Milliyet Sanat »Milliyet Kitap » » Usta gazetecinin gözüden Tarkan
Eylül 2016
Usta gazetecinin gözüden Tarkan
Milliyet gazetesi yazarı Ali Eyüboğlu, Tarkan'ın basın karşısında geçen 16 yıllık kariyerini "Bir Megastar: Tarkan" kitabında mercek altına alıyor.
"Bir Megastar: Tarkan"
Ali Eyüboğlu
Mona Kitap
BİYOGRAFİ
Günseli Yılmaz
Tarkan hem müziğiyle hem de özel hayatıyla basının ve en çok da magazin dünyasının takip ettiği bir isim. Yurt içinde ve yurt dışında yakaladığı başarısı seven sevmeyen herkes tarafından takdir edilen Tarkan hakkında Milliyet gazetesi yazarı Ali Eyüboğlu bir kitap yazdı.
Tarkan'ın kariyerinin 16 yıllık kısmında hem avukatlığını yapan hem de onun en yakın arkadaşlarından biri olan Sühely Atalay, Eyüboğlu'na Tarkan anılarını anlattı ve kitap da ortaya böylece çıkmış oldu.
İki yıllık bir çalışmanın ürünü olan "Bir Megastar: Tarkan", şarkıcının bilinmeyen yönlerini ve onun meşhur "Çişim geldi" olayını da ayrıntılı bir şekilde ele alıyor.
"Çoluk çocuk seyrediyor"
1994 yılında Savaş Ay'ın sunuculuğunu yaptığı televizyon programında, "Çişim geldi" diyen ve uzun yıllar boyunca bu konuda eleştirilen Tarkan'ın o gece yaşadıklarını Eyüboğlu kitabında geniş bir şekilde ele alıyor. O dönem Savaş Ay ile konuşan Eyüboğlu, Ay'ın sözlerine yer vermiş: "Geceyi Cansu Akbel ve Ayşenur Yazıcı ile birlikte sunuyorduk. Üçümüz de farklı bölgelerdeydik. Bana protokol kısmı düştü. Başbakandan başlayarak üst düzey insanlarla konuşup, görüşlerini alıyordum. Başbakan Tansu Çiller’le konuştum. Ardından Levent Kırca, Şener Şen ve Dinç Bilgin’in görüşlerini aldım. Sıra Tarkan’a geldi. Sevgilisi Elif Dağdeviren’le birlikte oturuyordu. Seyircilere dönüp, 'Şimdi size acayip bir sürprizim var. Genç ve kral televizyon kanalının birinci yıldönümü mesajını genç bir kraldan alacağız. Ve huzurlarınızda Tarkan' dedikten sonra mikrofonu ona uzattım. ‘Hıhı, kral mı? Şey... Çok çişim var!’ yanıtını duyunca şoke oldum. Tarkan, canlı yayındayız. Çoluk çocuk seyrediyor dedim. O yine aynı şeyi tekrarladı: ‘Ama ne yapayım, çişim var.’"
Savaş Ay kitapta, Tarkan'ın o dönemki kız arkadaşı Elif Dağdeviren'in yanına gelip kendisine, "Niye kızdın? Tarkan canlı yayında olduğunu bilmiyordu" dediğini de anlatıyor. Ancak Eyüboğlu, Tarkan'ın o yıllardaki menajeri Ahmet San tarafından, yaşanan bu olayın çok ses getirmesinin ardından şarkıcının dil eğitimi bahanesiyle yurt dışına çıkarıldığını ve ismini bir süreliğine unuttumayı amaçladığını da yazıyor.
Ali Eyüboğlu, Tarkan ile 2001 yılında Milliyet gazetesi için yaptığı ve üç günlük dizi halinde yayımlanan söyleşisinin ayrıntılarından 2005 yılında şarkıcıyla Los Angeles'ta gerçekleştirdiği röportaja, Tarkan ile Sezen Aksu'nun arasının bozulmasına neden olan şarkıdan Ahmet San ile şarkıcının ortaklığının sona ermesine dek pek çok olaya kitabında geniş yer veriyor.
