'Bir tanış vardı, buralarda gezerdi'
Ses Tiyatrosu'ndan omuzlarda çıkarılan Erol Günaydın'ın naaşı, cenaze arabasına yerleştirilirken sadece tören için oraya gelenler tarafından değil, Beyoğlu'ndan geçenler tarafından da uzun uzun alkışlandıGÜLDEN ÖKTEM
"Ben bir tanışığım. Ben öldükten sonra bir tanıdığın arkasından ne söyleniyorsa o söylensin arkamdan. Bir tanış vardı buralarda gezerdi, dolanırdı densin. Çok meşhurdu, bilmem neydi, şusu vardı, şuydu, buydu demesinler. İstemem öyle şeyler..."
Dün saat 13.30'da Ses Tiyatrosu'da gerçekleştirilen anma töreni için hazırlanan videoda, onun için orada bulunanları bu kez kederlendiren içten gülümseyişle böyle sesleniyor Erol Günaydın.
Türk tiyatrosunun ustası son kez, Ses Tiyatrosu'nun sahnesinde... Tabutunun ayak ucunda çok sevdiği takımı Galatasaray'ın bayrağı, baş ucunda ise kavuğu, kasketi ve Derya Baykal'a yazdığı mektubuyla birlikte... Tiyatronun salonu, balkonu ve locası ise Günaydın'a sondan bir önceki görevlerini yapmak için gelenlerle dolu.
En önde üç kızı Ayşe, Günfer ve Fatoş Günaydın ile yanlarında ustanın uzun yıllar aynı sahneyi paylaştığı dostları Tuncel Kurtiz ve Haldun Dormen göz yaşları içinde, içlerinin acısı yüzlerine taşmış halde sahneye bakıyor. Erol Günaydın'ın fotoğrafları birbiri ardına dönüyor sahnedeki barkovizyonda.
Tuncel Kurtiz
İlk olarak, Tuncel Kurtiz çıkıyor sahneye. Önce uzun uzun bakıyor dostunun tabutuna, sonra bu salona ilk girdikleri günü anlatıyor: "1962'de Haldun Dormen'in yenilediği Ses Tiyatrosu'na birlikte girişimiz hala gözlerimin önünde. Kim bilebilirdi ki onun son gidişi de burada olacak..."
Tuncel Kurtiz, Erol Günaydın'ın tiyatro salonlarına olan sevgisini ise, "İki kalas bir heves dedikleri şeyin, tiyatronun en çok da kokusunu severdi" sözleriyle anlatıyor.
Rasim Öztekin
"Konservatuarımı kaybettim"
Tuncel Kurtiz'in ardından Derya Baykal geliyor sahneye. Baykal, "Biz onunla bu sahnede yan yana durarak oyun oynadık. Çok büyük bir ustaydı. Çok iyi bir babaydı. Oyun bittiği zaman koşarak kızlarına giderken beni çok etkilerdi," diyor. Erol Günaydın'ın kavuğunu kendisine hediye ettiğini de anlatan Derya Baykal, "Kavukesini bana hediye etti. Güzel bir şey yazmıştı onu verirken, hala saklıyorum. Bana emanetini çıkardım bugün, buraya getirdim. Mekanı cennet olsun," diyerek bitiriyor konuşmasını.
Rasim Öztekin çıkıyor bu sırada sahnede. Oyuncu öylesine üzgün ki, "Söyleyebilirsem bir şeyler söyleyeceğim," diyor. Ferhan Şensoy'un 1986 yılında, Erol Günaydın'la birlikte sahneyi paylaşacakları haberini verdiğinde kendisinin heyecandan sabaha kadar uyumadığını anlatıyor ve ekliyor: "Ben ustamı kaybettim, konservatuvarımı kaybettim..."
"Usta, deliler hazır!"
Erol Günaydın'ı Ses Tiyatrosu'da sahneye çıkması için ikna eden Ferhan Şensoy geliyor bu defa tabutun yanı başına. Günaydın'la 1976 yılında tanıştıklarını söyleyen Şensoy şöyle devam ediyor sözlerine: "Yurt dışından yeni gelmiştim. Ona Jerome Savary'nin 'Magic Circus'usunu anlattım. Ben de öyle bir tiyatro yapmak istiyorum dedim. 'Senin anlattığın hikaye 25 tane deli işi, Türk tiyatrosunda 25 tane deli yok ki' dedi bana. Anladım ki öyle deliler yetiştirmem gerekiyor. Daha sonra 1986 yılında kadrom kalabalıklaşınca gittim yanına, 'Usta, deliler hazır!' dedim..."

