Milliyet Sanat »Milliyet Kitap » » Kayıp kedinin izinde
Mayıs 2014
Kayıp kedinin izinde
Beş haftalığına kaybolup geri dönen cingöz bir tekirin peşindeki Caroline Paul ve Wendy MacNaughton’ın kendi hikayelerini anlattığı “Kayıp Kedi” kedi sevin ya da sevmeyin, günümüz insanının doğayla ilişkisi üzerine çok şey anlatıyor.
FİSUN YALÇINKAYA
Geçtiğimiz aylarda, sevgili kedimle birlikte veteriner dönüşünde bindiğimiz takside, şoför abiyle uzun bir kedi sohbetine giriştik. Kedi sever taksi şoförümüz, evdeki bir huzursuzluğu hissedip kayıplara karışan kedilerin hikayelerini anlattı. Hikayelerin kimine şahit olmuş kimiyse bizzat onun kedisinin başından geçmişti. “Ya bu kedi de bizimle mutsuz olup kaçarsa” diye sorduğumda da, “Kaçarsa bir şey yapamazsınız, ama mutluysa, size minnetini gösterir o,” dedi.
Çaresizliğin eğlenceli hikayesi
Sayısız kedi hikayesi bize gösteriyor ki kediler konusunda çaresiziz. Elimizden geldiğince onlara iyi davranıp, bizi sevmeleri dışında bir şey bekleyemiyoruz. İsterlerse kaçar, gene isterlerse geri dönerler. Caroline Paul’un yazdığı Wendy MacNaughton’ın illüstrasyonlarıyla yer aldığı kaybolan bir kedinin peşindeki çiftimizi anlatan 2014 Lambda Edebiyat Ödülü finalisti “Kayıp Kedi” işte bu çaresizliğin eğlenceli hikayesi. Caroline, küçük bir uçak kazasını ucuz atlattıktan sonra birkaç aylığına eve mahkum oluyor. Kazayı birkaç ayda iyileşebilecek şekilde atlattığı için “Şanslı bir kızsınız,” diyor doktorlar ona. Şanslı gerçekten de, ona bakacak fedakar bir kız arkadaşı, iki de tekir - sarman ikiz kedileri var. Kedilerden Fibby, dışadönük herkesin kucağına tırmanan, korkusuz bir yaradılışa sahipken, Tibby’nin ömrü hemen her şeyden korkmakla, kaçıp saklanmakla geçiyor. Derken bir gün Tibby ortadan kayboluyor. İlan asmak ve herkese onu sormakla geçen beş haftanın sonunda geri dönüyor. Pısırık kedisinin hırpalanmış olacağını tahmin eden Caroline, daha parlak tüylü daha sert tırnaklı üstelik cevval bir kedi buluyor karşısında. İşte burada kedisinin sapasağlam döndüğüne sevinip oturmak yerine Caroline'in deliliği giriyor işin içine. Ve kafasını kedinin o beş haftada ne yaptığını bulmaya takıyor. Kedinin tasmasına mini fotoğraf makinesi asmaktan tutun da GPS’le onu takip etmeye, ‘hayvanlarla konuşma’ seminerlerine katılmaya kadar pek çok şeye adıyor kendini. Sonunda kız arkadaşı Wendy'le kedinin geçtiği yolları GPS’le harita çıkartarak saptıyorlar. En az kedisi kadar meraklı Caroline’e Wendy de destek oluyor. Yani zaten onun bu çılgınlığına ses çıkarmaması yeterli bir destek iken haritaları üst üste koyup, en sık gidilen yerleri belirlemeyi akıl ediyor. Hikaye epey uzun ama sonunda Tibby’nin sık gittiği o ‘yer’i buluyorlar. Sokak kedilerinin takıldığı sokak kedilerine sunulan bir mamayla beslendikleri bir eski klübe bozuntusu...
Doğayı özleyen insan
Neticede Caroline, depresyonda ve evde hasta olduğu o süreçte diğer kedi Fibby’nin ilgi istemesi yüzünden Tibby’ye sürekli tısladığını ve eve gelip gidenin sayısı çok olduğundan Tibby’nin bunaldığını idrak ediyor. Kedisini tanımak ve davranışlarını çözmek yerine de onu sadece sevmekle yetinmesi gerektiğini anlıyor.
Bu hikaye bize kediler hakkında yeni bir şey söylemese de, günümüz insanının doğayla ilişkisi üstüne çok şey söylüyor. Boynuna GPS takıp, başkalarından kıskandığımız, dilini anlamaya çalıştığımız kediler, bizim doğaya yabancılaşmamızdan çok doğaya yeniden kavuşma özlemimize delil sunuyor. Kedileri sevin ya da sevmeyin, bu kitabın mevzusu güzel bir kuş sesi duyup onu daha önce nerede ve hangi kuştan duyduğunu hatırlamaya çalışan, doğayı anlamaya hasret günümüz insanının ve mutlaka biraz ucundan sizin hikayeniz.
Son olarak da bir eleştiri: Orijinali renkli çizimli olan bu kitabın Türkçe baskısında çizimlerin siyah beyaz sunulması büyük eksiklik. Kitapta, 'haritalardaki pembeyle işaretli yerler'den bahsedilirken, okurun siyah beyaz bir haritayla sınanması hikayeden kopmanıza yol açıyor. Umarız diğer baskılarda renkleri de görebiliriz.
