Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Edebiyat » Kitap okumak ceza haline getiriliyor

Kitap okumak ceza haline getiriliyor

Kitap okumak ceza haline getiriliyor27 Ekim 2012 - 11:10
CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu’nun ‘hükümlünün okuduğu her kitap için cezasının üç gününün infaz edilmesi’ önerisini sanat dünyasının önemli isimleri değerlendirdi...GÜLDEN ÖKTEM


Milliyet yazarı Mehmet Tezkan, dünkü köşe yazısında CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu’nun hazırladığı yasa teklifini kaleme aldı. Tezkan yazısında Tanrıkulu’nun ‘hükümlünün okuduğu her kitap için cezasının üç gününün infaz edilmesi’ önerisine yer verdi.
Mehmet Tezkan önerinin güzel olduğunu ancak tutmayacağını belirttiği yazısında, 2002 yılında halkın rahatını bozacak şekilde sarhoş olmaktan dolayı Türkiye’de ilk kez kitap okuma cezasına çarptırılan Alpaslan Yiğit’in anlattıklarına da yer verdi. Kitap okumaktansa hapse girip cezasını ‘delikanlı gibi’ çekmek isteyen Yiğit’in hikâyesini ve Sezgin Tanrıkulu’nun yasa teklifini sanat dünyasından isimlere sorduk:

‘Delikanlı kitap okumaz!’

Pınar Kür: Yazıyı okudum, hatta kesip Bilgi Üniversitesi’ndeki öğrencilerime götürmeyi bile düşündüm. Maalesef çok üzgünüm ama Mehmet Tezkan’ın tespiti çok doğru. Ne acıdır ki bu memlekette kitap bir ceza haline getirildi. Bunda tabii devletin de çok etkisi var. Çünkü yıllarca, 12 Eylül döneminde çeşitli arabalarda ele geçirilen silahları ve bir de kitapları gösterdiler televizyonda.
Kitaplar hep tehlikeli bir madde olarak yansıtıldı bizim memleketimizde, yeni bir şey değil bu. Tezkan’ın bahsettiği olay da yeni bir olay değil aslında. Ama orada anlatılan çocuğun da o kadar kabahati yok, el birliğiyle devlet durumu buraya getirdi. Tezkan’ın anlattığı olayda da görülüyor, kitap okumak erkekliğe yakışmayan bir şey. Delikanlı adam kitap okumaz, gider cezasını çeker. Çok acıklı bir şey...

‘Çok olumlu bir adım’

Ahmet Ümit: Meselenin iki yönü var. Cezaevleri aslında mahkzmları toplum dışına değil, topluma kazandırmak için uğraşan kurumlar olmalı. Bu anlamda mahkzmların kitap okuması ya da sanatsal tüketimde bulunması ve aktivitelere katılması onların topluma kazandırılması konusunda son derece önemlidir, işin bir tarafı bu. Diğer yönü de, Tezkan’ın anlattığı olaydaki gibi kişinin işlediği ağırlıklı olmayan bir ceza karşısında, kitap okumak ile cezanlandırılması. Bu iyi bir şey. Hapse girmek yerine kitap okuyarak cezasından düşülmesi.
Çok olumlu bir adım. Ancak, ‘bana kitap okutmayın’ dedi diye o adamı suçlamaktan ziyade toplumun suçlanması gerek burada. Kitabı bir düşman gibi görmek kitaba yaklaşımımızdaki yanlış tavrımızla, yanlış geleneğimizle ilgili bir şeydir.
Tezkan’ın yazısı bir gerçeğe parmak basıyor: Kitapla toplumumuzun ilişkisi... Bu aynı zamanda şu anlama geliyor: Uygarlıkla, tabii ki demokrasiyle, yaşamla toplumumuzun ilişkisi. Ne yazık ki ortada pek parlak bir durum olmadığı görülüyor.

‘Kitap erkeklik dışı bir şey’

Cem Mumcu: Güzel bir yasa tasarısı tabii. Benim ilgimi çeken şey, kitap okuma cezasına çarptırılan kişinin cezasıyla ilgili söyledikleri. Yani kitap okumak ne kadar çok erkeklik dışı bir şeyle etiketlenmiş bu ülkede. Delikanlılıkla bilgili olmak yan yana durmuyor ülkemizde. Zaten kitap satışlarına baktığımızda da, okurun da ağırlıklı olarak kadın olduğunu görüyoruz.
Belki üzerinde düşünülmesi gereken şeylerden biri bu, çok ilginç çünkü... Başka ülkelerde böyle bir düşünce hakim midir bilmiyorum. “Bilgi kuvvettir” der Francis Bacon, bizde demek ki kuvvetle bilgi aynı yerde durmuyor. Erkekliğine dokunmuş cezaya çarptırılan kişinin, bunun üzerine biraz düşünmek, konuşmak gerek bence.

‘Yaşananlar şaka gibi’

Orhan Alkaya: Sezgin Tanrıkulu sevdiğim biridir, kitap okuyana ceza indirimi uygulamak bir işe yarar mı, münferit de olsa bir faydası olur mu bilemem tabii.
Tezkan’ın anlattığı hikâyedeki olay da şaka gibi hakikaten. Fikret Kızılok’un şarkılarına bakmak lazım, şöyle şeyler der usta mesela: “Wyh High One Why” (“Vay hayvan vay”)... Şunu da düşündürüyor bu olay; toplumda okumak ne kadar tehlikeli bir algı üretmiş, düşündürücü gerçekten. Demek ki yasalar karşısında kitap korku üretiyor, komik bir hikâye güldürdü bizi.