Almanya'yı kendiyle yüzleştirdi
İkinci Dünya Savaşı ve sonrası Almanyası'nı konu alan romanlarıyla ülkeyi kendi şeytanlarıyla yüzleştiren romancı Günter Grass, hayatının son döneminde kendi SS geçmişinin de kefaretini ödedi
Der Spiegel, Grass'ın ABD savaş esirleri kampına girerken alınan parmak izi örneklerini, yazarın açıklamasının ardından 2006'da yayınlamıştı.
11 yaşındaki David Bennent, 'Teneke Trampet'te büyümeyi reddeden Oskar Matzerath'ı canlandırıyordu.
Konuşma metinlerini hazırladığı Batı Almanya şansölyesi Willy Brandt ile (1972).
Yaşar Kemal ve Günter Grass, 2010'da İstanbul'da bir panelde bir araya gelmişlerdi.
Türkçede yayımlanan kitapları
SELAY SARI
Eserleri kadar siyasi tavrıyla da 20. YY Avrupası'na damga vurmuş, Nobel Edebiyat ödüllü Alman romancı, şair ve oyun yazarı Günter Grass, bir süredir yaşadığı Lübeck kentinde bir hastanede yaşamını yitirdi. 1959'da kaleme aldığı 'Teneke Trampet' ile üne kavuşan, Batı Almanya Şansölyesi Willy Brandt'ın konuşmalarını kaleme alan ve son olarak 2006'da Waffen-SS'te görev aldığı itirafıyla şimşekleri üzerine çeken Grass, 87 yaşındaydı.
Grass'ın 16 Ekim 1927 tarihinde doğduğu Danzig Hür Devleti, bugün haritada Polonya'nın Gdansk şehri olarak yer alıyor. 1920-1939 yılları arasında yarı-özerk bir bölge olan Danzig, Polonya'ya bağlı olmakla birlikte Almanların çoğunlukta olduğu bir yerdi. 1943'te 15 yaşındayken, II. Dünya Savaşı'nın en belirsiz anlarından birinde, zorunlu olarak katıldığı Luftwaffe genç birliklerinden etkilenerek, kendi ifadesiyle de "Ailesinin iki göz odalı evi artık kendisine dar geldiği için", denizaltıcı olmak için orduya başvuru yaptı. Ancak kader kendisini 1944'te, Nazi Partisi'nin korumaları olan SS'in iki silahlı kolundan daha ünlü olanı, Waffen-SS'te bir panzer birliğine sevk edecekti. Kendi iddiasıyla 'tek kurşun atmadan' Cottbus'ta yaralandı ve birliğinin 1945'te ABD ordusuna teslim olması nedeniyle bir yılını ABD savaş esiri kamplarında geçirdi. Yazar bu gerçeği otobiyografik romanı 'Soğanı Soyarken'e kadar, 60 yıl boyunca sakladı, ancak romanlarında, özellikle de Danzig Üçlemesi'nde suçluluk duygusu zaman zaman açığa çıkıyordu.
Alman edebiyatına yeni bir başlangıç
Savaş sonrası önce Sovyetler tarafından işgal edilen, sonra da Polonya'ya verilen Danzig'de yaşayan tüm Alman kökenli vatandaşların kovulması üzerine, Grass da Batı Almanya'ya göç etti. Sanat hayatına bir yazar olarak değil, taş ustası, çizer ve ressam olarak başladı. Sonradan yöneldiği edebiyata da 1956'da yayınlanan bir şiir kitabı ve onu takip eden üç tiyatro oyunu ile girdi. İlk romanı 'Teneke Trampet', hem II. Dünya Savaşı'nı büyülü gerçeklikle ele alan Danzig Üçlemesi'nin, hem de Grass'ın başarılarının başlangıcı oldu. Aynı Grass gibi Danzig'de dünyaya gelen ve büyümemeye karar veren Oskar Matzerath'ın hikayesini anlatan roman, keskin Nazi eleştirisi, aynı cümleden birinci şahıstan üçüncü şahısa geçebilen anlatıcısı ve dönemin kabullerini zorlayan cinsel içeriğiyle ilk yayımlandığında her iki Almanya'da büyük tepkiye yol açsa, hatta Düsseldorf'ta yakılsa da, ilerleyen yıllarda 20. YY Alman romancılığının simgelerinden oldu. 1999 yılında İsveç Akademisi'nin Nobel Edebiyat Ödülü metni, 'Teneke Trampet'i şöyle övecekti: "Sanki Alman edebiyatı onlarca yıllık sözel ve ahlaki yıkımdan sonra yeniden başlama fırsatına kavuştu."