"Özel hayata saygı"
İşi gereği Tarkan'ın yurt içinde ve yurt dışında verdiği konserleri takip eden ve onunla pek çok kez söyleşiler yapan Eyüboğlu, kitap çalışmalarını tamamladıktan sonra Tarkan'a kitap taslağını okutmuş. "Sonuçta bu onun özel hayatı," diyen gazeteci sözlerini şöyle sürdürüyor: "Herkesin Tarkan'ın müzik adına yaptıklarını beğenip beğenmemek, eleştirmek ya da övmek gibi bir hakkı var. Ama iş özel haayta gelince oradaki sınırın nerede başladığını ve nerede bittiğini iyi hesaplamak gerek. Bana yapılmasını istemediğim bir şeyi, başkasona yapmamaya özen gösteren bir gazeteci olarak ne ben Tarkan'ın çok özeline girdim ne de Süheyl Atay, Tarkan'lı yıllaradair öyle bir şey anlattı. Sırf bu yüzden, bu kitabı baskıya girmeden ilk okuyan Tarkan oldu. Bunu yapmamızın tek amacı vardı: Tarkan'ın özeline duyduğumuz saygı."
Bugün belki de pek çok gazetecinin örnek alması gereken bir söz belki de 'birinin özel hayatına saygı duymak' ifadesi. Usta gazeteci Ali Eyüboğlu'nun titizliği ve araştırmacı yönünü ön plana çıkararak hazırladığı kitabı Tarkan'ı seven ya da sevmeyen herkese hitap ediyor.
"Korkularımı psikoterapiyle yendim"
* "Avrupa’daki başarıları anlayabiliyorduk. Neticede Avrupa’nın her yerinde Türkler yaşıyordu. Rusya’nın en popüler sanatçısı Tarkan’dı. Japonya ve Uzakdoğu’nun diğer ülkelerini ise Barış Manço’dan günümüze gelen sempatileriyle açıklayabilirdik. Ama bir yer vardı ki inanamıyorduk. Orta ve Güney Amerika... Kimi yerlerde Tarkan albümü Shakira, Enrico Iglasias, Gloria Estefan albümlerinden çok satıyordu." (Sühely Atalay)
* "Korkularımı psikoterapiyle yendim. Hâlâ da psikoterapi görüyorum. Şuuraltında farkında olmadığımız bir dünya var. Bazen bizi üzüyor, ne olduğunu anlayamıyoruz. Şöhret... Çok büyük sevinçler de yaşadım, üzüntüler de... Şöhretin zorluklarını tanıdım. Geçmişin beni rahat ve özgür bırakmadığını gördüm. Şimdi daha iyiyim. Barıştım geçmişimle. Ailesel problemler, babama öfkem, küskünlüğüm... Hepsi geçti..." (Tarkan)
* "Tarkan’ın şerefine verilen bir yemekte önümüzdeki tabağın sağında solunda ve de üstünde yer alan çatal, kaşık ve bıçak düzenlemesinin ne anlama geldiğini, bazen birbirimize sorarak, bazen de sağdan soldan kopya çekerek anlamaya çalıştık." (Sühely Atalay)
* "Turnelerden birinde Tarkan, büyük bir talihsizlik sonucu bisikletten düşerek kafasını çarptı! Hemen hastaneye kaldırdılar onu. Acil servisteki doktorlar, bir süre müşahede altında tutulması gerektiğini söyledi. Tarkan’ın bisiklet kullanırken kaza geçirdiği haberi anında İstanbul’a ulaştı. Kazanın boyutu ve şiddetiyle ilgili sağlıklı bilgi sahibi olmayan ekip, 'Hastaneye kaldırıldı!' duyumunu da alınca ciddi bir panik yaşadı. Böyle durumlarda anlatılan hikayeler, kulaktan kulağa yayıldıkça daha abartılı detaylar eklenerek konuşulmaya başlanır."
