Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Edebiyat » Başarır 8 yıl sonra bu sefer "Düzenboz"

Başarır 8 yıl sonra bu sefer "Düzenboz"

Başarır 8 yıl sonra bu sefer "Düzenboz"20 Ekim 2012 - 07:10
Tülin Er, Milliyet Sanat dergisinin bu ayki sayısı için Başarır ile öykülerini konuştu
Başar Başarır’ın sekiz yıl aradan sonra gelen öykü kitabı "Düzenboz", bu hafta piyasaya çıktı. “Ben, sen, o, biz, siz, onlar” başlığını taşıyan altı bölümden oluşan kitap G Yayın Grubu’nun “Geniş Kitaplık” dizisinden yayımlandı. "Düzenboz", Bülent Erkmen tasarımı kabartma kapağından itibaren okura farklı bir deneyim vaadediyor.

Tülin Er, Milliyet Sanat dergisi Ekim 2012 sayısı için Başarır ile öykülerini konuştu...

Öykülerinizde her gün gazetelerde okuduğumuz, televizyonda izlediğimiz haberlerin izleri var sanki. Yazarken en çok nelerden etkileniyorsunuz?

Her şeyden etkileniyorum, hiçbir şeyden azade değilim. Biraz da işimin bir parçası olduğu için, çok gazete okuyorum. Keşke bu kadar çok okumasam… Ama hem dilde hem hayatta edebi olan bir şey arıyorum, bir yan arıyorum. Size o hissi veren belki, mevzuları biraz sarakaya alışım olabilir. Çok kasvetli, bunalımlı, sürekli sorular sorup kendini duvardan duvara vuran, dertlenen bir anlatıdan çok daralıyorum. Muziplik arıyorum. Elbette dertlerimizi göz ardı edemeyiz, zaten düzenle ilgili bir şeyler söylerken gelip gelip dertlerimize çatıyoruz fakat bunu kendimize acıyarak, üzülerek, saçımızı başımızı yolarak değil de işleri biraz hafife alarak, neşeli bir üslupla yapmaktan yanayım.

“Boğazlı Kazak” öyküsünün başkahramanı bana cinnetle gelen cinayetin ne kadar sıradanlaştığını düşündürdü. Eskiden katiller daha karmaşık, sıra dışı insanlardı sanki…

Eskiden olmayan bir sürü şey çok kolay olmaya başladı. Örneğin, kesin bir yargım ve bilgim olmamakla beraber, bu kadar çok insanın dövme yaptırmasının da birilerinin bir şeyi dışa vurma ihtiyacından, kendini yeterince ifade edememe ya da gerçekleştirememe duygusundan kaynaklandığına vehmediyorum; emin değilim ama böyle gibi geliyor bana. Eskiden bu kadar çok ortalamanın dışında görünmek, öyle davranmak isteyen insanımız yoktu. Türkiye’de de yoktu, dünyada da yoktu. Şimdi bu bir tarz haline geldi. Farklılığı burada arıyor insanlar, bir şeyi ifade etmeye çalışıyorlar. Bunu anlamalıyız, burada düşünülmesi gereken bir şey var.

Cinayet konusunu bilmiyorum. Belki eskiden bu kadar çok duyulmuyordu. Ama şimdi çok duyuyoruz, gün geçmiyor ki birisi bıçağı çekip ötekinin döşüne saplamasın. Ama “Boğazlı Kazak” hikâyesi, kesin bir cinayeti anlatmıyor. Adamın otostopçu kızı alıp almadığı bile belli değil. Bir hayal âleminde geçiyor her şey. Bunu da söylemek isterim.

Söyleşinin devamı Milliyet Sanat dergisinin bu ayki sayısında...