Roman, 1978'de Volker Schlöndorff tarafından beyazperdeye aktarıldı ve hem Altın Palmiye hem de Oscar ödüllerini kazandı. Danzig Üçlemesi, 1963 ve 1965'te yayımlanan ve ikisi de Türkçeye çevrilmeyen 'Katz und Maus' ve 'Hundejahre' ile devam etti.
Grass, romanlarıyla kazandığı ün ve prestiji siyasi tavrını yansıtmak için kullanmaktan hiçbir zaman çekinmedi. Sol görüşlü ve Nazi karşıtı olan yazar, Batı Almanya'nın Yahudiler'e karşı en somut özürlerinden birini sunan şansölye Willy Brandt'ın arkadaşı ve konuşma metni yazarıydı. Yıllar içinde Nazilerle uzaktan yakından ilişkisi bulunmuş herkes ve her şeye gösterdiği tepki, 2006 yılındaki itirafından sonra 'silahın kendisine çevrilmesine' yol açacaktı. Ancak bu itirafa rağmen gerek edebiyat çevrelerinin, gerekse tarihçilerin birleştiği bir görüş var: Günter Grass, Almanya'nın 20. YY'da hem dünyayla, hem de kendiyle yüzleşmesinin, bir anlamda 'rehabilitasyonunun' en önemli birkaç isminden biriydi.
Yaşar Kemal ile dosttu
Grass, dünya görüşlerini büyük oranda paylaştığı, 28 Şubat'ta kaybettiğimiz edebiyat devi Yaşar Kemal ile yirmi seneyi aşan bir dostluğa sahipti. 2010'da Yaşar Kemal'in davetiyle Goethe Enstitüsü'nün düzenlediği "Avrupa Edebiyatı Türkiye'de Türkiye Edebiyatı Avrupa'da" projesi kapsamında İstanbul'a gelmiş, izleyiciler iki ülke edebiyatının zirvesindeki isimleri birlikte dinleme şansına sahip olmuştu. Alman yazar, Yaşar Kemal'in ölümünden sonra Cumhuriyet gazetesi için 'Tüm insanların Yaşar Kemal'e borcu var' başlıklı bir yazı kaleme almıştı.
Önemli bir kısmının baskısı tükenen Grass kitaplarını sahaflarda bulma ihtimali, kitapçılara göre daha yüksek.
Dişi Fare (Cem Yayınevi)
Kovboyun Sömürge İmparatorluğu (Tarık Ali ve Temel Demirer ile Ütopya Yayınevi)
Yengeç Yürüyüşü (Can Yayınları)
Kafadan Doğumlar (Gendaş Kültür)
Yüzyılım (Gendaş Kültür)
Kedi ve Fare (Gendaş Kültür)
Soğanı Soyarken (Turkuvaz Kitap)
Kurbağa Güncesi (İletişim Yayınları)
On Dakika Sonra Buffalo (İstanbul Matbaası)
Etiketler: günter grass Selay Sarı milliyet Milliyet Sanat Almanya edebiyat teneke trampet Nazi waffen ss danzig üçlemesi soğanı soyarken otobiyografi Yaşar Kemal
