluk almanın, olgun davranmanın, fedakarlıkta bulunmanın ve her şeyden önce sevgiye inanmanın ne kadar önemli olduğunu öğreniyorlar. İki çifti birleştiren bir bağlantı daha çıkıyor ortaya ama o da kitabın sürprizi olarak kalsın. “Paris’te Balayı”, yine Pegasus Yayınları tarafından Türkçeleştirilen Jojo Moyes romanı “Ardında Bıraktığın Kadın”da anlatılan olayların birkaç yıl öncesini konu alıyor. “Ardında Bıraktığın Kadın”a hazırlık için iyi bir kitap, ama tek başına da ayakta durmayı başarıyor. Jojo Moyes, yalnız ülkesi İngiltere’de değil, dünyanın birçok yerinde sevilen, kitapları on bir dile çevrilmiş bir yazar. İngiltere’de verilen Yılın En Romantik Kitabı Ödülü'nü bugüne kadar iki kere kazandı ki bu, ödülün tarihinde sık görülen bir durum değil. Aşkı konu alan kitaplarıyla çok satanlar listelerinde sık sık boy gösteren yazar, ilk kez Türkçeye çevrildiği 2013 yılından beri ülkemizde de oldukça seviliyor ve takip ediliyor.