Konçerto
Konçerto (İta. concerto): Bir ya da bir kaç enstrüman ve orkestra eşliği için düzenlenmiş,genellikle üç veya dört bölümden oluşan Klasik Batı Müziği beste türü. Genelde solo enstrümanların virtüözitesini göstermek için yazılan konçerto, 18. yüzyıldan itibaren popülerliğini kaybetmemiştir.
İtalyanca’dan diğer dillere geçen konçerto kelimesinin kaynağı tam olarak bilinmemekle beraber, Latince conserere (bağlamak, örmek) ve certamen (yarışma, çekişme) kelimelerinin bir araya gelmesiyle oluşmuş olabileceği, ya da doğrudan olarak yine Latince concertare (tartışmak, kapışmak) fiilinden kaynaklanmış olduğu iddiaları mevcuttur. Solo enstrüman ve orkestranın adeta birbiriyle yarışması, bu fikirleri doğurmuştur.
Bugünkü haliyle konçerto, Geç Barok dönemde (1680-1750) ortaya çıktı. Arcangelo Corelli’nin (1653-1713) ortaya çıkardığı concerto grosso (büyük konçerto) formu, genellikle yaylı çalgılardan oluşan küçük bir gruba orkestranın eşlik etmesini öngörüyordu.

Arcangelo Corelli , Concerto Grosso No. 4, Bölüm 1 (Adagio – Allegro)
Konçertonun Geç Barok dönemdeki gelişimi, İtalyan stilinde gerçekleşti. Alman ve Avusturyalı konçerto bestecileri de bu tarzı benimseyerek, solo enstrümanın orkestrayla birlikte ve orkestraya karşı çaldığı bu türü yaygınlaştırdılar. Dönemin en tanınmış iki konçertosu, Antonio Vivaldi’nin (1678 – 1741) dört keman konçertosundan oluşan Dört Mevsim‘i(Le quattro stagioni) ve Johann Sebastian Bach’ın (1685 – 1750) farklı enstrümanlara orkestra eşliği yazdığı Brandenburg Konçertoları’dır.

Antonio Vivaldi (1678 – 1741)
Antonio Vivaldi, Dört Mevsim Konçertoları, Yaz konçertosu

Johann Sebastian Bach (1685 – 1750)
Johann Sebastian Bach, Brandenburg Konçertoları, Konçerto No. 2, Bölüm 1 (Allegro Moderato)
Klasik döneme (1750-1820) geçildiğinde konçerto yapısı iyice geliştirilmeye ve farklı enstrümanlar tüm eser boyunca orkestrayla karşı karşıya getirilmeye başlanmıştı. Bu dönemdeki en önemli gelişme, Wolfgang Amadeus Mozart’ın (1756 – 1791) buluşuyla, orkestranın beş–altı tema çerçevesinde solo enstrümana karşı kendi karakterini belirlemesiydi. Kemanın yanı sıra flüt, obua, klarnet gibi üflemeli çalgılar için de konçertolar yazan Mozart, bestelerinde bu çalgıların spesifik özellikleri üzerinde de durdu.

Wolfgang Amadeus Mozart, Do Majör Obua Konçertosu, Bölüm 1 (Allegro aperto)
Romantik dönemde (1815-1910) konçertolar üç enstrümanla sınırlandırıldı – piyano, keman ve viyolonsel. Neredeyse hiçbir besteci önceki dönemlerdeki gibi üflemeli çalgılar için konçerto yazmıyordu. Konçertoların solo enstrümanlar için virtüözlük gösterilerine dönüşmesi de bu dönemin özelliğiydi. Büyük keman virtüözü Niccolò Paganini (1782-1840), kendi yeteneklerini gösterebildiği keman konçertoları besteleyerek konçerto yazım anlayışını bir anlamda değiştirdi.

Niccolò Paganini (1782-1840)
Niccolò Paganini, Re Majör Keman Konçertosu No. 1, Bölüm 1
Alman besteci Ludwig van Beethoven (1770-1827) ise daha çok piyano konçertolarına yoğunlaştı. Özellikle 4 ve 5 numaralı piyano konçertoları piyanistin üzerinde baskıyı, orkestranın üye sayısını arttırarak ağırlaştırdı ve soru-cevap sisteminden daha çok piyano ve orkestranın birlikte çalmasını gerektirdi. Macar besteci Franz Liszt (1811-1886) de, aynı Paganini gibi piyanodaki ustalığını bestelediği konçertolarla belirginleştirdi.

Ludwig van Beethoven (1770-1827)
Ludwig van Beethoven, Mi Bemol Majör Piyano Konçertosu No. 5, Bölüm 1

Franz Liszt (1811-1886)
Franz Liszt, Mi Bemol Majör Piyano Konçertosu No.1, Bölüm 1
Viyolonsel konçertosu denince akla ilk gelen eserlerden biri Çek besteci Antonín Dvořák’ın (1841-1904), 20. yüzyılda Jacqueline Du Pré’nin yorumuyla oldukça ün kazanmış Si Minör Viyolonsel Konçertosu’dur. Etnik öğeleri klasik müziğe uyarlamasıyla ünlü Dvořák, bu eserinde de konçertonun anlamlarından biri olarak belirttiğimiz “kapışma”yı hem etnik ve klasik müzik, hem de viyolonsel ve orkestra bağlamında gerçekleştirmişti.

Antonín Dvořák (1841-1904)
Antonín Dvořák, Si Minör Viyolonsel Konçertosu, Bölüm 1
20. Yüzyıl konçertoları, klasik müziğe bir yenilik getirmekten ziyade Romantik dönem biçim ve anlayışını tekrarladılar. Edward Elgar, Sergey Rahmaninof ve Dimitri Şostakoviç, sırasıyla viyolonsel, piyano ve keman alanında, biçim yeniliğinden çok melodilerindeki farklılıklar ve dönemlerinin hüzünlü ruhunu yansıtmadaki başarılarıyla ün kazandılar.

Edward Elgar, Mi Minör Viyolonsel Konçertosu, Bölüm 1 (Adagio – Moderato)

Sergey Rahmaninof (1873-1943)
Sergey Rahmaninof, Do Minör Piyano Konçertosu No. 2, Bölüm 1 (Moderato)

Dimitri Şostakoviç, La Minör Keman Konçertosu No. 1, Bölüm 1 (Moderato)
