Bulduğunuz yere uzanın
Berlin-İstanbul hattında yaşayan ve "Uzanma Sanatı" isimli kitabı yeni çıkan Alman yazar Bernd Brunner, Milliyet Sanat dergisinin ağustos sayısına uzanmanın sanat halini ve yatay pozisyonun dayanılmaz çekiciliğini anlattı
ELİF TÜRKÖLMEZ
Alman yazar Bernd Brunner, Can Yayınları'ndan çıkan 'Uzanma Sanatı' adlı kitabında yatay pozisyonda zaman geçirmenin farklı biçimlerine odaklanıyor. Modern toplumların tembelliğin ve aylaklığın değerini bilmediğini, hastalık olarak nitelendirdiğini belirten Brunner, uzanmanın insan varoluşuna en uygun hâl olduğunu iddia ediyor. Herkesin uzanmayı sevdiğini ama kötü şöhreti nedeniyle bundan pek bahsetmediğini hatırlatan Brunner, insanın uzandığında gevşediğini, düş gördüğünü, hayaller kurduğunu hatırlatıyor. Uzanmanın akla gelebilecek her biçimini ve uzanarak neler yapılabileceğini masaya yatıran 'Uzanma Sanatı'nın yazarı, kitabını Milliyet Sanat'a anlattı.
Uzanmak sanattır diyorsunuz. "Değildir!" diyen insana lafınız var mı?
Bence güdelik işlerin çoğunda sanatsal bir yan var. Yemek pişirmek, pişirdiğini yemek, bahçeyi kazmak, sohbet etmek, öğrenmek, sevişmek, spor yapmak... Uzanmak sanat değildir diyene lafım yok aslında, benim derdim uzanmak tembelliktir diyenle.
Uzanmanın hemen hemen tüm kültürlerde hastalık, depresyon, tembellik gibi olumsuz referansları var. Ama siz kitabınızda uzanmanın tam da bunların tersi şeylerle; mutluluk ve neşeyle, sağlıkla ilişkili olduğunu anlatıyorsunuz.
Bir yandan da tabii ki hastalık ve depresyonla da ilişkili olabilir. Ama bence kesinlikle sağlık, neşe ve yaratıcılıkla da ilgisi var. Dediğim şu: Uzanmanın bu yanlarını görmezden gelmeyin, onun sağaltıcı ve baştan yaratıcı yanını unutmayın. Dinlenip enerji dolmak insanı daha yaratıcı yapar. Ayrıca günümüzde, kucağınıza bilgisayarınızı alıp uzanarak da çalışabilirsiniz. Bu durumda da mı tembelsiniz?
Kitapta uzanmanın farklı kültürlerde ve zamanlarda nasıl algılandığı ile ilgili çok çarpıcı şeyler anlatmışsınız. Antik Yunan’da uzanarak yemek yemek ve eğlenmek favori aktivite iken, Kuzey Amerika’da gündüz uzanmak kesinlikle depresyon demek. Peki dinler ne diyor uzanma konusunda? Anadolu inancında da bir sürü uygulama var bildiğim kadarıyla. Mesela, "Güneş batarken uyuyakalmayın, akıl sağlığınızı olumsuz etkiler"den, "Peygamber gibi sol tarafınıza yatın"a kadar...
Bunlar çok ilginçmiş, keşke daha evvel bilseydim, kitaba alırdım. Bu konuda Hıristıyanlık ya da diğer dinler ne diyor bilmiyorum. Fazla bir şey söylemiş olduklarını da sanmıyorum. Budizmde var ama. Uzanma ve bedeni arındırıp dinlendirmeye yönelik pozisyonlar anlatılıyor.
Uzanmayla ilgili istatistiklere rastladınız mı kitabı hazırlarken? Mesela en çok kadınlar mı uzanıyor erkekler mi, gençler mi yaşlılar mı, öğretmenler mi mühendisler mi, Berlinliler mi İstanbullular mı?
Çok araştırdım ama bu konuda maalesef hiçbir bilgi bulamadım. Kesin olan hayatımızın üçte birini yatay pozisyonda geçirdiğimiz.
Siz, İstanbul’da yaşayan sokak köpekleri ile ilgili bir makale yazmıştınız. Biraz o yüzden de soruyorum. Uzanma konusunda hayvanlardan, özellikle sokak hayvanlarından öğreneceğimiz bir şeyler olabilir mi?
Hayvanlardan öğreneceğimiz çok fazla bir şey olduğunu sanmıyorum bu konuda çünkü ortak yanlarımız çok az.
"Hamamlar uzanmak için harika bir imkan"
Kamusal alanda uzanmanın pek iyi bir itibarı yok. Hatta Türkiye’de çoğu kez bankta ya da çimelerde filan uzanan insanlara polis müdahale edebiliyor. Kamusal alanda uzanmanın nesi fena sizce?
Ben İstanbul’da parklarda uzanan bir sürü insan görüyorum, belki turisttir onlar. Aslında kamusal alanda uyumak pek rahat değil, egzos dumanı, trafik sesi, her şey rahatsız edici. Balkonda uzanmaksa nefis. Balkonunuz yoksa komşunuzun balkonunu ya da terasını filan kullanabilirsiniz. Bir de sizlerin Türkiye’de uzanmak için harika bir imkanınız var: Hamamlar!
Röportajın devamını Milliyet Sanat dergisi ağustos sayısında okuyabilirsiniz.
Etiketler: Elif Türkölmez bernd brunner uzanma sanatı Milliyet Sanat milliyet Can Yayınları kitap hamam
