Colin Dexter’in ilk Başkomiser Morse kitabı “Woodstock’a Son Otobüs” (The Last Bus to Woodstock) Mylos Kitap’tan çıkınca, polisiyenin ülkemizde ihmal edilmiş bir ustası nihayet Türkçeyle buluştu diye sevinmiş, ama acaba arkası gelecek mi endişesine de kapılmıştık. Mylos’a güvenmediğimiz için değil, kitapların fiyatı nedeniyle okurlar için olduğu kadar yayın dünyasındaki koşullar yüzünden yayınevleri için de zor bir dönemden geçildiğini bildiğimiz için. Neyse ki Anıl Ceren Altunkanat’ın çevirdiği “Valerie Taylor’a Ne Oldu?” piyasaya çıktı da içimiz rahat etti.
Kitaba adını veren 17 yaşındaki güzel öğrenci Valerie Taylor kaybolur. Bir gün öğle yemeğini yedikten sonra okula gitmek için evden çıkar ve bir daha da görülmez. Onun dosyasından sorumlu Başkomiser Ainley, iki yıl boşuna aradıktan sonra sonuca varamadan bir trafik kazasında ölür. Ardından Emniyet Amiri Strange, bu kayıp kız dosyasını Başkomiser Morse’a verir. Onca zaman sonra Sunday Times’ta çıkan kayıp kızlara ilişkin bir yazı, Valerie’nin kaybolmasını da yeniden gündeme getirir. Kazadan hemen sonra da annesiyle babasına, kızın el yazısıyla, iyi olduğunu bildiren bir mektup gelir.
İşler sarpa sarınca
Aslında bir cinayet dosyasını tercih eden Morse, ister istemez yanına Başpolis Lewis’i de alıp soruşturmaya başlar. İlk kitaptaki soruşturmada da birlikte çalıştığı Lewis’ten hoşnuttur. Strange ne derse desin, kızın yaşadığına da inanmaz. Olayla ilgili kişilerle konuşurlar: Kızın annesi ile üvey babası, okul müdürü Phillipson ile karısı Sheila, müdür yardımcısı Reginald Baines, şimdi Oxford’da bir okulda olan Fransızca öğretmeni David Acum ile karısı ve kızın okul arkadaşlarından, şimdi bir striptiz barında korumalık yapan genç Johnny Maguire. Morse birçok teori ve varsayım geliştirir, çoğu da kof çıkar. Ancak müdür yardımcısı Baines, Oxford istasyonu yakınındaki evinde bıçaklanarak öldürülünce işler karışır. Morse onun ölmediğine gitgide inanırken Valery’nin evden kaçıp Londra’ya gidince kürtaj olduğu da ortaya çıkar.
Karmaşa seven yazar
İkinci kitaptaki yeniliklerden biri, Başpolis Lewis’in ilk defa bir konuda Morse’la uyuşmadığını söylemesi. Elbette mekân değişti, bundan sonra da öyle kalacak. Başkomiser hâlâ eski bir Lancia arabaya biniyor. İlk adını halen bilmiyoruz.
Karmaşık, şifreli bulmacalar çözmeyi seven Dexter, 1967’den beri yarışmasına katıldığı Observer gazetesinden birkaç defa da ödül almış. Öyle ki 1976’da kazananların açıklandığı bültende, yıllardır zorlu bir yarışmacı olmuş NC (Colin) Dexter’in bir vakittir listelerde yer almadığından söz ediliyor. Vakit bulamadı demek. O sıralarda serinin ilk iki kitabını yazıyordu.
Öğretmen olmak için doğduğuna inanan ve sahiden de iyi bir klasik filoloji hocası olan Colin Dexter 1966’da görevle Oxford’a geldi, bir daha da buradan ayrılmadı. Kahramanı Morse’un aksine insanları seven, hemen kaynaşan, yardımsever, güler yüzlü bir adamdı. Zekâları, müzik sevgileri, İngiliz birasına düşkünlükleri, bulmaca aşkları ortak noktalarıydı. Kitaplardan uyarlanan dizi de çok popülerdi.