Ferhan Şensoy
Erol Günaydın'la 17 yıl birlikte çalıştıklarını ve aynı sahneyi paylaştıklarını anlatan Ferhan Şensoy, daha sonra oyuncunun ayak ucuna doğru ilerliyor. Tabutu öpüyor usulca; gözünde yaşlar, kısık bir sesle "Teşekkürler hocam," diyor...
Günaydın'ın eski arkadaşı Halit Kıvanç çıkıyor son olarak sahneye. Kendisinin ondan yaşça büyük olduğunu hatırlatarak, "Kardeşlerimizi uğurlamak bana da ağır geliyor" diyor. Günaydın'la yaşadığı anılardan söz ediyor ve ekliyor: "Nur içinde yat... Ama sen yatmayacaksın, hep anılarımızla ayakta olacaksın."
Yapılan konuşmaların ardından salondakiler tek tek, önce sanatçının kızlarına taziyelerini sunuyor. Üç kızı da yaşlı gözlerle sarılıyor babalarının yol arkadaşlarına. Acıları tarifsiz. Anlatılır bir acı değil. Giden baba olunca...
Törene katılanlar tek tek, Erol Günaydın'ın tabutunun başına giderek son vedalarını ediyorlar. Omuzlarda geldiği Ses Tiyatrosu'ndan yine omuzlarda çıkıyor büyük usta...
Fotoğraf: Ahmet Ümit Hakalmaz
Beyoğlu alkışladı
Beyoğlu'ndaki Halep Pasajı'nda yer alan Ses Tiyatrosu'ndan omuzlarda çıkarılan Erol Günaydın'ın naaşı cenaze arabasına yerleştirilirken sadece tören için oraya gelenler tarafından değil Beyoğlu'ndan geçenler tarafından da uzun uzun alkışlandı. Halep Pasajı'nın karşısındaki Atlas Pasajı'nın pencerelerinden de el sallayanlar oldu büyük ustaya. Taksim'deki tarihi tramvay da bir süre hareket edemedi kalabalıktan...
Kavuğunu Derya Baykal'a hediye etti
Kavuğunu Derya Baykal'a hediye ettiğinde yazdığı mektup da tabutunun baş ucundaydı Erol Günaydın'ın. Mektupta Baykal'a, "Sevgili Derya, Ferhan'ın kavuğu var. Bende bir zenne olarak sana kavukiyemi ödül olarak veriyorum. Başarılar. İkinizi de öperim. Erol Günaydın" sözleri yer alıyordu...
"Ben bir tanışığım. Ben öldükten sonra bir tanıdığın arkasından ne söyleniyorsa o söylensin arkamdan. Bir tanış vardı buralarda gezerdi, dolanırdı densin. Çok meşhurdu, bilmem neydi, şusu vardı, şuydu, buydu demesinler. İstemem öyle şeyler..."
Dün saat 13.30'da Ses Tiyatrosu'da gerçekleştirilen anma töreni için hazırlanan videoda, onun için orada bulunanları bu kez kederlendiren içten gülümseyişle böyle sesleniyor Erol Günaydın.
Türk tiyatrosunun ustası son kez, Ses Tiyatrosu'nun sahnesinde... Tabutunun ayak ucunda çok sevdiği takımı Galatasaray'ın bayrağı, baş ucunda ise kavuğu, kasketi ve Derya Baykal'a yazdığı mektubuyla birlikte... Tiyatronun salonu, balkonu ve locası ise Günaydın'a sondan bir önceki görevlerini yapmak için gelenlerle dolu.
En önde üç kızı Ayşe, Günfer ve Fatoş Günaydın ile yanlarında ustanın uzun yıllar aynı sahneyi paylaştığı dostları Tuncel Kurtiz ve Haldun Dormen göz yaşları içinde, içlerinin acısı yüzlerine taşmış halde sahneye bakıyor. Erol Günaydın'ın fotoğrafları birbiri ardına dönüyor sahnedeki barkovizyonda.

İlk olarak, Tuncel Kurtiz çıkıyor sahneye. Önce uzun uzun bakıyor dostunun tabutuna, sonra bu salona ilk girdikleri günü anlatıyor: "1962'de Haldun Dormen'in yenilediği Ses Tiyatrosu'na birlikte girişimiz hala gözlerimin önünde. Kim bilebilirdi ki onun son gidişi de burada olacak..."
Tuncel Kurtiz, Erol Günaydın'ın tiyatro salonlarına olan sevgisini ise, "İki kalas bir heves dedikleri şeyin, tiyatronun en çok da kokusunu severdi" sözleriyle anlatıyor.

"Konservatuarımı kaybettim"
Tuncel Kurtiz'in ardından Derya Baykal geliyor sahneye. Baykal, "Biz onunla bu sahnede yan yana durarak oyun oynadık. Çok büyük bir ustaydı. Çok iyi bir babaydı. Oyun bittiği zaman koşarak kızlarına giderken beni çok etkilerdi," diyor. Erol Günaydın'ın kavuğunu kendisine hediye ettiğini de anlatan Derya Baykal, "Kavukesini bana hediye etti. Güzel bir şey yazmıştı onu verirken, hala saklıyorum. Bana emanetini çıkardım bugün, buraya getirdim. Mekanı cennet olsun," diyerek bitiriyor konuşmasını.
Rasim Öztekin çıkıyor bu sırada sahnede. Oyuncu öylesine üzgün ki, "Söyleyebilirsem bir şeyler söyleyeceğim," diyor. Ferhan Şensoy'un 1986 yılında, Erol Günaydın'la birlikte sahneyi paylaşacakları haberini verdiğinde kendisinin heyecandan sabaha kadar uyumadığını anlatıyor ve ekliyor: "Ben ustamı kaybettim, konservatuvarımı kaybettim..."
"Usta, deliler hazır!"
Erol Günaydın'ı Ses Tiyatrosu'da sahneye çıkması için ikna eden Ferhan Şensoy geliyor bu defa tabutun yanı başına. Günaydın'la 1976 yılında tanıştıklarını söyleyen Şensoy şöyle devam ediyor sözlerine: "Yurt dışından yeni gelmiştim. Ona Jerome Savary'nin 'Magic Circus'usunu anlattım. Ben de öyle bir tiyatro yapmak istiyorum dedim. 'Senin anlattığın hikaye 25 tane deli işi, Türk tiyatrosunda 25 tane deli yok ki' dedi bana. Anladım ki öyle deliler yetiştirmem gerekiyor. Daha sonra 1986 yılında kadrom kalabalıklaşınca gittim yanına, 'Usta, deliler hazır!' dedim..."

Erol Günaydın'la 17 yıl birlikte çalıştıklarını ve aynı sahneyi paylaştıklarını anlatan Ferhan Şensoy, daha sonra oyuncunun ayak ucuna doğru ilerliyor. Tabutu öpüyor usulca; gözünde yaşlar, kısık bir sesle "Teşekkürler hocam," diyor...
Günaydın'ın eski arkadaşı Halit Kıvanç çıkıyor son olarak sahneye. Kendisinin ondan yaşça büyük olduğunu hatırlatarak, "Kardeşlerimizi uğurlamak bana da ağır geliyor" diyor. Günaydın'la yaşadığı anılardan söz ediyor ve ekliyor: "Nur içinde yat... Ama sen yatmayacaksın, hep anılarımızla ayakta olacaksın."
Yapılan konuşmaların ardından salondakiler tek tek, önce sanatçının kızlarına taziyelerini sunuyor. Üç kızı da yaşlı gözlerle sarılıyor babalarının yol arkadaşlarına. Acıları tarifsiz. Anlatılır bir acı değil. Giden baba olunca...
Törene katılanlar tek tek, Erol Günaydın'ın tabutunun başına giderek son vedalarını ediyorlar. Omuzlarda geldiği Ses Tiyatrosu'ndan yine omuzlarda çıkıyor büyük usta...

Beyoğlu alkışladı
Beyoğlu'ndaki Halep Pasajı'nda yer alan Ses Tiyatrosu'ndan omuzlarda çıkarılan Erol Günaydın'ın naaşı cenaze arabasına yerleştirilirken sadece tören için oraya gelenler tarafından değil Beyoğlu'ndan geçenler tarafından da uzun uzun alkışlandı. Halep Pasajı'nın karşısındaki Atlas Pasajı'nın pencerelerinden de el sallayanlar oldu büyük ustaya. Taksim'deki tarihi tramvay da bir süre hareket edemedi kalabalıktan...
Kavuğunu Derya Baykal'a hediye etti
Kavuğunu Derya Baykal'a hediye ettiğinde yazdığı mektup da tabutunun baş ucundaydı Erol Günaydın'ın. Mektupta Baykal'a, "Sevgili Derya, Ferhan'ın kavuğu var. Bende bir zenne olarak sana kavukiyemi ödül olarak veriyorum. Başarılar. İkinizi de öperim. Erol Günaydın" sözleri yer alıyordu...
Etiketler: aktör Beyoğlu demet akbağ Derya Baykal Erol Günaydın Ferhan Şensoy Halit Kıvanç oyuncu Rasim Öztekin sanatçı Ses Tiyatrosu Taksim tiyatro Tuncel Kurtiz vefat
